1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Ümraniye’de ‘İslami Kimlik İnşası’ Semineri
Ümraniye’de ‘İslami Kimlik İnşası’ Semineri

Ümraniye’de ‘İslami Kimlik İnşası’ Semineri

Rabbimiz bir şeyleri bizlerin elleriyle değiştirmek istemektedir. Kuran’dan öğrendiklerini pratiğe yansıtan Müslümanlara ihtiyaç var.

09 Mayıs 2012 Çarşamba 00:53A+A-

Özgür-Der Ümraniye şubesi pazartesi sohbetleri Abdullatif Genç’in sunduğu “İslami Kimlik İnşası” başlık sohbet ile devam etti.

İslami kimlikte olması gereken özellikleri maddeler halinde sıralayan Genç, yaratılış gayesi ve yaratılanın yaşama biçiminin önemine vurgu yaparak başladığı konuşmasına şu şekilde devam etti:

“İslami kimliğe sahip olduğunu iddia edenlerin neden yaratıldıklarını bilmeleri ve Kuran’ın ilettiği tarzda yaşamaları gerekmektedir. İslami kimlik iddiasında bulunan kişilerde bulunması gereken özellikler çok olmakla beraber, önemli gördüğüm bir kaçına kısa kısa değineceğim.

Takva: Bizlerin en değerli azığı takvadır. Takva, Kuran’ın çağrısına uyanların giydikleri elbisedir. Rableri karşılarındaki duruşlarıdır.

Kaynak Bilinci: İkinci önemli özelliği kaynak konusunda net tavrıdır. Neden beslendiğimiz, din ile tarih ile hayat ile bağlarımızı hangi kaynağa göre yaptığımız önemlidir. Bu sebeple İslami kimlik sahipleri yaşam tarzlarını Kuran’ın muhkem ayetlerine göre dizayn edenlerdir.

Sünnet: Rabbimiz, resullerin hayatlarında bizler için güzel örnekler olduğunu bildirmektedir. O halde Kuran’da, namaz gibi yapılışı açık bir şekilde bildirilmemiş emirleri Hz. Peygamberden almamız gerekmektedir. Burada önemli bir nokta vardır. Sünnet olarak aldıklarımız asla ve asla Kuran’la çelişir bir yanının olmaması gerekir.

İzzet: kendilerini İslami kimliğe nispet edenler, günümüz bazı Müslümanları gibi izzeti liberallerin, solcuların ya da İslam’a mesafeli olan diğer grupların yanında aramamalıdırlar. İzzet, mutlak izzet sahibi olan Allah’ın ve Allah’ın izzetli olarak işaret ettiği müminlerin yanında aranmalıdır.

Velayet: izzetle beraber zikredilmesi gereken bir diğer özellikte velayettir. Müminleri bırakıp başkalarını veli edinmek, koruyucu olarak görmek gayri İslami bir tavırdır.

Biz tasavvuru: farklı grupların biz tanımları da haliyle farklıdır. Bir ulusalcı “biz” deyince, belli bir kara parçası içerisine hapsedilmiş, kendine ait gayri İslami kutsalları olan kişilerden bahsederken, bir Müslümanın biz tanımı böyle olamaz. Müslümanların biz tanımında gayri İslami kutsallar olamayacağı gibi sınırlara hapsedilmiş kara parçalarının da bir anlamı yoktur. Ümmet bilinci söz konusudur ki bunun sınırları da kaynağımızda belirtilmiştir.

Öncekilerin Durumu: tarih, kimlik inşası için en önemli konulardan biridir. Bizler Kuran’dan edindiğimiz bilgilerle aslında öncekilerle bizlerin arasında bir fark olmadığını görmekteyiz. Oruç bizden öncekilere farz kılındığı gibi bize de farz kılındı. Bu sebeple sahte tarih anlayışlarından öte yaratılıştan itibaren değişmeyen tevhidi çizginin mensubu olduğumuz unutulmamalı ve üzerinde önemle durulmalıdır.

Adalet: Müslümanlar adaletli olmak zorundadırlar. Adalet sadece ekonomik paylaşımlarda değil, ev içinde, diğer insanlarla iletişimde yani hayatın her alanında hakim kılınmalıdır. Adil şahitler olma sorumluluğu yerine getirilmelidir.

Kardeşlik: müminler ancak kardeştir ayeti birbirimizle olan ilişkilerin boyutunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. İslami kimliğe sahip olanlar kardeşliğin gerekliliklerini yerine getiren kişilerdir.

Hicret: imkanların tükendiği noktadan, imkanların olduğu noktaya göç etmek anlamına gelir. Müslümanlar hicretten çekinmemeli, gerektiğinde bunu göze almalıdırlar.

Sonuç itibari ile az önce anlattıklarım ve diğer birçok özellik, pratik hayat içerisinde yaşatılmıyorsa hiçbir anlamı yoktur. Eğer örtünüze bürünüp kaldıysanız bu özellikleri bilmenizin hiçbir anlamı yoktur. Rabbimiz bir şeyleri bizlerin elleriyle değiştirmek istemektedir. İslami kimliğe sahip olduğu iddia edenler Şuayip (as) gibi Kuran’ın tanımladığı vasıflara sahip olmalı ve bunları pratik yaşantısında göstermelidir. Mülayim bir yapıya sahip olan Şuayip (as)’daki değişim almış olduğu emirlerden kaynaklanmaktaydı. “

Şuayip (as)’ın kıssası ile sona eren sunumun ardından söz alan Hamza Türkmen ve Yahya Yolcu şunları eklediler.

Hamza Türkmen: “Allah insanı yarattı ve biliyoruz ki başıboş bırakmadı. Ya insan Allah’ı bırakıp beş duyusuna sarılacak yada Allah’a yani vahye sarılacak. Konuya yaratılıştan başlamanız ve hemen sonrasında kaynak bilincinden bahsetmeniz çok önemliydi. Bunlarla beraber birde tertil üzerine okuma söz konusudur. Kuran’ı okuyup doğru algılamakla beraber, hayatı da doğru algılamak gerekir ki ikisi arasındaki pratiklerimizde doğru olsun. Birinin hatalı olması diğerini de etkilemektedir.

Yahya Yolcu: “anlatılanlara ilave olarak, İslami kimliğe sahip olduğunu iddia edenlerin aile içi ilişkilerine dikkat etmeleri gerekmektedir. Özellikle televizyon başında dizi takipçisi bir Müslümandan bahsetmek çok doğru olmaz. Dizilerini veya futbol maçlarını sohbetlerinden, tebliğinden daha önemli gören kişilerin İslami kimliklerini tekrardan gözden geçirmeleri gerekmektedir. Bu sebeple bu konuyla ilgili istişarelerin artırılması ve kimliğimize etki eden bu tür marazlardan kurtulmamız için yapılabileceklerin tespit edilmesi gerekmektedir.”

Mehmet Ali Kaçmaz / Haksöz-Haber

 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum