Üç madde ezberlemişler, dördüncüye gelmiyorlar!
Geçtiğimiz gün, Anayasa Profesörü sıfatı ile ortalıkta dolaşan, İbrahim Kaboğlu’nu dinliyorum.
Anayasa’dan maddeler okuyor..
Ezberlemiş hepsini.
Bir tanesi hariç, diğerlerini tıkır tıkır söylüyor!
Ezbere söylediği maddelerden birisi, Anayasa’nın 4. maddesi: “Anayasanın 1’inci maddesindeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”
“Bakın gördünüz mü, ‘teklif bile edilemez’ hükmü var” diyerek, büyük bir icatta bulunmuşcasına sevinçli sevinçli anlatıyor.
Arkasından bir madde daha söylüyor.. 153. madde: “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.”
Muhataplarının gözünün içine bakarak, çocuklar gibi şen bir şekilde, “Bakın, maddeyi nasıl söyledim ama” dercesine devam ediyor izahatına.
Ama bir türlü, esas konuya gelmiyor.
Esas tartışma konusu olan, Anayasa maddesini okumuyor!
Nedir o Anayasa maddesi?
Daha önce de yazdık.
Şimdi bir daha hatırlatalım..
Madde 148.. Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkilerini düzenliyor..
Maddenin metni şöyle: “Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler.”
Demek ki ne imiş?
Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliklerini sadece şekil açısından inceleyebilirmiş!
Madde metni, biraz genel ifade ile yetinmiş..
Onun için de, paralel bir düzenlemenin olduğu eski yıllarda, Anayasa Mahkemesi esası da incelemeye kalkışmış!
Meclis “Hooop!” demiş Anayasa Mahkemesi’ne..
“Sen haddini aşıyorsun. Ben Anayasa’ya bir fıkra daha koyayım, ‘şekil denetiminin anlamını açıkca izah edeyim’ ki, böyle kararlar almak mümkün olmasın” demiş..
Nitekim aynı maddeye bir cümle daha eklenmiş..
O cümle de şöyle: “Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır.”
Türkçe dil bilim uzmanlarına gitmeye, maddede anlatılmak istenen şeyin ne olduğunu sormaya gerek var mı?
Bence yok.. Olmadığı için de, muhalif görüşleri serdedenler, İbrahim Kaboğlu bey de dahil, bu maddeyi hiç okumuyorlar.
Görmezlikten geliyorlar. Sanki Anayasa’da böyle bir madde yok. Sanki Anayasa’da sadece; mahkemenin kararlarının herkesi bağlayacağına dair madde var..
Onu okuyup, döne döne tekrar ediyorlar.
Alın işte, size açık açık izah ediyor Anayasa..
Diyor ki, “Ancak şekil denetimi yapabilirsin..”
Bununla bitirmiyor. “Şekil denetimini de ancak; sayılar üzerinden ve ivedilik açısından yapabilirsin” diyor.. “Bunun dışında bir inceleme, araştırma yapamazsın” diyor..
Peki yaparsa ne olur?
Yaparsa, kaynağını Anayasa’dan almadığı bir yetkiyi kullanmış olur..
Görevi olmayan bir iş yapmış olur. Suç işlemiş olur.
“İşlersek işleriz.. Bizi kim yargılayacak ki? Anayasa Mahkemesi üyelerini, sadece Anayasa Mahkemesi yargılayabilir. Çoğunluk suç işlerse, çoğunluğu çıkarttığınızda geriye yargılama yapacak bir heyet kalmayacağı için, yargılama da yapılamaz!” mı diyorsunuz?
Bence bu kadar ididialı olmayın..
Düne kadar kim derdi ki, emekli de olsa, generaller cezaevine atılacak? Hem de darbe suçundan!
Bakın, emekliler bir kenara, muvazzaflardan bile tutuklananlar var..
O zaman, Anayasa’ya açıkca aykırı karar verirken, herkes düşünmeli.. Profesörü de, hakimi de..
Zaman aşımı süresi içinde, o eylemler yargılanabilir. Bugün olmasa da yarın; “bile bile Anayasa’ya aykırı karar erme”nin sebebi sorulabilir!
Bugün darbe hazırlıkları, layüsel bazı generallere sorulduğu gibi!
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT