Ezikliğin, kendi kimliğinden utanmanın artık kepazelik boyutuna ulaştığına şahit oldu tüm Türkiye. Başta Andıç grubunun ezik kalemleri, televizyoncuları, yorumcuları Başbakan'ın tam da 'Almayın bu gazeteleri' dediği hafta içinde ne kadar haklı olduğunu kanıtladılar. Bu nasıl bir eziklik kompleksinden, nasıl bir kendi dininden, kimliğinden, milletinden, ülkesinden, hükümetinden, başbakanından utanmaktır Yarabbi!

Holding medyası Gazze vahşeti boyunca İsrail'i haklı gören görüşleri ağızlarında geveleyip durdu. Bazıları hiç utanmadan İsrail'i kutsama girişimlerinde bile bulundular. Köksüzlüğün, omurgasızlığın ve aidiyet kompleksinin bu kadarını tarih kaydediyor şüphesiz.

Gelişmeyi biliyorsunuz. Bilmeyenler de zaten okuyup öğrenecektir.

Bu ülkenin Başbakanı, İsrail lideriyle Davos'ta Müslüman bir lider kimliğiyle konuşuyor. 10'da 10 suçlu ve bütün uluslararası camianın nefretle kınadığı katliamın sahibi bir devletin yetkilisine hak ettiği dersi veriyor. Batı'nın çifte standardı burada da devreye girerken onurlu bir şekilde ortamı terk ediyor. Bu kadar önemli bir konuda 'Hadi akşam yemeğine gidelim' şeklinde densizlik yapan moderatöre tek kelime etmeyen Holding Medyası'nın diplomasi zevzeklerinin kepazeliği tam da bu noktada başladı. Sonra neler oldu? Stüdyolara akın eden Holding gazetecileri Erdoğan'a veryansın etti. Bu ne kompleks, bu ne kin, bu ne kendi kimliğinden utanma ezikliğidir kardeşim?

Uluslararası ajansları takip etmeye başladım. AFP, 'Başbakan Erdoğan engellendi' diye flaş haber geçerken Holding'in ezik yiğitleri, 'Başbakan dinlemeli' türü zırvalar ile ekranda boy göstermeye başladı.

Le Figaro'nun yönetmeni Şimon Peres'i eleştirirken Holding ve Andıç medyasının uzman kılıklı ezikleri kendi başbakanlarına yaylım ateşi açtılar. İşin daha ilginç kısmı ise bizzat Peres'in bir süre sonra Başbakan Erdoğan'ı arayıp özür dilemesiydi.

Şimdi elinizi vicdanınıza koyup düşünün lütfen... Kılıçdaroğlu'na hiç de sıkılmadan, 'İnşallah kazanacağız' diye mikrofon uzatan, kendilerini önemseye önemseye memleketi babalarının malı zannederek, 'Efendim Ergenekon hakkında fikirlerimiz şöyledir' diye maç skoru gibi, kendi anketlerini çok matah bir şeymiş gibi yayınlayanların hiç mi utanma hissi kalmamıştır?

İsrail medyasından da mide bulandırıcı bir ağızla yayınlar yapan necip Türk matbuatının iç yüzünü çok net bir şekilde ortaya çıkarmıştır bu durum. Hatta İsrail medyası bile bizimkiler kadar had bilmez, kendinden geçmiş değildi. İsrail'in sol tandanslı medya organları bile Erdoğan'ın moderatör tarafından provoke edildiğini yazıp çizdi. Bizim Türk spikerler Filistinli yetkiliye Yahudi ağzıyla güdümlü sorular sormaktan utanmadı. Hele haber kanalı olduğunu iddia eden bir televizyon var ki, insanın aklı almıyor. Peres'in basın merkezine bağlanarak Türk milletine ve Erdoğan'a hakaret ettirmeyi habercilik saydı, iyi mi?

Davos'ta yaşananlar bu ülke medyasının nasıl bir eziklik batağında debelendiğinin açık göstergesiydi. Davos'ta yaşananlar ve sonrasında topa giren kimliksiz Türk basınının yayınları bu ülke medyası adına nasıl kara bir gece yaşandığının apaçık göstergesiydi.

İnsaf kardeşim insaf!

Diyelim ki utanıyorsunuz Türklüğünüzden. Utanıyorsunuz; dininizden, milletinizden, halkınızdan... Diyelim ki bu milletin ne kadar değeri varsa hepsinden sadece utanmakla kalmıyor ve nefret de ediyorsunuz. Peki AFP kadar da mı vicdanınız ve idrakiniz yok? Le Figaro'nun yayın yönetmeni kadar da vicdanınız kanamıyor mu? Öldürülen masum insanlar adına zerre kadar üzüntü duyuyor musunuz?

Açıkça itiraf edeyim, yazmıştım da; Başbakan'ın durup durup 'boykot' türü laflar etmesini yadırgadım ve eleştirdim. "Bir ülkenin başbakanı 'şu gazeteyi almayın, şu televizyonu izlemeyin' dememelidir" şeklinde düşünüyordum. Ama önceki gece yaşanan kepazelikten sonra artık inanıyorum.

İsrail'den daha fazla Yahudi muhibbi olan bu medya için sadece acıyabilirim ben. 'Yandaş Medya' gargarasını ağızlarına dolayan katliamseverin, Peres'ten çok İsrail yandaşı medya olduğu tescillendi.

Yazık ki ne yazık!

ZAMAN