Uludere Derin Ankara ve Derin PKK İşi mi?
Emre Uslu Uludere olayının, derin Ankara ile derin PKK'nın planladığı bir operasyon olduğunu iddia etti.
Gazeteci-yazar Emre Uslu, Uludere olayının başarıyla devam eden PKK operasyonlarını bitirmek üzere 'derin Ankara ile derin PKK'nın ortaklaşa planladığı bir operasyon olduğunu söyledi. Terörle mücadele yapılacaksa önce Ankara'dan başlanması gerektiğini belirten Uslu, Uludere olayında MİT'in içinde derin PKK ile irtibatlı kişilerin parmağının olduğundan zerre kadar kuşkusu bulunmadığını söyledi.
Cihan Haber Ajansı (CİHAN) muhabirine konuşan Taraf gazetesi yazarı Uslu, yazısından bir gün sonra yaşanan PKK saldırılarını değerlendirdi. Uslu, "PKK o kadar açık ve şeffaf bir örgüt ki yayınlarını objektif bir gözle takip eden bir kişi, yüzde 90 doğruluk oranında bir tahminle PKK'nın ne yapmak istediğini, nerede eylem yapmak istediğini ve nasıl sorunun çözüleceğini bilir. Benim yaptığım bu." iddiasında bulundu. Uslu, önümüzdeki dönemde de yazıda bahsettiği "Batı yayında" eylemlerin olacağını ileri sürdü.
Bunun PKK'nın Alevileri ajite etme stratejisiyle yapıldığını dile getiren Uslu, şöyle devam etti: "Bu bölgede eylem olduğunda çoğu Sünni buradaki Alevi köylerin ve kişilerin PKK'ya yardım ettiğini düşünür. Bu son derece yanlış bir algıdır ama algı bu. İşte PKK bu algının üstüne bir strateji geliştirmiş ve 'ben burada eylem yaparsam Alevi-Sünni çatışması çıkarırım' diyor. Bakın 90'lı yıllarda bu bölgede eylemler olduğunda Sünni-Alevi birbirine girecek durumlara gelmiştir. Köyler basılmış, arabalar yakılmıştır. Bu toplumsal tepkinin çoğu medyaya yansımamıştır ama önümüzdeki dönemde yavaş yavaş ısıtılan Alevi düşmanlığı PKK stratejileriyle yeniden gündeme sokulup yeni Maraş olayları gibi olaylar planlanıyor. Bunu PKK'nın içindeki şahin kanat dediğim derin Ankara ile bağlantılı kanat yapıyor. Üstelik bunları görmek için uzman olmaya da gerek yok ama Ankara süt polemiğinde boğulmuş gibi. Allah bu akıl tutulmasından bir an önce kuratsın yöneticilerimizi. Biri Ankara'yı sarsmalı ama sarsmaya kalkanı da susturuyorlar."
"MİT'İN İÇİNDE
DERİN PKK İLE İRTİBATLI KİŞİLER VAR"
"Benimle twitterde konuşmayı bile yasaklamış iktidar yardakçıları oldukça bu ülkede her şey başa döner." diyen Uslu, Uludere olayının başarıyla devam eden PKK operasyonlarını bitirmek üzere derin Ankara ile derin PKK'nın ortaklaşa planladığı bir operasyon olduğuna dikkat çekti.
Uludere'den sonra başarılı operasyonların bıçak gibi kesildiğini, Ankara'daki 'PKK'yı kullanalım' diyen ekibin üstün geldiğini anlatan Uslu, "PKK'yı bitirelim" diyenlerin ise Uludere komplosuyla yenildiğini kaydetti.
Bu nedenle terörle mücadele yapılacaksa önce Ankara'dan başlanması gerektiğini belirten Uslu, "Ankara net bir vizyon ortaya koyacak ekip çatışmasına bırakmayacak bu işi. Eğer PKK'yı bitirelim diyorsanız biter bu örgüt. Ama bana göre Ankara'nın tercihi PKK'yı kullanalım yönünde. Bu nedenle de bitmiyor. Olan gariban Kürt ve Türk'e oluyor. Uludere olayında MİT'in içinde derin PKK ile irtibatlı kişilerin parmağının olduğundan zerre kadar kuşkum yok. Kimse hikaye anlatmasın. Zaten MİT'in yaptığı tüm açıklamalar tutarsızlıklar manzumesi gibi. Ben bunu söyleyince MİT'i hedef alıyormuşum gibi algı oluşturuldu. MİT bu algının arkasına gizlenip kendini koruyor ama gerçekler bir gün açığa çıkar. Zaten zaman zaman ucundan kıyısından çıkan bilgilerle neyin ne olduğunu net olarak gördük. MİT'i savunacağım diye yazılan yazılarda bile o gerçeklerin ipuçları görünüyor." diye konuştu.
"ABD İÇİNDE AK PARTİ VE
ERDOĞAN YÖNETİMİNİN
BURNUNU SÜRTMEK İSTEYEN BİR LOBİ VAR"
WSJ makalesinde yer alan Uludere olayının istihbaratının Amerika'dan verildiği bilgisini de değerlendiren Uslu, o makalenin ABD içindeki tartışmanın bir parçası olduğunu ifade etti. ABD içinde AK Parti ve Erdoğan yönetiminin burnunu sürtmek isteyen bir lobi bulunduğunu dile getiren Uslu, şunları söyledi:
"Bu lobi Erdoğan'ın bana göre maceracı dış politika arayışları nedeniyle özellikle PKK'ya karşı yürütülen terörle mücadelede elinin güçlendirilmesini istemiyor. Bu lobiye karşı çıkan bir başka lobi daha var Washington'da. Bunlar da özellikle Malatya'ya kurulan radar istasyonundan sonra Türkiye'nin elini güçlendirmek ve PKK sorununu kökten çözmek istiyor. Böylece Türkiye'nin gelecek 50 yıl o bölgede ABD'nin önemli müttefiki olarak istikrar adası olacağını düşünüyor. WSJ makalesi işte bu iki lobi arasındaki tartışmanın kamuoyuna yansıması olarak okumak gerekiyor. Bu lobilerden ikincinin kazanacağını düşünüyorum ben."
"AKP'NİN YAPMASI GEREKEN DÜŞMANINI TANIMAK"
En iyi fikirlerin en güzel düşüncelerin erbabına bırakılmazsa heba edileceğini hatırlatan Uslu, Kürt açılımının da en beceriksiz ama en ihtiraslı insanlar tarafından yürütülmeye çalışıldığını ve heba edilen bir proje olduğunu ifade etti. "Bu projeyi yürütenler ve destek verenler çoğu, insanların ölmesinden ziyade bu projeden bana ne düşer düşüncesindeydi." diyen Uslu, buna medyadan destek verenlerin de dahil olduğunu söyledi. Uslu şöyle devam etti:
"AKP'nin elinde çok güzel yağlı boya tablosu yapacak tuval da var, fırça da var, en kalitelisinden yağlı boylar da var. Kamuoyu Leonardo Da Vinci tabloları bekliyor. Bence sokak ressamı bile olmayan insanlardan en kaliteli tablolar beklemek hem kamuoyuna hem de o tabloyu yapması beklenen insanlara haksızlık. AKP'nin yapması gereken şey bulanık sularda balık avlamak değil. Düşmanını tanımak, konjonktürü okumak, alternatifleri planlamak gerekiyor. Hükümet bunlardan hiçbirini yapmadan şarkıcıdan, türkücüden Kürt sorununa çözüm aradı. Böylece insanların umuduna da tekme vurmuş oldu."
