Türkiye’den Afrika’ya, Afrika’dan BM’ye
Erdoğan uzun bir yolculuğa çıkıyor.. İlk durağı Mısır.. Belki bu arada Gazze’yi de ziyaret edecek. Ardından Libya, Tunus.. Daha sonra ver elini Amerika..
Erdoğan’ın BM’de yapacağı konuşma önemli.. ABD, AB, İsrail, İslam ülkeleri, Arap dünyası, herkese vereceği mesajlar olmalı.. 11 Eylül’ün hemen ardından Filistin’de ve Güneydoğu’da yaşanan terör olaylarını da gündemine alacak Başbakan.. Erdoğan o hızla dönecek Türkiye’ye ve Meclis çalışmalarına başlayacak.. İnşallah Kılıçdaroğlu ve Bahçeli gereksiz bir çıkış yaparak süreci sabote etmezler..
Mısır’da, daha doğrusu Kuzey Afrika seferinde Erdoğan’ı coşkun bir kalabalık bekliyor..
İçeride Erdoğan’ı ABD ve AB’nin Truva atı olarak görenlere inat, İslam dünyasında, Arap dünyasında Erdoğan, İslam ümmetinin onuru ve Batı’ya teslimiyeti reddeden bir kahraman olarak görülüyor.. Öte yandan Kılıçdaroğlu, laiklik paravanı arkasına saklanan, İsrail yanlısı politikaların Truva atı gibi algılanıyor.. Bahçeli ise “Jöntürk.” İttihat ve Terakki’nin “Türkleşmek” kanadından, İslam dünyasına sırtını dönen, Arapları dışlayan ve küçümseyen, İslam dünyasına karşı emperyal hesapları olan bir “Türkçü” olarak görülüyor..
Aslında bu algı ve ayrışma, Erdoğan’ı daha farklı ve saygın bir konuma yükseltiyor.. Bu açıdan baktığınızda Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, Erdoğan için bir şans.. Erdoğan’ın ne olmadığını anlamak ve anlatmak için iki güzel örnek.. NFK’nın ifadesinden ilhamla, Erdoğan için bu iki isim “ifade ve hız” kaynağı. Bir çok kişi ya da kurum, Davutoğlu döneminde uygulamaya konulan aktif denge siyasetinin pek de farkında değil.. Dikbaşlılık, kabadayılık yapılmıyor, ama başı dik olmaya özen gösteriliyor.. Slogan üretmek kolay, ama çözüm üretmek o kadar kolay değil.
Türkiye’nin artık Akdeniz’de devriye gezen gemileri var. Donanma ve jetlerimiz bu gezide Erdoğan’a eşlik ediyor.. Bir gün Gazze’ye gidecek olursa da Türk jetleri Gazze semalarında, gemilerimiz Gazze limanlarında olacaktır! Donanma Marmara’dan dışarıya çıkıyor. Şimdi de Doğu Akdeniz’de gemilerimiz devriye gezmeye başlıyor..
Deniz Kuvvetleri Komutanı artık Ankara ve Gölcük’ten, İstanbul Harbiye Orduevi’nden değil, İskenderun’dan, Taşucu’ndan donanmasını yönetecek..
Türkiye, Mısır ve İran aslında İslam dünyası için yeni bir sacayağı oluşturabilir.. Mısır Arap dünyasını ve Afrika’yı temsil ediyor.. İran Asya’yı ve Şii dünyasını. Türkiye 3 kıtanın kesiştiği bir noktada bulunuyor. Eurasiafrika üçgeninin tepe noktası. Sadece Doğu ile Batı arasında değil, Kuzey Güney arasında da tam orta yerde bir ülke Türkiye..
Türkiye dünya coğrafyasının CPU’su gibi bir şey.. Türkiye kendi gücünün farkına vardığı günden beri, Türkiye’yi fark etmeyen kalmadı.. Hasta adam bitkisel hayattan uyandı. Darbelerin ve darbecilerin “narkoz”u geçince (Dr. Ramazan Uçar’a selam), her şey bir anda değişti..
Zihnen teslim alınmış kimilerine göre, Yahudiler, AB, ABD, Mason Locaları istemeden hiçbir şey olmayacağı için “bu işin içinde bir iş” olması gerekir.. Onun için Mısır’daki, Tunus’taki, Yemen’deki, Suriye’deki bu ayaklanmaların arkasında birilerinin olması gerek. Çünkü bu ülkelerin halkarı, Müslümanları, özgürlükçüleri bu kadar cesur, kararlı ve akıllı olamazlar!?
Bu işler Abdullah Gül’ün, Tayyip Erdoğan’ın, Ahmet Davutoğlu’nun işi olamaz. Onlar bu kadar işin altından nasıl kalkabilirler! Hatta “One minute” olayı da, “Mavi Marmara” da Erdoğan’ı İslam dünyasında lider yapıp onun üzerinden İslam ülkelerini kontrol etmek için bir oyun!
Gülmeyin, birileri ciddi ciddi böyle düşünüyor.. Yani bu 3 isim dünya derin devletinin, Siyonistlerin şimdiki taşeronları, suç ortakları.. Mısır’daki manzara bu değil.. İslam dünyasındaki manzara da çok farklı.. Ve yukarıdaki iddiaları İslam dünyasında ciddiye alan fazla kişi de yok.. Hatta bu iddiaları ileri sürenler için buna benzer iddialar söz konusu..
Benim bildiğim İslam ülkeleri üniversiteleri harıl harıl AK Parti ve Türkiye üzerinde çalışıyorlar. Herkes Türkiye’deki siyasi ve ekonomik gelişmeleri, darbeci güçlerin nasıl tasfiye edildiğini ve hukuk tartışmalarını merak ediyor..
Sanki Erdoğan’ın ABD ya da “İsrail adamı” olduğu ortaya çıksa, birileri iddia ve kehanetleri doğru çıktı diye bu şişten buruk bir zevk alacak. Hemen “Şalit’i kurtarmak için gidiyor” demeye başlamışlardı bile. Peki, Erdoğan Mısır, Libya Tunus’a giderken oradaki insanların coşkusuna ne demeli?.. “Allahu ekber ve lelillahil hamd” çığlıklarına ne demeli? Erdoğan’ın Kahire’de Arap Birliği’nde verdiği mesajlar, çok açık ve net.. Erdoğan’ın BM’de vermesi beklenen mesajlar da belli. Bunların hepsi bir oyun mu? Ya oyun değilse?.. Aslında iddia sahipleri iddialarını ispatlamak zorunda.. Ve bir iddia gerçek değilse, o iddianın sahibi o işi yapmış gibi yargılanacağına göre.. Selam ve dua ile..
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT