1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. “Ümmet Coğrafyası ve Birikimimiz”
“Ümmet Coğrafyası ve Birikimimiz”

“Ümmet Coğrafyası ve Birikimimiz”

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin tertip ettiği “Ümmet Coğrafyası ve Birikimimiz” başlıklı panel serisi bugün “Ümmet Coğrafyası ve Ulustan Ümmete Yürümek” başlıklı ilk panelle başladı.

09 Mart 2015 Pazartesi 00:52A+A-

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Adalet ve Erdem Kulübü’nün tertip ettiği “Ümmet Coğrafyası ve Ulustan Ümmete Yürümek” başlıklı panel düzenlendi. Zikredilen üniversitenin öğrencisi olan Erkam Kuşçu’nun moderatör olduğu programda Mardin Artuklu Üniversitesi’nin rektörü Ahmet Ağırakça ve Haksöz dergisi yazarı Hamza Türkmen konuşmacıydı. Panel, Kuşçu’nun tertip edilen panellerin mahiyeti ve maksadının ne olduğuna ilişkin kısa bir konuşmasıyla başladı.

İşgaller, Kıyımlar, Katliamlar ve Tavırlar

Batı, emperyalist politikalarını uygulamaya geçirdiğinden bu yana ümmet coğrafyasının birçok problemle mücadele etmek mecburiyetinde kaldığını söyleyerek konuşmalarına başlayan Kuşçu, bu emperyalist politikalara karşı müslümanların sergilediği tavırları sayarak sözlerine devam etti.

Bahsedilen problemlere verilen tepkilerin üç başlık altında toplanabileceğini söyleyen Kuşçu: “Tüm bu problemlere rağmen sessizliğini sürdürüp köşesine çekilenler olduğu gibi müslüman kimliği gereği bilfiil mücadele içerisinde olanlar mevcut. Bunlardan başka gafletinden dolayı sergilediği tavırlar yüzünden İslâm düşmanlarına hizmet edenler de mevcut.” dedi.

Müslümanca Bakış

Hâlen yaşanan bir süreçle ilgili tespitlerde bulunmanın birtakım riskler barındırdığını söyleyerek sözlerini sürdüren Kuşçu: “Gerçeklikten uzak, komplocu, halkların iradesini yok sayan tutumlarla ancak zalim diktatörlerin ekmeklerine yağ sürmüş oluruz.” dedi.

Kuşçu daha sonra sözü Hamza Türkmen’e devretti.

Allah İnsanları Başıboş Bırakmadı

Tüm toprakların ve tüm insanların bir yaratıcının ürünü olduğuna dikkat çekerek konuşmasına başlayan Türkmen: “Tüm bunların fıtratına, doğasına en uygun davranış ölçülerini bilen ve onlara bu ölçüleri öğreten de yine o yaratıcıdır.” diyerek sözlerini sürdürdü.

Yaratıcının bahsedilen ölçüleri insanlara bildirmek için bir kitap indirdiğini sözlerine ekleyerek devam eden Türkmen: “Bu kitabın adı bildiğimiz gibi Kur’ân’dır. Kur’ân, hayatın her alanına müdahale etmek, karanlığa düşmüş insanları aydınlığa çıkartmak için indirilmiş bir rehberdir, temel ölçüdür.” dedi.

Batı ve Batı’dan İhraç Edilenler

Sözlerinin devamında Batı’nın oluşumuna değinen Türkmen: “Batı’nın elitleri/haydutları müslümanların Sicilya’da, Endülüs’te kurduğu İslâm üniversitelerinden aldığı harita, pusula gibi bilgilerle Amerika’ya, yağmalamak için gittiler ama Amerika’yı keşfettiklerini söylediler.” diyerek konuşmasına devam etti.

Konuşmasına devamla mezkûr elit sınıfın kiliseyi de dışarıda bırakarak insanı merkeze alan yeni bir toplum oluşturmaya başladıklarını söyleyen Türkmen: “Müslümanlardan aldıkları teknolojik bilgiyi geliştirdiler ve sanayi devrimini gerçekleştirdiler.” diyerek konuşmasını sürdürdü.

Daha sonra Batı’nın oluşumuyla birlikte teşekkül eden dünya görüşünü kendi süreçleri içerisinde kurumsallaştıran ulus-devletler/toplumlar ürettiklerine dikkat çeken Türkmen: “Ürettikleri ulus-devlet/toplum formunu, Batı dışı toplumlara, ümmet coğrafyasına bir ihraç ürünü olarak sundular.” dedi.

Türkmen, Batılıların üniversitelerde Türkoloji, Kürdoloji gibi bölümler açarak, Türk tarihi, Kürt tarihi gibi efsaneler üreterek müslümanları birbirine kardeş yapan bağları koparttıklarını da sözlerine ekledi.

“İslâm Coğrafyası” Değil, “Ümmet Coğrafyası”

Konuşmasının devamında toprağın bizatihi değer ifade etmediğini dile getiren Türkmen: “Toprak bir araçtır, asıl değer ifade eden İslâm’dır.” diyerek konuşmasına devam etti.

Aslolanın ümmeti yeniden diriltebilmek olduğunu söyleyerek sözlerine devam eden Türkmen: “Kur’ân’da müslümanlara iktidar olmaları emredilmiyor ama ümmet olmaları emrediliyor. Eğer müslümanlar Allâh’a râm olmuş bir ümmet olursa onların yönetimi de kültürü de medeniyeti de süreç içinde olur.” dedi.

Sınırsız ve Sınıfsız Bir İslâm Toplumu

Müslümanların temel idealinin müslümanlar arasında bir kardeşliğin oluşturulması olması gerektiğini ifade ederek sözlerine devam eden Türkmen: “Rabbimizin âyetlerine her alanda, çöpçüsünden akademisyenine kadar, şahitliği üstlenebilirsek bu kardeşliği tahsis edebiliriz” diyerek sözlerini sürdürdü.

Vatan Algısı

Konuşmasına devamla Batı’nın, üretmiş olduğu ulus-toplum yapısını kutsallaştırabilmek adına Allah’a rağmen kutsallar ortaya koyduğunu vurgulayan Türkmen: “Kuddüs olan Allah’tır, kutsal olanı sâdece O belirleyebilir. Kim ki bu sınıra adım atıyorsa Allah’a şirk koşuyor demektir. Dolayısıyla ulus olgusu bir şirk olgusudur.” dedi.

Ümmet Coğrafyası

“Ümmet coğrafyasını tavsif ederken üç maddeden bahsedebiliriz. Birincisi: Üzerinde İslâmî ölçülere göre giyinen, yiyen, sosyal ilişkiler kuran insanların yaşadığı topraktır. İkincisi: İçerisinde İslâm’ı temsil eden mimarînin olduğu topraktır. Üçüncüsü: Mezarlıklarında daha çok müslüman mezarı olan topraklardır.” diyerek ümmet coğrafyasını tanımlayan Türkmen, bunun dışında kalan yerlerde müslümanların ancak azınlık statüsünde sayılabileceğini ifade etti.0

Hamza Türkmen’in konuşmasından sonra sözü Ahmet Ağırakça devraldı.

“Biz Sizi Bir Erkek ve Bir Dişiden Yarattık”

Sözlerine insanların Hz. Âdem ve eşinden yaratıldığına dikkat çekerek başlayan Ağırakça: “Müslümanlar Hz. Âdem ve eşinden yaratıldıklarını unuttuğundan beri ve kendi atalarının ve atalarının dînleriyle kendilerini isimlendirmeye başladıklarından beri ümmet bilincinden uzaklaştılar.” diyerek sözlerini sürdürdü.

Sahabenin arasında Bilâl-i Habeşî, Suheyb-i Rumî, Selman-ı Farisî gibi farklı renklerde kimselerin bulunduğuna da dikkat çeken Ağırakça, bunun bir tesadüf olmadığını bilakis Allah’ın insanlara ümmet bilincini öğretmek maksadıyla takdir ettiğini ifade etti.

Sözlerine ümmet bilincini sarsan ve ümmeti bu bilinci onarmaya sevk eden birtakım tarihî hadiselere değinerek devam eden Ağırakça: “Ümmetin sokağı yanarken Selahaddin Eyyûbî’nin medreseye kapanmaması ve cihad meydanlarına çıkıp Kudüs’ü geri alması ümmet bilincinin zirvesidir.” dedi.

Ahmet Ağırakça’nın konuşmasından sonra dinleyicilerden gelen sorular cevaplandırıldı ve panel nihayete erdi.

Haber: Cengiz Acar

img_1989.jpg

img_1983.jpg

HABERE YORUM KAT