"PKK KAÇIRDIĞI İNSANLARI
KCK SANIKLARININ SERBEST BIRAKILMASI İÇİN
PAZARLIK ARACI OLARAK KULLANMAK İSTİYOR"
PKK'nın insan kaçırmasına ilişkin ise Uslu, konunun hassas olduğuna dikkat çekti. PKK'nın insan kaçırmasında iki ana mantık bulunduğunu dile getiren Uslu, "Bu bölgenin hakimi benim ve benim dışımda hareket edene hayat hakkı tanımam demek istiyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde daha çok AKP siyasetçisinin hedef alınacağını söylemek kehanet olmaz. Kaçırdığı insanları KCK sanıklarının serbest bırakılması için bir pazarlık aracı olarak kullanmak istiyor. Bu ikinci amaç nedeniyle PKK'nın kaçırdığı insanların gündemde tutulması daha fazla kişinin de kaçırılacağı tehlikesini beraberinde getiriyor." şeklinde konuştu.
"HATAY'DAKİ EYLEMİN BİR NEDENİ DE İHA UÇURULMAMASI"
PKK’nın saldırılarındaki azalışı değerlendiren Uslu, KCK operasyonları devam ettiği sürece ateşkesin PKK'ya karşı olan Kürt muhalefetini büyütürken, PKK'yı küçülttüğünü ifade etti. PKK'nın eylem yapma yeteneğini azaltan ikinci etkenin IHA'lar olduğunu vurgulayan Uslu şöyle devam etti: "Ancak Uludere olayından sonra IHA'lar sorgulanmaya başladığından PKK'nın ekmeğine yağ sürülmüş oldu. En son Hatay'da yapılan eylem ve Batı yayında olacak eylemlerin bu yana kaymasının bir nedeni de bu yay üzerinde İHA uçurulmaması. Bu bölgeye sızabilen örgüt İHA'ların uçurulduğu diğer bölgelere oranla daha rahat hareket ediyor. Bunun için de bölgeler ile İHA uçurulmayan bölgelerde yeni eylemler beklemek sürpriz olmaz. Doğrusu bu bölgelerde yapılan eylemlerden sonra PKK'lıların yakalanma olasılıkları da çok az. Umarım yanılırım. Bunların yakalanmasını sağlayacak bilgi kaynakları şehirlerdeki milisler ama o milislerin kimlerle irtibatlı nereyle çalıştıklarından emin değilim."
"ÖCALAN ŞEHİRLEŞME STRATEJİSİNİ TAMAMLADI"
Öcalan'la görüşmelerin kesilmesi iyi oldu veya kötü oldu demek durumunda olmadığını ifade eden Uslu, dışarıya yansıyan algıya bakılırsa Öcalan'ın o görüşmelerden kazanan olarak ortada durduğunu kaydetti.
Öcalan'ın o görüşmeler devam ederken PKK'nın bir türlü beceremediği şehirleşme stratejisini tamamladığını ve KCK networkunu Kürt toplumun en ince damarlarına kadar kurup büyüttüğünü anlatan Uslu, "Bu görüşmeler devam ederken devlet KCK'ya operasyon yapmadı. 2007'de planlanmış operasyonu müzakereciler erteletti ve başımıza bana göre PKK'dan daha büyük bela sardılar. Ben Öcalan ile görüşmenin yapılması gerektiğini düşünüyorum ama önceki müzakereci kafa ile değil. Eğer öncekiler gibi olacaksa olmasın daha iyi. Öcalan'ın kapasitesi, etkinliği, konumu, durumu gözönünde bulundurularak sonuç alıcı görüşmeler yapılacaksa yapılmalı düşünce üretme değil de sadece beyin gıdıklama türünden yapılan görüşmelerden hep PKK ve Öcalan kazanmıştır, kazanacaktır." yorumunda bulundu.
