Uygurlara yönelik soykırımın polis kayıtları
Çin'in Sincan bölgesinin en büyük şehri Urumçi'de kurulan polis otomasyon sistemi tüyler ürpertiyor. Sistem, “istihbarat bilgisi” ile çalışıyor. Ancak istihbaratın elde edilme süreci ve “soykırım gerçeği” dehşete düşürüyor.
Fatih Demir / HAKSÖZ HABER
Yael Grauer - The Intercept
Akıllı telefon mesajlaşma uygulaması WeChat'te kurulan gruplara sızan yetkililer etnik ve aile bağlarını kullanarak grup üyeleri hakkında hem bilgi topluyor hem de görüşlerini kontrol ederek “ayrılıkçılık derecelerini” belirliyor.
Grupların üyeleri arasında Uygurlar, Kazaklar ve Kırgızlar gibi Çin’in baskın dili olan Mandarince haricinde dilleri konuşan Müslüman azınlıkların bulunması dikkat çekiyor. Bu tarz gruplarda 200'den fazla etnik gruptan insan bulunabiliyor.
Yetkililer, gruplara sızarak kullanıcıların(üyelerin) fikir ve görüşlerine göre istihbarat bilgisi toplayıp, raporlayarak kişileri daha sonra gözaltına alıyor. Üstelik kendi oluşturdukları manipülasyonlar ve dezenformasyonlarla.
Bu “hedef” gruplardaki insanların akrabalarının daha önce hapsedilmiş olması ise emniyet güçlerinin neden böyle bir şey yaptıklarını daha iyi açıklıyor.
Çin’in gözetlenen toplumunda Çin’in fikirlerine ve görüşlerine aykırı iseniz çoktan mimlenmişsinizdir.
Çin sosyal medya araçları üzerinden Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Hong Kong, Tayland gibi yerlerde yaşayan etnik grupları “ayrılıkçı” olarak tanımlayarak terörist muamelesinde bulunduğu biliniyor. Önce göz hapsi ile başlayan bu süreç Çin’in soykırım merkezlerinde “beyin yıkama ve eğitim” süreçlerine dahil edilmenize kadar vardırılabiliyor.
Son zamanlarda birçok istihbarat raporu, (aşırılık yanlısı) insanların akrabalarının 'toplanma eğilimi' olduğunu ortaya koydu. Bu durum büyük bir dikkat gerektiriyor. Çünkü aslında bu eğilim Çin hükümeti tarafından istihbarat raporlarına dayanarak oluşturuldu.
Çin aşırılık yanlısı olduğunu iddia ettiği kişilerin yakınlarını da aynı kategoriye dahil etmek istiyor. Ancak bunun için kanıtlar bulması/oluşturması gerekiyor.
Çin istihbarat ajanları, yakınları alıkonan kişiler için “bir araya gelme davetiyesi” hazırlıyor. Çin istihbaratı sahte bilgiler ile gruplar kuruyor, broşürler dağıtıyor veya alıkonan bireylerin ailelerine de ulaşmak için aileleri yakınları üzerinden takip edip onlara ücretsiz seyahat imkanı (alıkonan akrabaları ile bir araya getirme iddiası ile) sunarak tuzak kuruyor.
Şu sıralar Çin’de istihbarat ajanlarının bu faaliyetlerine yönelik anti propaganda/bilgilendirmeler yapılıyor sosyal medya araçlarında. Kimi mesajlarda şu ifadeler yer alıyor: “Bu bilgileri aldıktan sonra lütfen hemen araştırın. "Ücretsiz seyahat" düzenleyen kişilerin geçmişini, motivasyonlarını ve faaliyetlerinin iç detaylarını öğrenin.” Çin’in bu tuzak yöntemleri ile on binlerce insan hiçbir suç işlememesine rağmen mağdur ettiği verilerle ispatlandı. Çin’in Komünist Rejimi tarafından mağdur edilen insanların sayısı milyonları çoktan geçti. Üstelik Çin'in bu mağduriyetleri “soykırıma” kadar varabiliyor.
Urumçi’nin tarihi öneme sahip şehirlerinden olan Xiheba Bölgesi'ndeki polisler aldıkları emirler doğrultusunda Uygurlu bir vatandaşı tutukladı. Tutuklanan kişinin hiçbir şekilde sabıka kaydı bulunmuyordu. WeChat grubunu dahi hiç duymamıştı. Üstelik Çin içerisinde turist olarak dahi seyahatte bulunmamıştı. Polis, "iyi davranışları var ve bizim herhangi bir şüphemiz yok" diye rapor oluşturdu. Yine de, telefonuna el konuldu ve bir polis memuru tarafından "internet güvenlik birimine" gönderildi. Siber Teşkilat, onu kontrol edecek ve izleyecekti. Yani hükümetin güvenilir kadrolu bir üyesi, Uygurlunun evini düzenli olarak ziyaret edecek ve gözetleyecekti. Polis otomasyon sistemine kendisiyle ilgili bir de kayıt girdi. O artık Çin devleti tarafından mimlenmiş ve asimilasyon koşullarına hazır hale getirilmişti.
Polisin kayıtlarına göre, polisin adamı soruşturduğu ve devlet tarafından görevlendirilen asimilasyon sorumlularına, adamı ve olayı devrettiği görülüyor. Tutuklanmayan ama gözetime alınan Uygurlunun, ablasının beş ay önce gerçekleştirdiği “dini faaliyetler” nedeniyle tutuklandığı ortaya çıktı. Ablası ve o, Çin devleti tarafından kontrol ediliyor ve izleniyordu artık. Daha da kötüsü Uygurluya ablasını ve yakınlarını izleme görevi verilmişti. Yani ablasını “dini faaliyetleri” gerçekleştirirken görürse bunu polise bildirmesi gerekiyordu. Aksi takdirde polis onu da ablası gibi gözaltına alacaktı.
Polis kayıtlarına göre: Uygurlu adamın ablası ve kocası Urumçi'deki başka bir Uygur çifte mesajlaşma uygulaması olan Tencent QQ üzerinden ‘dini bir gruba davet talebi’ göndermişti. Davet edilen çiftte, bir dizüstü bilgisayar alarak her gün sabah 7'den akşam 11: 30'a kadar bu gruba giriş yaptı. Daveti alan ve gruba katılan çiftin hayatında değişimler başladı. Adam sigara içmeyi bırakırken kadın da daha uzun kıyafetler giymeye başladı. Polisin raporuna göre, çift dizüstü bilgisayarlarında "dini aşırılıkla ilgili bilgiler" dinlemeye başladılar. İki çift arasındaki bilgilere erişen polis, tebliğ faaliyetleri ve dini aşırılık gösterdikleri nedeniyle bu kişileri tutukladı. Diğer yani daveti alan ve İslami yaşama özenen çiftin akıbeti ise bilinmiyor. Başka bir polis karakolunun onlarla ilgilendiği düşünülüyor. Uygurlunun ablası ve kocası daha önce salıverilmişlerdi ancak polis bu olaydan sonra çifti yeniden, “eğitim kampı”na gönderdi.
Bu ve benzeri soruşturmaların ayrıntıları, özel savunma şirketi Landasoft tarafından geliştirilen ve Çin hükümeti tarafından Sincan'daki vatandaşların polis gözetimini kolaylaştırmak için kullanılan bir iletişim (gözetleme) sisteminin raporlarında yer almakta.
Urumçi merkezli polis verilerinde, bölgedeki Müslümanlara yönelik zulmün ve geniş çaplı gözaltına almaların kayıtları bulunuyor. Birçok unsur bir araya getirilerek oluşturulan verilerde açıkça Müslümanlara yönelik bir çalışma (soykırım) gerçekleştirilmekte olduğu görülebiliyor. Üstelik bu verilerin polisin veri tabanına ait olması ve polisler ile istihbarat ajanları tarafından oluşturulmuş olması devletin kasıtlı olarak bunu yani soykırım yapmayı amaçladığını kanıtlıyor.
Raporlar, vatandaşların evlerine kameraların yerleştirildiğini, toplu gözaltı kamplarının kurulduğunu, ailelerinden zorla ayrılan ve elektrikli çitlere sahip anaokullarına yerleştirilen çocukların varlığını ve Uygur mezarlıklarının sistematik olarak yok edildiğini gösteriyor. Uygurlulara yönelik; zorunlu kürtaj uygulamaları, kısırlaştırma ve doğum kontrolü yoluyla Uygur doğumlarını bastırmayı hedefleyen birçok soykırım bulgusu, bu veriler üzerinden ortaya çıkmakta.
*The Intercept tarafından elde edilen devasa polis verileri hala çözümlenmekte. Bizde yazılarımıza çözümlenen veriler ışığında devam edeceğiz.
HABERE YORUM KAT