Türklük ve Atatürk de ‘Ortak Değerler’denmiş!
AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, "Türkiye'de din, Türklük, Cumhuriyet, demokrasi ve Atatürk başlıca ortak değerlerimizdir." dedi.
AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, Türkiye'de din, Türklük, Cumhuriyet, demokrasi ve Atatürk’ün ortak değerler olduğunu belirterek, AA muhabirinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Türkiye'de öteden beri Atatürk, İslam, Cumhuriyet ve demokrasi gibi değerler konusunda birtakım tartışmalar yapıldığı anımsatılarak, "Toplumun bu ortak değerlerine ilişkin birtakım temel başlıklar rekabetçi bir yaklaşımın unsuru haline dönüştürülüyor. Bu durumu toplumsal ve politik olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Bostancı, bir toplumu; topluluktan ve rastgele bir araya gelen insanlardan ayırt eden hususun tarihsel süreklilikleri olduğunu vurguladı.
Bostancı, insanın olduğu her yerde çatışmanın da rekabetin de olabileceğini, aynı ailenin içinde bile insanların kimi konularda farklı kanaatlere sahip bulunabileceklerini belirterek, "Ama aslolan bir toplumu oluşturan her örgütlü grubun, bu ortak kader ve gelecek duygusuna ilişkin temel duyarlılığı, her türlü rekabetçi dili, iddia ve tezi dile getirirken hatırında tutması ve bu temel ilkeyi muhafaza etmesi meselesidir. Siz toplum içinde siyaset, iktidar ve güç mücadelesi sürdürürken, eğer toplumun ortaklığını tahrip edecek ve o bütünlüğü bozacak bir girişimin içinde olursanız, elde edeceğiniz iktidarın da size bir faydası olmaz. Bu nedenle, toplumun o ortak kaderine ilişkin duyarlılık, akıl ve siyaset en merkezi tavır olarak görülmeli." ifadelerini kullandı.
AK Parti Grup Başkanı Bostancı, toplumun ortak değerlerinin ne olduğuna bakılması gerektiğini söyledi.
"Bilirsiniz hangi değerler dünyasına ait olduğunuzu"
Türkiye'de dinin ortak değerlerden birisi olduğunu ifade eden Bostancı, şunları kaydetti:
"Din konusunda kanaatlerimiz, fikirlerimiz farklı olabilir ama aynı toplumun fertleri olarak dine ilişkin; hak bilmek, adaletli olmak, hakkaniyetli davranmak, kul hakkı yememek, dürüst olmak gibi, belki başka kaynaklarla da anlaşılabilecek, onlara atıf yapılarak çıkarılabilecek ama nihai olarak insanlığın kökeninde dini olduğu konusunda kuşku bulunmayan normlara ilişkin bir ortaklık alanına sahibiz. Türkiye'de insanlar çeşitli yol, yöntem, düşünüş biçimleri itibarıyla inanç boyutunda Müslüman oldukları gibi, kimileri de kültürel olarak dini değerlerin dünyasında bir hayata sahiptirler. Hatta kendini kişisel olarak din dışında görenler bile gündelik hayatın çok geniş bir boyutunda dinle şu veya bu şekilde bağlantılıdır. "
Bostancı, temel ortaklıklardan birisinin de millet bilinci olduğuna işaret etti.
"(Ben Türk değilim) diye tanımlasa dahi"
Naci Bostancı, Türklüğün sosyolojik olarak kapsayıcı, kuşatıcı bir kimlik olarak teşekkül ettiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Bunu kendiliğinden tarihsel akışı içerisinde sağlamıştır ama kimi insanlar kendilerini Türklük içinde görmeyebilirler, farklı da tanımlayabilirler. Sonuçta farklı görmeleri, pratik hayatın içinde aynı millet gerçekliği içinde varolmalarına mani olmaz. Kendisini 'ben Türk değilim, farklı bir millettenim' diye tanımlasa dahi, bu ülkenin ferdi olarak aynı ortak kader ve gelecek hali içindedir. Tanımların bir matematiği yoktur, aynı durumda olan iki kişi farklı aidiyetler hissedebilir. Aslolan, bu ülkede kimin ayağı bir taşa takılsa, diğerinin de tıpkı ayağı taşa takılmış gibi bundan etkilenmesidir ki, ortak kader dediğim budur. Teorik düzeyde çok sözler söylenebilir ancak olağan akışta bizi bir ve aynı milletin fertleri haline getiren doğrudan hayatın kendisi, pratik yanı, içinden çıkıp geldiğimiz tarih ve nihayet hep birlikte ırmak gibi akıp gittiğimiz ortak gelecektir."
Cumhuriyetin de ortaklık alanı olduğuna değinen Bostancı, ülke rejiminin adının Cumhuriyet olduğunu, 1923'ten bu yana ülkenin Cumhuriyet ile idare edildiğini anımsattı.
Bostancı, Cumhuriyetin en kısa tanımının, "saltanat olmaması, tepedeki iktidarın babadan oğula intikal etmemesi, halk tarafından seçilmesi" olduğuna işaret ederek, "Halkı esas alan siyasal rejim olarak Cumhuriyet, bu ülkedeki insanların temel değeridir. Cumhuriyetin dışında herhangi bir rejimi speküle eden veya öyle bir iddiada bulunan kesimlere rastlamazsınız. Belki tek tük farklı fikre sahip merkez kaç insanlar olabilir ama toplum bu konuda ortak bir değere, kanaate ve tavra sahiptir." dedi.
"Ülkede kimsenin demokrasi dışında arayışı yok"
Demokrasinin de ortak bir değer olduğunu vurgulayan Bostancı, ülkede kimsenin demokrasi dışında arayışının olmadığını belirtti.
Naci Bostancı, demokrasinin normlarına ilişkin tartışmalar olabileceğini ama sonuç olarak hepsinin bağlanacağı yerin ortak demokratik zemin olduğunu kaydetti.
AK Parti Grup Başkanı Bostancı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran tarihsel kişiliktir, devlet ve siyaset adamıdır, ortak değerdir. Her devletin bir kurucu babası olur, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu babası da Atatürk'tür. Bu konuda insanların farklı bir fikri yoktur. Bu toplumun çok büyük çoğunluğu Atatürk'ü ortak bir değer olarak görür. Tarihe ilişkin olayların değerlendirilmesi konusunda çok hevesli bir toplumumuz olduğu muhakkaktır. Ancak bunun da arkasında tarihen teşekkül etmiş bu ortaklık dünyası vardır.
Ortak değerler, siyasette her kesimin hassasiyet göstermesi gereken değerlerdir. Şu anlamda hassasiyeti kastediyorum: Eğer belli bir siyasal kesim bu ortak değerler üzerinden rekabetçi bir politika sürdürmek ve bunu iktidar ve güç mücadelesinin aracına dönüştürmek isterse, toplumun birliğine yönelik tahripkar bir iş yapmış olur. Yani siyasi rekabetler, iktidar ve güç arayışları bu ortak değerler üzerinden yürütülemez. Bunu yapmaya kalktığınızda ortaklığa kastedersiniz. O bakımdan bunları böyle bir tür kendi pozisyonunun meşrulaştırıcı unsur gibi öne çıkartıp, mukabil tarafa yönelik saldırıların mühimmatına dönüştürücü tavır asla kabul edilemez."
Bostancı, siyasi rekabetin hizmette olacağını ifade ederek, "Çünkü, siyaset marifetiyle siz bir topluma ideoloji vaaz edemezsiniz." dedi.
"Rekabet edilecek alan, siyasetin hizmet alanıdır"
Bostancı, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye'deki tartışmalarda, bu tür ortak değerlere ilişkin konular gündeme getirilirken, yine bunların ortak ve kuşatıcı nitelikleri unutulmaksızın dikkat ve ihtimamla konuşulmalı. Kışkırtıcı, provoke edici ve kendi ideolojik pozisyonunu meşrulaştırıcı bir unsura toplumun ortak değerini dönüştürme tavrı hiçbir şekilde kabul edilemez. Benim gördüğüm, bu alanlardaki tartışmalarda biraz böyle bir eğilim var. Bunu toplumumuz bakımından tehlikeli görüyorum, doğru bulmuyorum. Rekabet edilecek alan, siyasetin hizmet alanıdır. Şüphesiz diğer konulara ilişkin değerlendirmeler yapılabilir, yaklaşımlar sergilenebilir ama asıl olan hizmete ilişkindir.
Siyaset asıl yapacağı işi yapmaz ve ideoloji, güç, iktidar mücadelesi alanlarını hizmetten bu tür değerlere ilişkin alanlara çevirirse, o zaman biz farklı bir siyaset durumu ile karşı karşıya kalırız. Türkiye'ye hizmet etmeyen, sadece değerlere ilişkin kavga eden, performansını buraya bağlayan, sonuçta toplum için faydasız bir siyasi panorama ortaya çıkar. Bunun olmaması, bütün kesimlerin dikkati ve ihtimamıyla mümkündür. Ortak değerlere ilişkin tartışmaları soğukkanlı bir şekilde dile getirmek, varsa problem olarak gördüğümüz hususları, ortaklığı tahrip etmeyecek bir ihtimamla gündemin bir parçası yapmak daha doğru olur."
HABERE YORUM KAT