"KCK İÇİNDE MİT HALEN ETKİN"
KCK'nın içinde MİT unsurlarının halen etkin konumlarda olduğunu bildiğini belirten Uslu, ancak bunların amaçları ve niyetlerine ilişkin bilgisinin olmadığını kaydetti. "PKK'yı kullanalım" diyenlerin KCK üzerinden PKK'yı kullanmaya kalkar ve kendi küçük akıllarıyla büyük stratejiler üretmeye çalışırlarsa bu işin ellerinde patlayacağını anlatan Uslu, bunun millete acı, keder ve hüzne mal olacağını belirterek siyasi iktidarın bunun farkında olması gerektiğini söyledi. BDP'nin siyasetteki yerini de değerlendiren Uslu, şöyle devam etti:
"Cemil Bayık ve Murat Karayılan onların ağızlarına biber sürdü. Küçük adamlardan büyük rol beklemeyecek kadar gerçekçiyim ben. BDP'nin içindeki en önemli figürler başkanı Selahattin Demirtaş, Ahmet Türk ve Sırrı Sakık. Benim tanıdığım bir iş adamı 'niye inisiyatif almıyorsunuz' dediğinde 'bizim bir hükmümüz yok ki inisiyatif alalım' demişlerdi. Kimse boşa hayal kurmasın. BDP'den Shin Feinn çıkmaz. Savaş baronu PKK yöneticileri bunlara izin vermezler."
Anayasa değişikliği konusunda ise hiç umudu bulunmadığını dile getiren Uslu, AK Parti'nin anayasa yapması halinde bildiği bütün kodları silip kendine yeni bir dünya görüşü oluşturacağını belirtti. "AKP Başkanlık sistemi yapılabileceğine yönelik bir umut ışığı görürse; yani Erdoğan'ın beni başkan yapın ben de size yeni Anayasa yapayım teklifine karşı bir umut ışığı doğarsa Anayasa o zaman mümkün olur." diyen Uslu, "Ben yeni bir Anayasa için Erdoğan'ın başkanlık hayalini destekliyorum. Bize yeni bir Anayasa yapsın kendi de başkan olsun bence mahzuru yok." diye konuştu.
KÜRT SORUNUNA YÖNELİK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Emre Uslu, Kürt sorununun çözümüne yönelik önerilerini ise şöyle sıraladı:
Kürt hakları amasız ve fakatsız, PKK ile mücadele ve müzakerenin rehinesi yapılmadan bir an önce verilmeli.
Liberal ekonomik sistem için bölgede altyapı çalışmaları bitirilmeli ve bölge devletleştirmeden kurtarılmalıdır.
Kürt sorunu biraz da devletçilik sorunudur. Batı liberalleşirken doğu devletleştirilmiştir. Sıkıyönetim ve OHAL uygulamalarıyla yönetilmiştir. Bu bölgede devletçiliğin tam işlemesini sağlamış, bu anlayışlardan vazgeçilmeli.
Sivil toplumu canlandırıcı adımlar atılmalı.
Gönül köprüsü projeleri ile batı ile doğu birbirini tanımalı.
Batılı Kayseri'den öteye geçmiyor. Doğulu Ankara İstanbul'a ancak hastası olduğunda gidiyor kahrederek. Bu nedenle iki toplum arasında geçişkenlik ve akışkanlık sağlanmalı.
Irak ve Suriye ile sınırlar mümkün olan en kısa zamanda kaldırılmalı. Bu bölgenin ekonomik liberalleşmesinin hızlanmasına yardımcı olur.
Unutulmamalı ki kimlikler inşa edilmiş algılardır; değişir dönüşür. Bu nedenle kimlik inşa eden aktörler ve onların faaliyetleri uzman bir ekip tarafından yakından izlenmeli. Hangi kimliği inşa etmek için olursa olsun bu faaliyetler demokratik legal sınırlar içindeyse önü açılmalı şiddet içeriyorsa mücadele edilmeli.
PKK sorunu ve Kürt sorunu farklı sorunlardır. Kürt sorununun çözümü PKK'nın biteceği anlamına gelmez. PKK networku bölgede çok yerleşik durumda bu networkun çarklarını durduracak adımlar atılmalı. KCK operasyonları bunlardan biridir. Yanlışları olsa bile bu çarkı yavaşlattığından dolayı bu operasyonlar daha özenli yapılmalı ama devam edilmeli.
HABERE YORUM KAT