1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Türkiye'nin işgal rejimi ile ilişkilerine kısa bir bakış...
Türkiye'nin işgal rejimi ile ilişkilerine kısa bir bakış...

Türkiye'nin işgal rejimi ile ilişkilerine kısa bir bakış...

Mustafa Armağan, Bülent Ecevit'in Başbakan olduğu dönemde kullandığı bir ifade sonrası beş kez özür dilemek zorunda olduğunu aktarırken bugünkü değişimin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor.

16 Kasım 2023 Perşembe 15:45A+A-

Mustafa Armağan / Yeni Akit

Ecevit, İsrail’e “soykırımcı” demiş ama bakın neler yaşamıştı?

Başbakan Bülent Ecevit, 4 Nisan 2002 günü DSP Meclis Grubunda “Yalnız Arafat değil, tümüyle Filistin devleti adım adım yok edilmektedir. Filistin halkına karşı dünyanın gözleri önünde Soykırım uygulanmaktadır” ifadesini kullanmış ama bu sözüyle başına büyük iş açmış, içeriden ve dışarıdan eleştiri yağmuruna tutulmuş, tam 5 kez özür dilemek, nihayet ABD’deki İsrail yanlısı Yahudi lobilerine İngilizce bir mektup yazıp ileterek sözlerinden “pişmanlık duyduğunu” açıklamak zorunda kalmıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İsrail yönetimine, sivillere yönelik saldırılarının kapsamını genişletmemesi ve soykırıma varan operasyonlarını derhal durdurması çağrısında bulunmuştu. Dünkü Ak Parti grup toplantısında ise “İsrail bir terör devletidir” ve “Ey İsrail, ecelin geliyor, gidicisin” sözlerini sarf etti ki, köprülerin atıldığının ilanıdır. 

Konuşmayı dinleyince aklıma bundan 21 yıl önce benzer bir söz söyleyen Ecevit’in adımları geldi.  

Hatırlayın, “28 Şubat darbesini yalnız Türkiye için değil, İsrail için de yaptık” itirafında bulunmuştu Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir. Başbakan Ecevit’in 5 yıl sonra gelen İsrail’in soykırım yaptığına dair haklı tepkisi ister istemez “asker”in ve içimizdeki sivil İsrail “askerleri”nin yoğun tepkisine maruz kaldı (dışımızdakileri saymıyoruz bile).  

Konuşmanın üzerinden 1 gün bile geçmeden Başbakanlık Basın Merkezi›nden düzeltme gelmişti: 

“Grup konuşmamda yer alan ‘soykırım’ sözcüğünün bazı çevrelerde benim maksadımı aşan yorumlara neden olduğu anlaşılmaktadır.” 

Ertesi gün de gazetecilere yanlış anlaşıldığını söyleyen Ecevit, “Ben aslında İsrail halkına çok değer veririm. Üzücü bir ifade kullanmış olmak istemezdim. Musevilerle biz tarih boyunca çok yakın ilişkiler içinde bulunduk” diye geri vitese takacaktı.

Bir sonraki grup toplantısında bu defa bazı Musevi kuruluşlarında alınganlığa neden olan “soykırım” sözünün hedefinin Museviler ve İsrail olmadığını üzerine basa basa ifade eden Ecevit, “Biz yüzyıllardır Musevilerin en içten dostuyuz. Uğradıkları felaketler karşısında daima yanlarında olduk. Biz yüzyıllardan beri Filistin halkının da candan dostuyuz. Ve bu iki halk arasında, yıllardır dışardan gelen engellere ve tahriklere karşın, barış ve huzuru sağlamaya uğraşıyoruz” şeklinde ortayı bulucu bir açıklama yapmak gereğini duydu.

Ecevit son olarak ABD’deki İsrail yanlısı Yahudi lobilerine yazdığı mektupta “Anlaşılıyor ki, açıklamalarımdan sadece birinde kullandığım bir sözcük Musevi Amerikalı ve İsrailli dostlarımızda ciddi rahatsızlık yaratmış” dedi ve mektubunu “Sözlerimin neden olduğu yanlış anlamadan pişmanlık duyuyorum” diye bitirdi.

Başbakan Ecevit’e 10 gün içinde 5 kere özür dileten bu Siyonist mekanizma yalnız dışarıda değil, içeride de bir bıçkı makinası gibi çalışıyordu. Nitekim 9 Amerikan Yahudi kuruluşunun ortaklaşa imzaladıkları bir mektupla ağır bir dille eleştirilen Ecevit, içeride de köşe yazarları tarafından topa tutulmuştu. Radikal’den Erdal Güven, Star’dan Semih İdiz, Hürriyet’ten Oktay Ekşi, Emin Çölaşan ve Metehan Demir ve Posta’dan Mehmet Ali Birand Başbakana ‘Bu söz nereden çıktı?’ diye çıkışanlar arasındaydı. 

Rifat Bali’nin Devlet’in Örnek Yurttaşları (Kitabevi, 2009) adlı kitabında incelediği üzere Aydın Doğan’ın sahibi olduğu Hürriyet gazetesi İsrail yandaşlığında başı çekiyordu. Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök İsrail’in işgal ve terörünü kınayacağına, Filistin devletinin zaten Kıbrıs ve PKK terörü hususlarında suskun kaldığını belirterek Filistinlilerin intihar saldırılarını kınayacak ve o dönemde gündemde olan “Filistin için bir dakika karanlık” eylemlerini başlatanları “azgın azınlık” olarak kınayacaktı. 

Aynı gazeteden Emin Çölaşan boş durur mu hiç, o da 1. Dünya Savaşı’nda Arapların İngilizlerle birlikte Osmanlı ordusuna karşı savaştığını hatırlatarak Filistin tarafını tutmamak gerektiğini ve İsrail lobisinin Türkiye için önemini vurgulayacaktı.

Türkiye eski Türkiye değil. Bu net. Artık Ermeni soykırım iddiaları için ABD’deki İsrail lobisine ihtiyacımız olmadığı gibi Heron’lar yerine yerli İHA’larımızı yapabiliyoruz. 

Dünya düzeninin yeni bir hercümerce doğru gittiği şu günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları İsrail noktasında bıçağın kemiğe dayandığını ve bir şeylerin değişmesi gerektiği noktasında bir kararlılığı gösteriyor. 

Kolay günler beklemiyor bizi ama büyük devlet olmak da büyüyen engellere karşı göstereceğiniz performansla ölçülür. 

HABERE YORUM KAT

2 Yorum