Üç Aylar başladı!
Siz inanmasanız da biz bu günlerin ruhaniyetine ve bereketine inanıyoruz.. Oruç tutarız bu günlerde biz ve manen zırhlanırız.. Recep, Şaban, Ramazan..
Siz Haziran, Tammuz, Agüstüs diye saymaya devam edin, biz Recep, Şaban, Ramazan diye sayalım.
Siz soldan sağa, biz sağdan sola..
24 Haziran 1 Recep’e denk geldi. Tammuz, Şaban denk geliyor. Agüstüs Ramazan’a.. Hani şu şeytanların bağlandığı, içinde Kadir Gecesi olmayan bin aydan daha hayırlı bir ay var ya, ona..
Her Kadir Gecesi öncesi, İsrail ille de kandillere katran dökecek ya, yine bir eylem hazırlığı yapıyordur herhalde..
Hani ABD Irak’tan çekilir ve İran’da seçim sonrası gerginlikler sürerken..
Eylül’ün 20’si Ramazan Bayramı biliyor musunuz? 21 Ağustos Cuma günü Ramazan başlıyor.. 15 Eylül Kadir Gecesi..
Yani Ağustos’ta oruçluyuz.. Şimdi Üç Aylar’dayız..
19 Temmuz Miraç, 5 Ağustos Beraat Kandili..
27 Kasım’da da Kurban Bayramı..
Kasım sonuna kadar darbe yapacak zaman da yok!
Darbeciler hem cahil hem talihsiz! Hani cami ile kilise arasına sıkışmış, din düşmanı gibi.. Ne Müslümana yaranabiliyor, ne demokratına, liberaline, AB’lisine..
Bunların laikçiliğinin de aslında laiklikle filan alakası yok. Yoksa Sunalp Paşa’dan daha laikçi değiller herhalde.. Gün geldi, Ecevit’i Başbakan yapmak için Milli Nizam’ı kapattıkları halde, MSP’nin kuruluşuna vize verdiler. Gün geldi, kendileri “Milliyetçi Demokrasi” diye bir parti kurup, Üsküdar’da Nakşi dergahında zikir halkasına girdiler..
Çevik Bir de siyasete iyice ısındığı günlerde, kışlada askerlerle birlikte bayram namazı kılmaya kalkmış, imam heyecanlanınca, 4 rekat bayram namazı kılmıştı Antalya’da da, işin ilginç yanı kimse yapılan yanlışın farkına varmamıştı, varan da dillendirmeye cesaret edemedi..
Bu Ergenekoncuların din karşıtlığı, laikçiliği eskilerin laikçiliğine de benzemiyor.. Belki Moiz Kohen/Tekinalp ile Osman Nuri Çerman’ın laikliğine benzetilebilir.. İşe Atatürk’ü de bulaştırınca, zaten içinden çıkılamaz bir hal aldı. Bir yandan silah, bayrak, Kur’an’a yemin ettiriyorlar, öte yandan kilisede toplantılar yapıyorlar.. Din “irtica”, Müslüman “mürteci” öte yandan.. Hani nerede ise “Türk aleminin en büyük düşmanı irticadır, nerede görülürse ezilmelidir” diyecekler. Yoksa bu başörtüsü düşmanlığı, İmam-Hatip, Kur’an kursu düşmanlığı, neyle, nasıl açıklanabilir..
Mesela Ramazan’da Başbakan’ın sofrasında içki söyleyen Erkaya’nın yaptığı neye benziyor? Nedir bu! Hangi inanç, ahlak, gelenek, kültür, töreye sığar.. Hangi akılla izah edilir..
Üç Aylar Müslümanların yoğun duygusal günler yaşadığı, manevi coşkunun tavan yaptığı günlerdir.. 27 Kasım’a kadar da uzanır ucu.
Hani İsrail’in adetidir, bu aylarda Filistin’e saldırır. Yine aynı cinayeti işler mi bilmem. Birileri de bunu fırsat bilip kolları savar mı, onu da bilmem. Ama bu işi yapanların, sonuçta ne hallere düştüklerini hep birlikte gördük..
Ekonomik kriz beklentileri de boşa çıktı. Terör ve irtica yaygaralarının arkasındaki komplo da büyük ölçüde deşifre oldu..
Ellerinde ne kaldı ki..
Her gün yeni bir bilgi, yeni bir belge, yeni bir ses kaydı çıkıyor ortaya..
GATA bile dar gelmeye başladı..
Genelkurmay BBG evi gibi sanki..
Öfkeli, kafa tutan açıklamalar da toplumda bir tedirginlik doğurmuyor. Artık keskin sirke küpüne zarar vermeye başladı. Borsa’da şok düşüşler yaşanmıyor..
Genç subayların değil, genç sivillerin borusu ötüyor artık toplumda. Genç subaylar imzasını kullanan yaşlılar da seslerini kıstılar artık..
Üç Aylar başladı bir kez.. Manevi koruma kalkanı devreye girdi.. Birileri bizim görünmez gücümüzün pek farkında değiller.
Bizim cinler, şeytanlar ve meleklerle birlikte yaşadığımızı hesaba katmıyorlar.
Allah’ın (cc) kadir-i mutlak olduğunu akletmiyorlar.. Onun için de evdeki hesapları çarşıya uymuyor.. Kendilerine verilen geçici bir mühletteki yükselişlerini kendi çabalarının ve zekalarının ürünü sanıyorlar.. Bizimkiler de iktidar ve servete kavuşmanın, kendilerini yücelteceğini düşünüyorlar. Aslında o da bizim için zor bir imtihan.
Allah (cc) bizi, mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.. Eğer dua istediğimiz bu şeyler, bizi Allah rızası için çabadan alıkoyacaksa, yakın olan bir azabı beklememiz gerek.. O zaman servet ve siyaset bizim için dua ile istenen bela olacaktır.. Selam ve dua ile..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT