Turpun büyüğü heybede, farkında mısınız?
İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Kemal Alemdaroğlu'nun gözaltına alınmasıyla Ergenekon Soruşturması son derece ilginç bir aşamaya geldi…
“Ulusalcı” Ergenekon çetesinin en önemli fonksiyonu darbeye zemin hazırlamak için örgütlenmiş olmasıydı…
Gözaltına alınan simalar da “ulusalcı” çizgideler; yıllardır darbe yanlısı tavırlarıyla ön planda olan isimler…
* * *
Üçlünün gözaltına alınma şekli tartışılıyor, ki gerçekten de sorunlu bir resimdir, bu…
Hadiseyi sadece biçimsel planda ele alanların konumu da problemli:
Bir haftadır Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na toz kondurmayanlar şimdi çıkmış son göz altı işlemini başlatan cumhuriyet savcısına yükleniyorlar…
Bakınız, gözaltıların şeklen sorunlu olması, Ergenekon çetesi gerçeğinin üzerini örtemez!
Cumhuriyet ve Hürriyet gazeteleri başta olmak üzere Egemen Medya bugüne kadar Ergenekon gündemini özenle hasıraltı etmeye çalıştı…
İlhan Selçuk veya onu korumaya çabalayan Hürriyet kaptanı E.Ö.'nün Ergenekon çetesinin aleyhine tek bir sözcüklerinin olmaması tesadüf müdür?
Bu vahim gerçeği hiç kimse göz ardı etmesin…
* * *
Gözaltına alınan üçlüye bakıp “Ergenekon soruşturmasının suyu mu çıkıyor?” diye soranlar var…
Tersine, son dönemde yaşadıklarımız soruşturmanın arzın merkezine doğru ilerlemekte olduğunu gösteriyor…
Ankara'da darbeci örgütlenmelerin arka planını bu millete göstermeye niyetli ve kararlı bir büyük irade olduğu için…
Susurluk günlerinde hakkında tek bir adli işlem yapıl(a)mayan Veli Küçüklerin üzerine gidildiği bir süreç yaşıyoruz…
Bu demektir ki, turpun büyüğü pardon Veli'nin “büyükleri” de heybede…
Er ya da geç, onlara da sıra gelecek...
* * *
Göz altıların zamanlamasına dikkat çekenler asıl zamanlamayı gözden kaçırmamızı istiyorlar:
Yargıtay Başsavcısı'nın kapatma davası açmış olması Ergenekon soruşturmasını sekteye uğratmayı hedefliyordu…
Göz altıları hükümetin sindirme amaçlı atraksiyonu veya intikam alma çabası olarak yorumlamak doğru değildir…
Böylesi gözbağcı değerlendirmeler, “laikçi cepheyi” hükümetin karşına koyarak asıl hadisenin gözlerden kaçırılmasını amaçlıyor…
Ulusalcı ve Darbeci Ergenekon çetesine nefes aldırmak isteyenler var!
Bu çete buzdağının görünen kısmıdır…
“Gayrı nizami harp” yöntemiyle faaliyet gösteren darbeci yapılanma, Eski Statüko'nun/28 Şubat'çı çizginin kalıntıları olarak yeniden gücü ele geçirmek amacıyla kafasını kaldırmaya çabalıyor…
Perdenin arkasında işbu resmin tamamı ortaya çıkmış durumda!
Ergenekon çetesinin son iki yıldaki provokasyonlarla birebir bağlantılı olduğu gerçeği bugüne kadar belli ölçüde kamuoyunun gözleri önüne serildi…
Ancak, Statüko kalıntılarının genelde yargıyı kontrol ediyor olması nedeniyle çetenin ardındaki asıl güç, ulaştığı ana nokta işaretlenemedi…
Dikkat ediniz, arzın merkezine ulaşılamadığından ya da magma tabakasının bilinmediğinden söz etmiyorum.
Hadiseye şu örnek üzerinden bakabilirsiniz…
Danıştay tetikçisi “Ulusalcı Alparslan” müebbet hapse mahkum oldu; ancak ilgili mahkeme kesinleşen Danıştay-Ergenekon bağlantısının üzerine gitmedi, böylelikle cinayetin büyük resim ölçeğinde aydınlatılmasının önüne (şimdilik) geçilmiş oldu…
Söz konusu bağlantıyı, Yargıtay Başsavcısı'nın da itina ile es geçtiğini hatırlayınız.
* * *
İlhan Selçuk gözaltına alınmadan önceki yazısında iddianameden haberdar edildiğini söyleyenlere karşı ağzını bozmuştu…
Cumhuriyet'in ve Hürriyet'in kapatma davasından haberdar edildiğine kuşku yok…
CHP'nin haberdar edildiğine de bahse girerim…
Bunlar, iddianame tartışmasındaki küçük bağlantılar…
Ben asıl bağlantıyı işaretleyeceğim…
İlhan Selçuk serbest bırakılsa dahi, Danıştay-Ergenekon ilişkisi bağlamındaki çarpıcı husus kuşku uyandırmaya devam edecektir:
İlhan Bey, gazetesinin bombalanması olayının üzerine ısrarla gitmeyen; Ergenekon çetesi hakkında olumsuz tek laf bile etmeyen bir simadır!
Final sorusuna gelince…
Göz altılara büyük tepki göstererek protesto gösterisi yapan Cumhuriyet okurları, gazetelerinin bombalanması eyleminin perde arkası ile yüzleşmeye hazırlar mı?
Yeni Şafak gazetesi
YAZIYA YORUM KAT