1. HABERLER

  2. BASIN AÇIKLAMASI

  3. Türkmenistanlılar için yetkililere duyarlılık çağrısı
Türkmenistanlılar için yetkililere duyarlılık çağrısı

Türkmenistanlılar için yetkililere duyarlılık çağrısı

İslami STK’lar Türkmenistan rejiminin zulümlerini duyurmak için bir araya geldi!

21 Haziran 2022 Salı 10:30A+A-

Dünyanın en kapalı rejimlerinden birisi olan Türkmenistan kendi vatandaşlarına uyguladığı politikalarla Türkmenistan’a giremeyen ancak Türkmenistan vatandaşı olduğu için başka bir ülkede mülteci de olamayan büyük bir diaspora oluşturdu.

Dünya mülteciler gününde bu soruna karşı çözüm önerisi getirmek için bir araya gelen MAZLUMDER, ÖZGÜRDER, İHH İNSANİ YARDIM VAKFI, ULUSLARARASI MÜLTECİ HAKLARI DERNEĞİ, HUKUKÇULAR DERNEĞİ, ULUSLARARASI HUKUKÇULAR BİRLİĞİ Türkmenistan ile iyi ilişkilere sahip Türkiye'nin Türkmenistan halkının mağduriyetinin giderilmesi noktasında devreye girmesini talep ederek yetkililere duyarlık çağrısında bulundular. 

"Türkmenistanlıların yaşadığı kriz son zamanların en dramatik insani krizidir"

Avukat Gülden Sönmez moderatörlüğünde gerçekleşen basın toplantısında STK'lar adına basın açıklamasını okuyan MAZLUMDER Genel Başkanı Av. Kaya Kartal, "Bugün 20 Haziran 2022 Dünya Mülteciler Günü. Devletlerin politikaları ya da aralarındaki çatışma ve savaşlar sebebiyle yeryüzünün dört bir yanında yaşanan insani dramlar ve mülteci krizleri zamanla daha da derinleşmektedir. Kimi devletlerin sistematik insan hakları ihlali üreten kötü yönetimleri kendi vatandaşlarını sınırlarının dışına iterken kimi savaş ve krizler de tekrar dönülemez hale getirmektedir. Türkmenistanlıların yaşadığı kriz ise belki de son zamanlarda ve özellikle pandemi döneminde mülteci ve göçmenlerin yaşadığı en dramatik insani kriz olma özelliğini taşımaktadır." dedi.

"Siyasi baskılar, yoksulluk ve gelir adaletsizliği göçe sebep oluyor"

Kartal, "Türkmen başı olarak anılan Saparmurat Niyazov'un ölümünden sonra Şubat 2007’de devlet başkanı olan Gurbanguly Berdimuhammedov 2012 ve 2017'de başkanlığa devam etmiş ve 12 Mart 2022 tarihinde erken başkanlık seçimi yapılarak oğlu Serdar Berdimuhammedov  göreve başlamıştır. Genç bir devlet olan Türkmenistan, sahip olduğu zengin doğalgaz rezervlerine dayalı ekonomisi ile son yıllarda istikrarlı ve yüksek bir büyüme trendi yakalamıştır. Buna karşın, ülkedeki insan hakları ve özgürlüklere dair olan sorunlar, farklı düşünen siyasi ve sosyal kişi ve grupların yasaklanması ve baskılar, gelir dağılımındaki uçurum eşitsizliği, yoksulluk ve işsizlik, Türkmenlerin ülkelerini terk etmelerine sebep olmuştur. Türkiye de bu şekilde çok yoğun Türkmenistanlı göçmen ve sığınmacının geldiği ülke olmuştur." diye konuştu.

"Türkmenistan, çeşitli uluslararası gözlemcilere fiilen kapalıdır"

Türkmenistan'ın 30 yıldır dünyanın en baskıcı ve en kapalı ülkelerinden bir olarak tarif edildiğini hatırlatan Kartal, "Başkan Niyazov'un yönetimi sırasında kök salmış̧ sistematik insan hakları ihlalleri, Berdimuhammedov'un yönetim yıllarında da devam etmiştir ve halen de devam etmektedir. Türkmenistan, çeşitli uluslararası gözlemcilere fiilen kapalıdır, aynı zamanda insan haklarına uyulmasını izleyen gözlemciler de sert ve otoriter bir rejim ile karşılaşmaktadır. Medya sıkı devlet kontrolü̈ altında çalışmaktadır. Yasam standardı düşmeye devam etmektedir. Birleşmiş Milletler Zorla veya Gönülsüz Kaybetmeler Çalışma Grubu vb. resmi ve sivil gözlem heyetlerinin ziyaret talepleri kabul edilmemektedir." şeklinde konuştu.

STK'lardan ortak çağrı: Türkmenlerin yaşadığı sorunlar çözüme kavuşturulmalı

Türkmenistan'da yaşananlar ve yurt dışındaki Türkmenlerin yaşadıkları sorunlarla ilgili konuşan STK temsilcileri de hem Türkiye hükümetine hem de Türkmenistan hükümetine çağrıda bulunarak sorunun çözüme kavuşturulması talebinde bulundular.

"Türkmenistanlıların mağduriyetleri giderilmeli, eğitim, sağlık ve çalışma izinleri için önlem alınmalı"

Dernek olarak Türkiye'de ve uluslararası arenada birçok ulustan ülkemize sığınmış ve dünya üzerinde göç etmiş kişilerin hakları ile ilgili hizmet yürüttüklerini belirten Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Abdullah Resul Demir, "Türkmenistan'dan derneğimize gelen hatırı sayılır bir sayı var. Orada yaşananlarla ilgili gördüğümüz husus, pandemi sürecinde geçici de olsa bir çözüm bulunmuşken pandemi sonrasında alınan kararlar en azından Türkiye'deki Türkmenistan vatandaşlarını insani ikamet, uluslararası koruma gibi statülerde artık içişleri bakanlığı özelinde alınması gereken tedbirlerin ve inisiyatiflerin olması gerekir. Bu anlamda başta içişleri bakanlığı olmak üzere göç müdürlüğü ve burada yaşayan vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesi, sağlık haklarından faydalanabilmesi, eğitim hakkından faydalanabilmesi, çalışma hayatında haklarını daha rahat kullanabilmeleri için önlemler alınmalıdır." dedi.

Birçok göçmeni barındıran ülkemizde Suriye'de insanların dahi cenazelerini ülkelerine götürebildiğini ancak Türkmenistanlıların bu haktan mahrum bırakıldığını hatırlatan Hukukçular Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Av. Mehmet Rıdvan Arslan, bu konunun STK'lar aracılığı ile kamuoyunda daha fazla dile getirilmesi için her türlü destek ve çabayı göstereceklerini ifade etti.

"Türkmenistan konusu kamuoyunda daha fazla gündem edilmeli"

Türkmenistan'ın Kuzey Kore benzeri bir yapı ile karşımızda durduğunu vurgulayan Özgür-Der Başkanı Rıdvan Kaya, "Dünyanın en çok doğalgaz kaynaklarına sahip ülkelerin başında geliyor ama oradaki kardeşlerimiz burada restoranlarda bulaşıkçı, temizlikçi olarak çalışmak zorunda kalıyorlar. Üstelik sadece bu eziyetler değil ailelerinden koparılma ve çeşitli baskılara maruz kalıyorlar. Bu noktada özellikle Türkiye'deki Türkmen göçmenler başta olmak üzere Türkmenlerin yaşadığı sıkıntılar Türkiye kamuoyunun daha duyarlı olması gerekir. Bugüne kadar belki ihmal ettik ama bundan sonra daha çok gündem etmeliyiz. Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nı bu anlamda göreve çağırıyoruz. İnanıyoruz ki Türkiye'nin resmi olarak ortaya koyacağı tepkileri Türkmenistan devleti dikkate alacak." diye konuştu.

