Tuzaklar Boşa Çıkarıldı, Halk Kazandı
1 Kasım seçim sonuçları pek çok hesabı ve beklentiyi devre dışı bıraktı. Uzun bir dönemdir siyasi, iktisadi ve toplumsal açıdan ülkeyi gerilime sokmak üzere ittifak yapan blok sandıkların açılmasıyla resmen çöktü. AK Parti’siz hükümet veya AK Parti’yi ipotek altında tutacak bir koalisyon planları yapanlar en zelil bir biçimde toplumsal iradeye tosladı. Girdikleri havalar söndü, kurdukları tuzaklar başlarına geçti.
Siyaseti meşruiyet krizine sürükleyip boğmak üzere HDP üzerinden yürütülen kirli ve kanlı örgütlenme öylesine büyük bir darbe aldı ki epey bir zaman kendilerine gelebilmeleri mümkün değil. HDP’yi söylendiği üzere bir Türkiye partisi olarak değil tersine bir boyunduruk ve pranga misyonuyla büyüten kimlerdi? Aldığı seçim darbesinin faturasını sadece HDP’ye kesmek haksızlık olur. HDP’yle beraber PKK gibi TÜSİAD sermayesi adına iş yapan medya ve aydınlar da bozguna uğradı. Hemen her biri fanatik bir HDP militanına, örtülü bir PKK gerillasına dönüşen Kemalist, sol-liberal ve Fethullahçı kadroları enayi yerine koymaya kalkıştığı halk rezil etti, evet rezil ve zelil etti.
Kıble Değiştirme Operasyonu Göçtü
Erdoğan’ı, Davutoğlu’nu, AK Parti’yi Türkiye ve bölge için öncelikli tehdit kaynağı olarak lanse etmek üzere seferber olurken sürekli olarak gözünü Washington, Londra, Brüksel, Berlin, Paris, Moskova, Tel Aviv gibi merkezlerden gelen emir ve görüşlere dikenleri sandık sonuçları şaşılaştırdı. Türkiye’de siyaset ve toplumu Batı’ya bağımlı kılmanın mücadelesidir asıl büyük şamarı yiyen. Türkiye’yi AB ve NATO’nun emir eri kılmak isteyenlere karşı ülkenin asli sahipleri rest çekti.
Suriye halkını katil Esed/Baas rejiminin İran ve Rusya’yla birlikte kan gölünde boğması için Erdoğansız ve Davutoğlusuz bir Türkiye hayali için çırpınanlar iyi bir dayak yedi. Suriye üzerine söylenen yalanlar, Suriye halkına atılan iftiralar, Esed rejimine zaman kazandırmaya çalışanlar istediğini elde edemedi. Davutoğlu’nun daha bir kuvvetlenen iktidarı Suriye’de Esed rejimin iyice kısalan ömrünü daha da kısaltmak anlamına geliyor. Suriye’ye ilişkin ABD, Rusya, Suudi Arabistan, İran’ın da katıldığı görüşmelerin dengesi zannedilenden fazlasıyla Esed’in aleyhine Suriye halkının lehine değişecek.
PKK üzerinden Suriye’nin kuzeyinde girişilen kanton rejimleri de Türkiye’nin kimi Kürt bölgelerinde tertiplenen özyönetim müsamereleri de tarihin çöplüğüne doğru yol almaya başladı. Kürt toplumu da genel olarak bütün Türkiye toplumu da PKK eliyle gerçekleştirilen şiddet ve kaos sarmalını reddetti. Çözüm sürecini desteklediğini PKK’nın kuyruğuna takılmayacağını, HDP’nin taşeronluğundan nefret ettiğini aşikar etti. PKK’nın ulusalcı ve militarist hegemonyası Kürt toplumunda prim yapmadı. Bundan sonra PKK üzerinden tezgahlanan şiddet artsa bile bunun toplumsal bir karşılığı olmayacak ve giderek marjinalize olacaktır.
Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP ise en uygun konjonktürde bile kaybetmenin, çöküşe geçmenin hatta toplumsal sahada itibarsızlaşmanın şokunu yaşıyor. Toplumsal iradeyi MHP’deki kurmay kadroların keyfine mahkûm ederek siyaseti kilitlemenin bedelini ağı ödedi. Ama daha kötüsünü görmekte ısrar ederse MHP ona uygun bir fatura da tanzim edilir halk tarafından.
AK Parti ise bütün eksik ve kusurlarına rağmen yine de Türkiye’nin en önemli ve öncelikli siyasal güvencesi olarak geniş toplum kesimleri nezdinde muteber olduğunu teyid etmiş durumda. Başbakan Davutoğlu’nun sakin ama atak, yumuşak ama karalı, mütevazi ama iddialı politikaları toplumsal manada tahmin edilenlerin çok çok fevkinde destek bulmuş olarak tarihe geçmiştir. Bugün itibariyle AK Parti, beş aylık bir fetret döneminden sonra, tek başına iktidar olmanın sorumluluğunu tekrar omuzlamıştır.
7 Haziran’daki seçim sonuçları çok boyutlu bir muhasebeyi herkes için gerekli kılmıştı. AK Parti toplumsal desteğinin azalmasıyla Hükümetten uzaklaşmasına vesile olan sebepleri gözden geçirmeye devam edecek elbette. Toplum ise en geniş manada Hükümetsiz kalmanın, koalisyon gerilimlerinin, istikrar ve güven kaybının nasıl bir tehdit oluşturduğunu yakinen idrak etmiş oldu. AK Parti’siz bir Hükümetin hem Türkiye halkı için hem de bölge ülkeleri için nasıl büyük bir boşluk oluşturduğunu anlamak için büyük bir imtihan yaşadı ülke.
2 Kasım’dan itibaren Türkiye’de ve bölgede yeni bir atmosfer oluşacak. AB ve ABD, Rusya ve İran, Esed rejimi ve içerideki Şebbihaları, Fethulah Gülen ve paralelinde hareket eden sol ve liberal çeteler yeni bir strateji geliştirmek zorundalar. İyice idrak edilmesi gereken husus şu: Türkiye’de siyaset ve toplum meşruiyete, ahlaka, kardeşliğe destek veriyor ama açık-örtük darbeci örgütlenmelere geçit vermiyor. Sonuçlar bütün bir insanlığa hayırlı olsun.
YAZIYA YORUM KAT