Ünlüler koğuşu
Gelecek günlerin beraberinde ne getireceğini bilmiyorum. Ama bayramdan sonra siyasi sürecin, terörle mücadelenin hızını artıracağı muhakkak..
Yeni bilgiler, yeni belgeler, yeni tanıklar çıkacak ortaya.. Direndikçe daha çok “şey” çıkacak ortaya.
Bu Ergenekon, Balyoz, Andıç davalarının daha başındayız.. Bayramdan sonra ülke genelinde yaygın tutuklamalar yapılacağını düşünüyorum.. Darbeden teröre, mafiadan kayıt dışına kadar her alanda birçok ünlü tutuklanırsa şaşmamak gerek. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Hele şu Koşaner’in iki bölüm halinde yayınlanan özel toplantısından sonra..
Kimseden ses çıkmıyor.. Koşaner sessiz, Genelkurmay sessiz. Milli Savunma Bakanlığı sessiz. CHP illegal bir şekilde ele geçen ses kaydı ile ilgili açıklama yapmak istemiyor.. O, bu ses kaydının kimler tarafından ve nasıl ele geçirildiğini merak ediyor. AK Parti dış istihbarat örgütlerini adres gösterse de, bana kalırsa içeriden biri, bunu TSK’nın içine sürüklendiği durumu gözler önüne sermek için yapıyor.. Zaten bu gizlilik ve layüsellikleri değil miydi, bu işlerin bu noktaya gelmesinin asıl sebebi.. Bu durumu itiraf edecek olanlar acımasızca kıyıma uğramadılar mı? TSK ile ilişkileri kesilmedi mi, itiraz edenlerin?. Başka bir yol bırakmadılar.
Yargı da kontrollerinde idi. Askeri yargı dediğiniz zaten emir-komuta mekanizması içinde idi.
Seni defalarca aynı yere çağıracaklar, aynı hukuksuzluk her seferinde tekrarlanacak. Şikayet edemeyeceksin, katılmamazlık yapamayacaksın, bu olanları halka şikayet edince de hukuksuzlukla suçlanacaksın. Bir de bu açıdan bakmak gerek.
Bu iş en tepedeki adam tarafından emir komuta içinde gerçekleştirilen bir iş.. Ne yapacaktık, mesela orada biz olsaydık? Genelkurmay başkanı hakkında suç duyurusunda mı bulunacaksınız? Bulunabilecek misiniz? Bir defa, anında işinizi bitirirler, gizlice askeri bir toplantıda ses kaydı yapıyorsunuz diye.. Peki tanık dinletebilir misiniz? Hayır! Bu mümkün değil. Ne olacak peki. Susup, söyleneni yapacaksınız öyle mi? Hukuk böyle mi diyor?
Aynı şey mafia, terör örgütleri içinden birileri tarafından yapılınca iyi, ama bu taraftan gelince kötü.
Son asrın defterleri yeniden gözden geçiriliyor sanki.. Özellikle de 1980 sonrası didik didik edilecek. Faili meçhullerden yolsuzluklara kadar birçok dosya yeniden açılacak.
Çok yakında Muhsin Yazıcıoğlu davası açıldığında öteki Türkiye’nin derin gerçeği ile bir kez daha yüzleşeceğiz.. Susurluk dosyası yeniden açılacak, sıra 28 Şubat’a geldiğinde son kavşak da aşılmış olacak..
İster misiniz Koçlardan bir “baba isim” gözaltına alınsın.. Tanınmış iş, siyaset, basın dünyasından insanlar mahkemeye çağrılsınlar.. Kayıt dışı ekonomiden kayıt dışı siyasete, futbola kadar birilerinin hemen her yerde parmak izini görebilirsiniz aslında. Ama hâlâ o vadilerde, localarda operasyon başlamadı daha.
Bir koğuş düşünün, Demirel, Evren, Başbuğ, Çiller, Ağar, Mesut Yılmaz, Karadayı, Büyükanıt bir aradalar.. Ünlüler koğuşu.. Eski günleri yadederler birlikte.. “Neydi o günler..” OHAL bölge valileri, o bölgede görev yapan emniyet müdürlerinden bazıları..
Kaçmasına gerek kalmaz, Dalan da gelir dostlar meclisine.. Haberal da yalnızlık çekmez belki o zaman.. Sezer’i de çağırırlar mı acaba? Sahi İnternet Andıcı’nı iddianameye çevirip AK Parti hakkında kapatma davası açan savcıya da sıra gelir mi dersiniz?
28 Şubat’ın ünlüleri, ardından Çiller dönemi ve Yılmaz dönemi.. Özal suikastı ile ilgili de belki bir şeyler çıkar bu arada zulalardan.. İş Evren’in silah arkadaşlarına ve işbirlikçilerine de gelebilir..
Sahi o olağanüstü hal valileri, Korkut Eken filan neredeler şimdi? Cavit Çağlar’ın sesi de eskisi kadar sık duyulmuyor.. Şahinkaya filan zaten yıllardır ortalıkta görünmüyor..
Sahi savcılar şu Encümen-i Daniş üyelerini topluca niye Beşiktaş’a davet etmiyorlar?. Hani bundan sonra toplantılarını Fenerbahçe Orduevi’nde değil de Silivri’de yapsalar..
Mesela düşünsenize, Karadayı, Başbuğ, Büyükanıt, Koşaner aynı hücrede!
Çetin Doğan’a baksanıza, adamlar hâlâ direniyor. Hatta hâlâ darbe yapacaklarını, külahları değişeceklerini ve hesap soranlardan hesap soracaklarını söylüyorlar..
Aslında bu adamlar darbeyi yapmış olsalardı, bugün Türkiye’nin Libya, Suriye ve Yemen’den farkı olmayacaktı. Türkiye Mısır olacaktı ve sonuçta darbeciler Esad’ın, Kaddafi’nin, Mübarek’in düştüğü duruma düşeceklerdi.. Yani durum ülke ve kendileri açısından daha beter olacaktı..
Ah şunu bir anlayabilseler.. Selam ve dua ile..
KIVRIKOĞLU’NDAN AÇIKLAMA
Önceki günkü yazımla ilgili, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Hayri Kıvrıkoğlu bir açıklama göndermiş. Bunu sizinle paylaşmak istedim:
“Sayın Abdurrahman Dilipak
Son günlerde bazı basın yayın organlarında; çeşitli davalardan tutuklu bulunan subayların serbest kalmalarını sağlamak amacıyla, tarafımdan verilen talimatla bir çalışma başlatıldığı, çalışmanın askeri hukukçular tarafından gizli olarak yürütüldüğü yönünde haberlere yer verilmektedir.
25 Ağustos 2011 tarihinde Yeni Akit gazetesinde yayımlanan “Kıvrıkoğlu’nun işi zor” başlıklı köşe yazınızda konuya ilişkin görüşleriniz yer almaktadır.
Kara Kuvvetleri Komutanı olarak; Genelkurmay Başkanlığı ve diğer Kuvvet Komutanlıkları personeline toplantı düzenlenmesi konusunda hukuken emir verme yetkim bulunmamaktadır. Fiilen de tarafımdan böyle bir emir verilmemiştir. Ayrıca haber konusu yapılan çalışmaya katılmadığım gibi başkanlık da etmedim.
Bilgilerinize sunulur.
Org. Hayri Kıvrıkoğlu”
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT