Türklerin referandum maceraları...
Ben çocuktum, gazetelerde haber oldu. İsviçre’nin bilmemhangi kantonunda kadınlara eşit oy hakkı verilip verilmemesiyle ilgili bir referandum yapılmıştı. Pek de feminist sayılamayacak olan annem bile tepki göstermiş, ‘Yuh’ demişti, ‘Bunun için oylamaya gerek mi var?’
***
Bu topraklardaki ilk genel referandum herhalde 27 Mayıs darbesi sonrası 61 Anayasası için yapılan oylama. O zaman yürütülen ‘hayır’ kampanyası epey başarılı olmuş ama Anayasa yine de kabul edilmişti.
Sonra, 12 Eylül darbe anayasasının referandumu yapıldı. Bu kez askerler tarihten ders almışlardı, ‘hayır’ kampanyası yürütmek yasaktı. ‘Hayır’ oyu anlamına gelen mavi
rengini anımsatmak bile yasaktı, çok iyi hatırlıyorum. ‘Evet’ oyları yüzde 92 çıktı.
Bir sonraki referandumumuz, İsviçre’nin kadınlara eşit oy hakkını oylaması gibi bir şeydi. 12 Eylül darbe anayasasıyla 5 ve 10 yıllık siyaset yasağı getirilen kişilerin bu yasağının kaldırılıp kaldırılmamasıyla ilgiliydi. Büyük demokrasi kahramanı sayılan Turgut Özal utanmadan ‘hayır’ kampanyası yürüttü, evetler kıl payıyla galip geldi.
Sonraki referandumumuz daha da saçma bir konudaydı. Yerel seçimler parlamento kararıyla erkene alınabilmeli miydi, alınamamalı mıydı? Anlatmakta bile güçlük çektiğim bu saçma soruyu Turgut Özal halka sordu ve ezici bir ‘hayır’ cevabı aldı.
Bu iki referandum, Turgut Özal’ın önlenemez siyasi düşüşünün habercisiydi. 1989’da Çankaya’ya çıktı da, ‘muktedir’ hayatını biraz daha uzattı.
Turgut Özal’ın referandum maceraları sağ siyasetçilere ders oldu. Uzunca bir süre ülkede referandum falan yapılmadı. Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidarının ilk döneminde orman niteliğini kaybetmiş arazilerin satışı için bir Anayasa değişikliği gerçekleştirmek istedi. Bunu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer veto etti. Hükümet işi referanduma götürmeye çekindi.
Ama sonra bir zorunluk doğdu, 2007 yılında Cumhurbaşkanı seçim krizinde cumhurbaşkanını halkın doğrudan seçmesine ilişkin Anayasa değişikliği Ahmet Necdet Sezer tarafından referanduma götürüldü. Kimsenin ‘hayır’ propagandası yapmadığı referandumdan rahat bir ‘evet’ oyu çıktı.
Sanıyorum bu mecburi referandum Ak Parti’ye cesaret verdi, partinin referandum korkusunu yok etti ve son derece mantıksız ve siyaseten zamanlaması doğru olmasa da bugünkü referanduma da gidildi.
***
Soran herkese söylüyorum, çok saçma bir konuda referandumda hesaplaşılıyor,
liderler birbirleri hakkında ağza alınmayacak sözler söylüyor.
Türkiye’de parlamento 2002-2006 arası çok daha önemli, çok daha kapsamlı Anayasa değişiklikleri yaptı, hiçbiri referanduma gitmedi, hepsi geniş bir toplumsal desteğe sahip oldu, CHP bile ‘evet’ oyu verdi, TÜSİAD ve TOBB bütün paketleri baştan sona destekledi.
Şimdi ne oldu da, görece daha az kapsamlı böyle bir paket bugünkü cinsten gerginliklerin, hesaplaşmaların konusu oldu, anlamak gerçekten zor.
Bugün referanduma sunulan paket, açıkçası Avrupa Birliği reformlarının bir devamı niteliğinde ve bana göre yeterince radikal de olmayan bir paket. Ama geçmişte AB’ye üyeliği ve bu uğurda yapılan reformları destekleyen kesimler bugün ‘hayır’ deme eğilimindeler.
O zaman gerçekte paketin içeriğinden değil,
Ak Parti hükümetine ilişkin memnuniyet ve rahatsızlıktan söz ediyoruz demektir.
O yüzden bana soranlara hep aynı şeyi söylüyorum:
“Anayasa’ya mı oy vereceksin, hükümete mi? Anayasa’ya vereceksen hayır denecek pek bir şey yok bu pakette ama hükümete oy vereceksen, memnunsan ‘evet’ dersin değilsen ‘hayır’.”
RADİKAL
YAZIYA YORUM KAT