Türkiye’deki sorun ne ise, dünyadaki de aynı!
Son günlerde tartıştığımız global konular, ne kadar da lokal konulara benziyor.
Dünya genelinde yaşanan tartışmalar, adeta Türkiye’de yaşadığımız tartışmaların bir kopyası..
Türkiye’de neyi tartışıyoruz?
Başı açık kızlara üniversite eğitimi serbest de, başı örtülü kızlara niye yasak?!
Başı açık kızlar, kendi kafalarındaki ideolojiyi başkalarına da dayatma tehlikesi göstermiyorlarsa, başörtülü kızlarda böyle bir tehlike olduğunu niye iddia ediyorsunuz?!
Bir kıyafettekilere (başı açıklara) serbest olan üniversite eğitimi, bir başka kıyafette (başı kapalılara) olanlara niye yasak?
Bu, Türkiye’deki tartışma..
Bakın dünya geneline..
Dünya genelinde de aynı çifte standartın yol açtığı bir başka tartışma yaşanıyor.
Nedir bu tartışma?
ABD ve İsrail nükleer silaha sahip olabiliyor da, başka ülkeler niçin sahip olamıyor? İsrail’in nükleer silahı, başka ülkeler için tehdit olmuyor da, İran’ın nükleer çalışmaları niye tehdit oluyor?!
Gerçekten de, dünya genelinde İran üzerindeki baskıları gördükçe, bu çifte standarta hayret etmemek elde değil.
Adamlar ABD’ye tanıdıkları bir hakkı, İsrail’e tanıdıkları bir hakkı, İran’a tanımak istemiyorlar!
Aynen Türkiye’de, başı açıklara tanınan hakların, başörtülülere tanınmak istenmemesindeki gibi..
Sorunlar aynı..
Çifte standartlar aynı..
Türkiye’deki tartışmalar ile, dünya genelindeki tartışmaların birbirinin kopyası olduğu gerçeği, “kurallara aykırılık”ta da kendisini gösteriyor...
Bakıyorsunuz, bir başörtü yasağı dayatılmış. Aynı kapsamda, aslında yönetmeliğe bakacak olursanız, sakal da yasak.
Sakal da yasak ama, sakalı “inancı için bırakan” var, “entellik için bırakan” var ayrımı yapıp, mütedeyyinleri cezalandırıyorlar.. Entellik için sakal bırakanlara ise ses çıkartmıyorlar..
Yeri geliyor, sakal bırakan bir öğretim üyesi meslekten ihraca kadar giden cezaya çarptırılırken; aynı konumdaki entel sakallı öğretim üyesi el üstünde tutuluyor..
Aynı ikiyüzlülüğün dünya genelindeki uygulaması da şöyle..
İran, BMkararlarına aykırı bir tavır mı geliştirdi? Irak, GüvenlikKonseyi’nin bir kararına uymayacağını mı açıkladı? Libya, uluslararası kuruluşların verdiği bir karara mırın kırın mı etti? Türkiye, garantör olduğu Kıbrıs’taki katliamları durdurmak için adaya asker mi çıkarttı?..
Hepsinde tavırlar net.Net ve sert!..
Askerî, ekonomik ve siyasi ambargodan tutun, o ülkeleri işgale kadar varan bir dizi acımasız kararlar ve derhal uygulanan müeyyideler..
Peki uluslararası kuruluşların aldığı kararlara, diğer ülkelerin hepsi harfiyyen uyuyor mu? Veya müeyyideler, bu kadar acımasız mı oluyor?
Örneğin İsrail, BMkararlarına uymama rekoru kıran bir devlet değil mi?
Filistin’de her gün bir başka katliama imza atan, o terörist İsrail değil mi?
İsrail’e niye; Irak’a, İran’a, Türkiye’ye, Libya’ya uygulanan ambargolar, işgaller uygulanmıyor?..
Hiçbir şey yapılamıyorsa, “Bundan sonra sana silah satışımız yok artık” niye denilmiyor?
İşte, Türkiye içindeki ile dünya genelindeki kural aykırılıklarına uygulanacak müeyyidelerde de, keyfîlikler hep birbirinin aynısı..
Burada da keyfîlik var, dünya genelinde de...
Kimse, “Artık dünya kurumsallaştı. Eski yüzyıllarda olduğu gibi, kafası esen, istediği gibi tavır geliştiremez” demesin..
İşte yaşananlar; eski yüzyıllarda yaşadıklarımızın bir başka versiyonda tekrarı..
Hukukmuş, eşitlikmiş hepsi güçlünün hizmetinde..
Başı açıklar güçlü mü? Kendileri için hak olan şeyleri, başörtülüler için yasak ilan ediyorlar..
ABD, İsrail güçlü mü? Kendileri için hak olan nükleer silah sahipliğini, İran için yasak ilan ediyorlar.. Olay bu kadar basit. Bu kadar net!
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT