Türkiye’de son birkaç yıldır hangi siyaset rüzgarı esiyor?
Seçimlerin yaklaştığı Türkiye’de siyasi arenada yapılan her açıklama ‘seçime özel anlam’ mı taşımalı?
HAKSÖZ HABER
Cani bir diktatörün egemenliğinde zulüm altında yaşamak istemeyen milyonlarca insan yerini yurdunu terk etmek zorun kalmış, yarım milyonu hayatını kaybetmiş, yüz binlercesi işkence cezaevlerinde esir halde… Yarım asırı geçen zaman diliminde İsrail binlerce Filistinlinin malına mülküne el koyarken sivilleri de katlediyor... Rusya, Afganistan'ın ardından işgale giriştiği Suriye ve Ukrayna'da da kan döküyor...
Türkiye’deki iktidarın son zamanlarda Esed, İsrail ve Rusya ile yakınlaşması yıllardır savunulan, dile getirilen tüm söylemlerin 'tam tersi' olmasına rağmen 'neden tercih edilmesi gereken politik manevraymış' gibi lanse ediliyor?!
Suriye'de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana Ankara ve Şam yönetimi ilk kez bakanlar seviyesinde bir görüşmeyi Rusya'da 29 Aralık tarihinde gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bugün partisinin genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda bu görüşmelerin devam etmesini arzu ettiklerini beyan eden bir konuşma gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada Suriye’deki katil diktatörlüğün yöneticisi Beşar Esed ile ‘liderler arası bir görüşmede’ bulunulabileceğini söyledi.
Erdoğan, "Bu sabah Sayın Putin ile görüşmem oldu. Türkiye-Rusya-Suriye olarak bir süreç başlattık. Ardından inşaallah Dışişleri Bakanlarımızı bir araya getireceğiz. Daha sonra da gelişmelere göre liderler olarak bir araya geleceğiz. Derdimiz suhuleti bölgedeki sükuneti sağlamak, barışı egemen kılmak." dedi.
Peki ama neden şimdi?
Suriye’deki diktatörlüğe 11 yıldır karşı olunmasına rağmen bu ‘yıllar sonra gerçekleştirilmesi planlanan ilk temasın’ Türkiye için anlamı ne? Suriyeli muhacirlere karşı nefret kusan ırkçılığı seçim öncesi yatıştırma arzusu mu? Ukrayna’da bataklığa saplanan Rusya ile yapılan müzakereler neticesinde varılan bir anlaşma uğruna mı? Ya da ekonomik sıkıntılar karşısında yeni ekonomik pazarlar ve ekonomik anlaşmalar ile ticari gelişme mi?
Ekonomik olarak çökmüş bir sisteme sahip Suriye’nin Türkiye’ye bir getirisi olabilir mi? Ya da Rusya’nın ekonomik sıkıştırılmışlığına alternatif bir özgürlük mü bulunabilecek?
İktidar, Suriye’deki katil diktatörlükte ne gibi bir gelişme gördü de ‘siyaseten de olsa masaya oturma ihtiyacı’ hissetti? Hiçbir amacı tam olarak anlaşılamayan bu masada görüşülmenin ‘kimsenin bilmediği çıkarı’ neden açıklanamıyor?
İsrail ile herhangi bir konuda şuana kadar Türkiye ve Müslümanların çıkarına olacak şekilde müzakere edilebildi mi?
İsrail ile Doğu Akdeniz’de araması yapılan gaz yatakları konusunda ilerleme kaydedemeyen iktidar ‘büyük devlet aklıyla’ “Yurtta sulh cihanda sulh” politikasını mı güdecek?
Türkiye bandıralı Mavi Marmara gemisinde 10 Türkiyeli sivili sırf Filistinlilere uygulanan ambargoyu delme sebebiyle katlettikten sonra İsrail, ‘benim topraklarıma izinsiz girdiniz’ dememiş miydi? Katlettikleri için özür dileyen İsrail katliamlarına ara mı verdi. Sadece 2022’de 250’ye yakın Filistinli özür dilenmeden öldürülmedi mi? Kınama mesajlarının ardından görüşmeler için zemin mi oluşuyor!
Filistin’de yarım asırdan fazla bir zamandır Müslümanları katleden, apartheid rejimiyle Filistin’i açık hava cezaevine çeviren işgalci bir devletin meşruluğu mu var da görüşmelerin iki tarafın yararına olacağı belirtiliyor?
İsrail bugüne kadar Türkiye veya Müslümanlar için ne gibi ‘hayırlı işlere’ imza attı da bugün karşılıklı elçiliklere ve ilişkilere 10 yıldan fazla bir süre sonra ihtiyaç duyuldu?
Rusya 34 askeri katlettikten sonra pişkince “orada olmamalıydınız” demedi mi?
İdlib’de konuşlu Türkiye’ye ait askeri üs bir gece vakti Rusya tarafından kasıtlı bir şekilde vurulduktan sonra Türkiye’nin bölgedeki her hamlesi Rusya tarafından sıkıştırılarak engellenmeye çalışılmadı mı?
Rusya Savunma Bakanlığı saldırı sonrası yaptığı açıklamada, "Türk askerlerinin o bölgede olmaması gerektiğini, Türkiye'nin bilgilendirme yapmadığını" söylememiş miydi? İşgalci bir devlet olan “Rusya’nın Suriye’de ne işi var denirken” ikili ilişkilerin güçlendirilmesi düşünülebilir miydi?
Yıllar su gibi akıp geçiyor da yaşananlar ‘devletin bedeninde’ iz bırakmıyor mu? Siyasette üretilen yeni politikalar yaşananlara karşı durulmasını her zaman engelliyor mu da Rusya’nın en sıkıştığı zamanda yine iç ve dış siyaset gözetilerek yeni politikalara ihtiyaç duyulduğu ortaya çıkıyor ve müzakerelerin sıklığı artıyor?
Binlerce insanı Suriye’de katleden, hava bombardımanları ile Esed canisine muhaliflerin elinde bulunan ve savunmasız insanların yaşadığı şehirler Rusya tarafından teslim edilmedi mi? Bugün bile Rusya’nın bu siyasetinin değiştiği iddia edilebilir mi? Ukrayna’da yaşadığı sarsıntıyı üzerinden atamayan Rusya’nın Türkiye’ye ihtiyacı varken Türkiye’nin Rusya ihtiyacı olduğu mu düşünülüyor?
Türkiye’nin son on yıldır savunduğu ama son iki yıldır da tersine hareket ettiği bu siyaset değişikliklerinin sebepleri nedir? Neden ‘devlet aklı bu vatandaş anlayamaz’ demekten öteye geçilip şeffaflıktan bahsedilirken şeffaf olunamıyor? Siyaset, dün söylenen ve yapılanları unutmayı mı gerektiriyor? İktidarın amaçlarını gizleyerek devletlerarası hareket etmesi siyaseten yönettiği devlet için doğru ve meşru olabilir peki Müslümanlar için kabul edilebilir sayılır mı?
HABERE YORUM KAT