Urumçi'deki Acı ve Çin Huileri
Hamza Türkmen, Doğu Türkistan'daki mazlumları iki ateş arasında bırakan zalimlerin durumlarını ifşa eden bir yazı kaleme aldı.
Hamza Türkmen / Urumçi'deki Acı ve Çin Huileri
“Kahrolsun o hendek ashabı.” (Buruç, 85/4)
İki ateş arasında kalan müslimlerin kimliklerini koruyabilme çabaları büyük bir imtihandır. Bugünkü konumuz, Çin’deki kardeşlerimizi ashab-ı uhdut gibi tek ateş değil, iki ateş kuyusu arasında bırakan zalimlerin durumunu ifşa etmektir.
Çin’deki Müslümanların karşılaştıkları zulüm ve asimilasyon politikaları karşısındaki en önemli sığınakları İslâmî aidiyet duygularıdır.
Türkiye’de bir ulus yaratabilmek için ümmet birikimi karalandı. Muhammedî Ümmet’in yazı dili, hatta Kur’ân okuması-öğrenmesi yasaklandı. Sonra camilerine, medreselerine, vakıflarına, hatta tesettürüne el uzatıldı. Hukukî, siyasî, ahlakî daha birçok engel…
ABD ve muhibbilerinin kışkırtıcı abartıları bir tarafa, Doğu Türkistan’daki Uygur, Kazak, Kırgız müslümanlarını asimile edebilmek için alfabelerinin önce Kril, sonra Latin, daha sonra da Arap harflerine dönüştürülmesi; Kur’an öğrenimi için 18 yaş sınırının getirilmesi; bu bölgede iffetsiziliğin ve eroin kullanımının teşviki; eğitimsel ve ekonomik eşitsizlikler; İslâm’ı yasaklamalar…
Çin’deki zulmün dünkü yüzü komünizmdi; bugünkü ise ekonomik liberalizm. Çin zulmü, ateist ve din karşıtı politikalarla sürüyor. 80 milyon civarında Çinli Hui ve 30 milyona yakın Doğu Türkistanlı müslüman büyük baskı altında. Ya ortak değerlerinden koparılmaya ya da tasfiye edilemeyen İslâmî kimlikleri ikincil kılınmaya; ya da etnik asabiye ile birbirlerine düşürülmeye çalışılıyor.
Yeni Çin kapitalizminin rakip güçleri olan ABD ve stratejik ortakları, yasak ve asimilasyon politikalarıyla sindirilmek istenen Çin müslümanlarını, özellikle Doğu Türkistan müslümanlarını, gittikçe büyüyen Çin’i durdurabilmek, ülke genelinde iç istikrarsızlık oluşturabilmek niyetiyle araçsallaştırmak istemektedir.
İşte iki ateş arasında kalmak dediğimiz konunun güncel karşılığı bu.