STK olarak dünyanın her yerinde sıkıntı yaşayan mazlumların, ihtiyaç sahiplerinin ve insani anlamda seslerini duyurmak isteyen insanların yaşadığı sıkıntıların anlatılması için çalışma yürüttükleri kaydeden İHH Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Özbek, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü'nün Türkmenistanlıların sıkıntılarını anlatmak için bir fırsat olduğunu vurguladı.

Türkiye başta olmak üzere diğer ülkelerdeki STK'ların Türkmenistan'daki sorunları kamuoyuna duyurmak hususunda birbirleriyle yardımlaşmaları gerektiğini belirten Uluslararası Hukukçular Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Av. Mustafa Yağmur, ülke içerisinde de bu meselenin gündeme gelmesi için etkin yöntemler kullanılması gerektiğini ifade etti.

Türkiye'deki mağdurlar da çözüm bekliyor

2011 yılından bu yana Türkiye'de olan Dursoltan Taganova, "buraya gelmemin nedeni çocuğuma, kardeşlerime ve aileme bakabilmek. Türkmenistan'da iş bulmak çok zor. Bulsak bile aldığımız maaşlar geçinmemize yetmiyor. Bazı kaynaklar ülkenin yüzde 60'ının yurt dışında olduğunu söylüyor. Ülkemizde ekonomi dağıldı. İnsan hakları kuruluşları yok, olsa bile göstermelik. Anayasa sadece kâğıt üzerinde yazılı. Hiçbir kurum veya yönetici kurallara uymuyor. Rüşvet vermeden işe girmek veya devlet dairelerinden bir işlem yapmak çok zor. Hatta burada, Türkiye'deki konsoloslukta bile bazı insanların anlattığına göre aynı işlemler yapılıyor. Medya özgürlüğü tamamen hükümetin elinde, dini özgürlüğümüz, ifade özgürlüğümüz yok. Adalet yok. Adalet kimin parası varsa onun elinde. 11 senedir çocuğumun kokusuna hasretim. Annem 13 senedir kardeşlerimi göremiyor. Bizim gibi on binlerce kişi gurbette. Bazıları 10 yıl bazıları 17 yıldır çocuklarını göremiyor. Yıllardır bayramlarda, özel günlerde çocuklarımızın yanlarında olamıyoruz. Sırf onlar kimseye muhtaç olması diye bazı anneler ne çocuklarını askere uğurlayabiliyor ne de düğünlerine katılabiliyorlar. Hatta yakınlarımızın cenazelerine bile katılamıyoruz." şeklinde konuştu.

2007 yılında Ataürk Havalimanı'ndan Türkiye'ye giriş yaptığını söyleyen Merdan Jorayev, Türkmenistan hükümeti tarafından yapay olarak yaratılmış sorunlar olduğunu ifade etti.

Jorayev, "Türkmenistan'ın göç hakkındaki yasasına göre pasaportlarımızı yenileme hakkımız var ama gerçekte yasalara hiç uyulmuyor. Çünkü yetkililer bunu halkın aleyhine yorumlamıyor. Dünyanın dört bir yanına çalışmak için giden Türkmenler pasaportlarını yenileyememe nedeniyle neredeyse 10 yıldır sıkıntı çekiyorlar. Türkiye'de on binlerce kişi yasadışı yaşamak zorunda kalıyoruz. Başka ülkelere seyahat edemiyoruz. Vatanımıza bile dönemiyoruz. Kalmak istesek süresi geçmiş pasaportlarımız nedeniyle kalamıyoruz." dedi.

Toplantı sonrası Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak 3 dilde yayınlanan basın metninde şu ifadelere yer verildi: “Türkmenistan 30 yıldır dünyanın en baskıcı ve en kapalı ülkelerinden bir olarak tarif edilmektedir. Başkan Niyazov'un yönetimi sırasında kök salmış̧ sistematik insan hakları ihlalleri, Berdimuhammedov'un yönetim yıllarında da devam etmiştir ve halen de devam etmektedir…. Medya sıkı devlet kontrolü̈ altında çalışmaktadır... Yaşam standardı düşmeye devam etmektedir. Birleşmiş Milletler Zorla veya Gönülsüz Kaybetmeler Çalışma Grubu vb resmi ve sivil gözlem heyetlerinin ziyaret talepleri kabul edilmemektedir. Sesini yükseltmeye çalışan Türkmenistanlılar tacize, fiziksel saldırılara ve keyfi hapis cezasına maruz kalmaktadır. Yargısız infazlar da dahil olmak üzere yasadışı veya keyfi infazlar, polis ve hapishane yetkilileri tarafından işkence ve kötü muamele, ağır ve hayatı tehdit eden cezaevi koşulları, keyfi gözaltı,  siyasilerin tutuklanması ve mahkum edilmesi, başka bir ülkedeki bireylere karşı siyasi güdümlü misillemeler, adil yargılanma ve yargı bağımsızlığıyla ilgili ciddi sorunlar, özel hayata keyfi veya yasa dışı müdahale, gazetecilere karşı şiddet tehditleri ve haksız yere tutuklama veya kovuşturma tehditleri de dahil olmak üzere ifade özgürlüğü ve medya üzerinde ciddi kısıtlamalar,  sansür ve site engelleme dahil internet özgürlüğüne yönelik ciddi kısıtlamalar, sivil toplum kuruluşlarının örgütlenmesine yönelik ihlaller, barışçıl toplanma ve örgütlenme özgürlüğüne müdahale, özellikle din özgürlüğüne yönelik ihlaller, seyahat özgürlüğüne yönelik ihlaller, seçme ve seçilme hakkına yönelik ihlaller raporlanmaktadır. Kendilerinden hiçbir haber alınamayan kişilerin her yıl listeleri yayınlanmaktadır. Türkmenistanlı aktivistler, blog yazarları ve sivil toplum kuruluşları Türkmenistandan ‘dan uzakta sürgünde yaşamakta, Türkmenistan’da olanlar da zulüm görmektedir… Pandemi dönemi başladığında Mart 2020’de Türkmenistan bir karar alarak tüm sınır kapılarını kapatmış ve uçuş vb tüm yollarla Türkmenistan’a uzun süreli giriş-çıkışı yasaklamıştır. Bunun üzerine Türkiye’de yaşayan Türkmenler ülkelerine dönememiş ve Türkiye’de bulunan Türkmenistan elçilik ve konsolosluğu ise pasaport sürelerine ve diğer belgelerine daire işlemleri yapmayı reddetmiştir. Bu durum Türkiye’de bulunanların yasal durumlarını problemli hale getirmiş onbinlerce mağdur oluşmuştur. Yeni doğan çocukların kaydı, evlilik vb hayatın olağan akışında gerekli olan evrak işlemleri, pasaport işlemleri yapılmamıştır. Hayatını kaybedenlerin kendi ülkelerinde defnedilmelerine müsaade edilmemiştir. Oluşan bu korkunç insani krize çözüm üretilmesi için dilekçeler kabul edilmemiş, bu durumu eleştiren ve itiraz eden, işlemlerinin yapılması için basın açıklaması yapmak isteyip çağrı yapanlar ise “suçlu” ilan edilmiştir. Türkmenistan'dan 10 yılda 2 milyona yakın kişinin ayrıldığı belirtilmektedir. En çok gidilen ülke ise Türkiye’dir. Yurtdışında eğitim görmek veya çalışmak için gitmiş olan kişiler, konsoloslukların bu işlemleri yapmaması sebebiyle pasaport bilgilerini güncelleyememişlerdir. Bu nedenle, kendileri ve çocukları tıbbi yardım, çalışma, eğitim, seyahat ve diğer sosyal haklarından yoksun bırakılmışlardır. Yasadığı ülkelerin kanunlarını ihlal etme durumuna düşürülmüşlerdir. Halen de en erken verilen onay randevu tarihi Aralık 2024 gösterilmekle bu insani krizin çok uzun süre devam edeceği endişesi Türkmenistanlılar için çok büyük bir drama dönüşmüştür.”

Kaynak: Haksöz Haber, İLKHA

HABERE YORUM KAT