1. YAZARLAR

  2. Ceren Kenar

  3. Ukrayna Putin'in kâbusu olurken...
Ceren Kenar

Ceren Kenar

Yazarın Tüm Yazıları >

Ukrayna Putin'in kâbusu olurken...

24 Şubat 2014 Pazartesi 16:22A+A-


“Sizler kahramansınız, sizler Ukrayna'nın sahip olduklarının en iyisisiniz... Sizler bu ülkeyi bize geri verdiniz. Meydan'ı dolduran insanlar, burada ölen insanlar, asrın kahramanları, onlar bizim kurtarıcılarımız... Bu özgürlük mücadelesi diğer post-Sovyet ülkelerde de demokrasinin tesisine sonuç olacak. Dikta ve otoriter rejimler tarafından bastırılan insanlar size umut bağlıyor...”
Bu sözler Ukrayna'da muhalif lider Yulia Timoşenko'ya ait. Yulia Timoşenko, eski Ukrayna başbakanı, Turuncu Devrimin Jan Dark'ı. 3 senedir bir yolsuzluk operasyonu nedeniyle hapisteydi. Yolsuzluk operasyonunun siyasi  motivasyonlarla yapıldığı, iktidara hile bulaştığına inanılan seçimler sonucu gelmiş (ve artık devrik) Viktor Yanukoviç tarafından siyasi rakip görüldüğü için tasfiye edilmek istendiği sır değil. 
Lakin gün geliyor, devran dönüyor. Timoşenko parlamentodan çıkan kararla tam 3 yıl sonra hürriyetine kavuşurken, onu hapse attıran Yanukoviç şu an topun ağzında. Önce Ukrayna parlamentosu Yanukoviç'in azledilmesi yönünde karar aldı. Daha sonra Yanukoviç'in Rusya'ya kaçma girişiminde bulunduğu ancak sınır güvenlik birimleri tarafından durdurulduğu haberi geldi. Yanukoviç'in Ukrayna'nın doğusunda Donetsk bölgesinde saklandığı belirtiliyor. Timoşenko Kiev'de meydandan göstericileri selamlarken, Yanukoviç Arap diktatörlerin ihtişamını andıran sarayı göstericilerin eline geçmişti.
Peki, Ukrayna bu hale nasıl geldi?
Mevcut krizin temelleri aslında çok daha derinde yatıyor. Ukrayna'nın kuruluşundan (1991) beri sorulan ve tüm Ukraynalıların aynı cevabı vermediği bir soru, “Ukraynalı kimliği nedir?” ülke siyasetini belirleyen unsur. Ülke net bir şekilde ikiye ayrılmış durumda. Rusça konuşan doğu Ukrayna'ya karşı, Ukraynaca konuşan batı Ukrayna.
Hikâyeyi daha da geriye götürmek mümkün. Bundan 250 sene önce Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi ile başlayan sistematik bir “Rusyalaştırma” politikası var. Bu politika Sovyetler ile devam ediyor. Amaç doğal kaynaklar açısından zengin ve verimli toprakları olan doğu Ukrayna'yı Rusya'ya bağlı kılmak. Yöntem ise bu bölgede Rusça'nın anadil olarak kabul edilmesini sağlamak. Bu yayılmacı politikanın epey başarıya ulaştığını mevcut demografik haritaya bakınca görmek mümkün. Ukrayna vakasında dil farklılığı aynı zamanda vizyon farklılığı demek. Ukrayna'nın doğusunda yaşayanlar Ukraynalı olmalarına rağmen, Rusça'yı anadilleri olarak görüyor ve Rusya'ya derin bir sempati besliyor. Genel olarak Ukraynaca konuşulan Batı'da ise Rusya'ya karşı tarihteki ceberut yönetiminden dolayı büyük tepki var. Batı Ukrayna kendini Batı dünyası içinde görmek istiyor ve Rusya vesayetine karşı Avrupa Birliği üyesi olmak istiyor.
Her seçim döneminde Ukrayna bu kırılma hattı üzerinden ayrılıyor. Ukrayna'da seçimler Rusya yanlısı adaylar ile Batı yanlısı adayların rekabetine sahne oluyor. Bekleneceği üzere Rusya yanlısı adaylar doğuda popülerken, Batı yanlılarının kalesi ise Batı Ukrayna oluyor.
Hileli seçimler, gazeteciler ve siyasetçilere yönelik suikast girişimleri hemen her seçimde Ukrayna'nın gündemi oluyor. 2004-2005 Turuncu Devrimi, Yanukoviç'in hileli bir şekilde seçim kazanmasına tepki olarak gelişen bir halk ayaklanmasıydı. Yanukoviç'in rakibi Yuşçenko'nun seçimler öncesi zehirlenmesi, seçimler konusundaki şaibe konusunda bir fikir verecektir.
Turuncu Devrim sonucunda seçimlerin tekrarlanması sonucu Batı yanlısı Yuşçenko seçimleri kazandı. Seçim sonrası Yuşçenko iktidarının Turuncu Devrimin beklentilerini karşılamak konusunda başarılı olduğunu söylemek pek mümkün değil. Yapısal reformların yapılamaması, Ukrayna siyasetini belirleyen oligarkların elimine edilememesi, yolsuzluk ile mücadele edilememesi sonucunda Ukraynalıların hayat kalitesi bu dönemde ciddi bir şekilde artmadı. 2010'da yine hileli olduğuna inanılan seçimler sonucunda Yanukoviç iktidara geldi. Seçimlerden sonra Yanukoviç'in performansını özetleyen kelime ise Ukraynalı muhalifler tarafından sıklıkla kullanılan “Mini Putin” lakabıdır sanırım. Siyasi rakiplerini hapse attıran, baskıcı rejimi konsolide etmek için her yolu deneyen Yanukoviç için dananın kuyruğunun koptuğu an ise geçtiğimiz kasım ayı oldu.
Kasım ayında Rusya'ya yanlısı Yanukoviç'in AB ile ilişkileri dondurma kararı üzerine yüz binlerce Ukraynalı, başkent Kiev sokaklarına döküldü. Ukrayna ve AB arasında siyasi kooperasyonu ve ticareti derinleştirecek bir anlaşmayı, “Rusya ile ilişkilerimizi zedelemeyi göze alamayız” diyerek imzalamayı reddeden Yanukoviç'e artık tahammül kalmamıştı. Donduran soğuk havaya rağmen, göstericiler kararlıydı, meydanları terk etmedi, Yanukoviç'in verdiği tavizleri kabul etmedi. Ve sonunda amaçlarına muvaffak olarak, Yanukoviç'i koltuğundan aldılar. 
Peki bundan sonra ne olur?
Gözler şu an Rusya'da. Rusya'nın tavrı ve buna karşılık Batı'nın hamlesi Ukrayna'nın geleceğini belirleyecek. Ukrayna'da doğu ve batı arasındaki mevcut kırılma iç savaş ve bölünme gibi sonuçları getirebilecek bir potansiyele sahip. Rusya'nın mevcut krize askerî bir cevap verme ihtimali, bölünmeye gidecek bir iç savaşı getirebilir. Bu düşük bir ihtimal de olsa, olası senaryolardan bir tanesi.
Bir neo-soğuk savaş döneminde yaşadığımızı söylemek mümkün. Putin döneminde Rusya yeniden bir inşa sürecine sahne oldu. Özellikle dünya piyasalarında artan petrol ve gaz fiyatlarının etkisi ile ekonomik bir canlanmaya, askerî alanda güçlenme eşlik etti. Son üç senede Rusya'nın askerî harcamalarının %44 arttığını not düşmek lazım. Rusya buradan gelen özgüven ile daha agresif ve etkin bir dış politika izlemeyi öncelik hâline getirdi. Putin'in 2000'lerde eski Sovyet Milli Marşını, tekrardan Rusya'nın milli marşı olarak kabul etmesini, sembolik olarak Sovyetler'in emperyal rüyalarının dönüşü olarak yorumlamak abartı olmayacaktır sanırım.
Ancak Rusya'nın bu etkin dış politikasında ve kendisine yeni alanlar açma çabasında (veya var olan etki alanlarını kaptırmamak için agresif siyasi stratejiler geliştirmesinde) en büyük yardım, en beklenmeyecek yerden, yani Batı koalisyonundan geldi. Irak müdahalesi ile dış politika yorgunu olan, büyük bir özgüven kırılması yaşayan ve içe dönen bir Amerika ve ekonomik ve siyasi krizlerle boğuşan Avrupa, önce Suriye'de, şimdi ise Ukrayna'da Rusya'nın bir aktör olarak kendini dayatmasına verimli bir zemin oluşturdu.
Eğer Avrupa Birliği ve Amerika, Suriye'deki performanslarının aksine Ukrayna konusunda Rusya'nın manevralarına kararlı cevap verebilirse, bu Putin için ağır bir yenilgi olacaktır. Rusya'nın ekonomik desteğini ve enerji sevkiyatını dengeleyecek yardımların Ukrayna'ya yapılması bu anlamda kritik önem taşımakta. Avrupa Birliği'nin lokomotif ülkesi Almanya'nın, Rusya ile olan enerji anlaşmaları (örneğin Kuzey Akım Boru Hattı), birliğin bu konuda kararlı siyaset geliştirmesi önünde engel teşkil edebilir. Dolayısıyla belirleyicinin Amerika olacağını söylemek mümkündür.
Günün sonunda unutulmaması gereken Ukrayna'da batı yanlısı ve karşıtı kesimin ikisinin de ciddi bir taban desteği olduğudur. Bugüne kadar bu iki tabanın vizyonlarını bağdaştırabilecek bir orta yol ve “tarafsız Ukrayna” formülü geliştirilemedi ve ülke bu iki kamp arasındaki siyasi mücadele yüzünden bir istikrarsızlık adası oldu. Bu nedenle Ukrayna için bölünme ihtimali epey orta veya uzun vadede epey güçlü bir opsiyon olarak ortaya çıkıyor.
Ukrayna'da yaşananlar Orta Doğu'yu nasıl etkiler?
Ukrayna'da Rusya'nın alan kaybetmesi, Putin için bir kâbus senaryosu. Bu hem Rusya'nın yayılmacı politikalarına karşı ciddi bir hamle, hem de Rusya'daki Putin karşıtları açısından bir ilham kaynağı. Rusya'da Putin karşıtı liberallerin Ukrayna'da yaşananları yakından izlediği malum. Ukrayna'daki gösterilerin başarılı olarak Rusya'da Putin karşıtlarına cesaret vermesi ihtimal dahilinde. 2011-2013 yıllarında Rusya'da gerçekleşen Putin karşıtı gösteriler tekrarlanabilir mi sorusunun Kremlin'i rahatsız ettiği kesin.
Bununla beraber Ukrayna'da gol yiyen Rusya'nın başka cephelerde mevzi kaybetmesi muhtemel. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Suriye konusunda üç yıldır, Rusya'nın vetosu yüzünden ses çıkaramıyordu. Bu haftasonu ilk defa, bağlayıcılığı şaibeli de olsa Suriye konusunda bir kararı oy birliği ile çıkarabildi BMGK. Ukrayna gibi kritik bir ülkedeki vesayetini kaybetmemek için Rusya'nın Suriye'de taviz vermesi olası. Suriye muhalefetinin bir bildiri yayınlayarak, Ukrayna'daki muhalifleri tebrik etmesi boşuna değil.
Türkiye'nin ise stratejik önemini arttıran bir gelişme olarak okumak mümkün Ukrayna'da olanları. Ukrayna'da bir süre devam edecek istikrarsızlık, Türkiye gibi Batı'ya angaje ve stabil ülkelerin önemini arttıracaktır. Bununla beraber Suriye cephesinde, Rusya'nın tavizi ile atılacak adımların, Türkiye'nin iş birliğini önemli hale getirdiği de unutulmamalı...

Türkiye

YAZIYA YORUM KAT