Konuyla ilgili Mazlum-Der'in açıklamasını okuyucularımıza sunuyoruz,

İşkence ve Kötü Muameleye Tolerans Gösterilmesi Kabul Edilemez!

Son dönemlerde Türkiye; güvenlik güçleri kaynaklı şiddet ve kötü muamelenin arttığı, şiddetin hiçbir dönemde olmadığı kadar alenileştiği ve başta siyasiler olmak üzere devletin her kademesinde şiddete başvuran kolluğun sahiplenilip cesaretlendirildiği bir dönemden geçmektedir. Bu kişilerin cezalandırılmak bir yana, hukukun tüm normlarını çiğneyerek alenen işledikleri suçlar dolayısıyla her defasında kollanılması, bu tür olayların giderek yaygınlaşmasına sebebiyet vermektedir.

Dernek avukatımız Ayşe AKPINAR’ın 05.03.2020 tarihinde Gayrettepe Asayiş Şube Müd. Dolandırıcılık Büro Amirliği’nde karşılaştığı manzara ve maruz kaldığı tutum, kötü muamele ve işkencenin geldiği noktayı ve işkencecilere gösterilen toleransı gözler önüne sermektedir. Avukatımız, söz konusu tarihte gözaltında olan müvekkili E. G. ile görüşmek için Gayrettepe Asayiş Şube Müd. Dolandırıcılık Büroya gittiğinde gözlerinin morarmış olduğunu ve yüzünde çizikler olduğunu görmüştür. E.G., kendisini döven polis memurunun A.K. olduğunu söyleyip eliyle göstermiş, avukatımız da olayı tutanak altına almıştır.

Avukatımız, avukat görüşme odasında dosya incelemesi yaparken aynı polis memuru ifade odasına girip E.G.’nin boğazını sıkmış bileklerini tutarak duvara yaslamıştır. Avukatımız E.G.’nin çığlık atmasıyla odaya gitmiş, odada diğer polisler memurlarının, A.K. isimli polis memurunu odadan çıkarmaya çalıştığını görmüştür. Oldukça sinirli olan polis memuru, avukat görüşme odasında avukatımızın üzerine yürüyerek "bana nasıl ‘müvekkilimi sen mi dövdün’ diye sorarsın; sen bana böyle bir şey soramazsın; sen kimsin" diye bağırmıştır. Avukatımız bir sonraki gün sorgu için gittiğinde E.G.’nin yüzünün tanınmaz halde olduğunu ve yüzünde morluklar olduğunu görmüştür. E.G., aynı kişinin avukatımızın ayrılmasından sonra şiddet uygulamaya devam ettiğini beyan etmiştir. İşkence yapan polis memuru adliyeye geldiğinde, E.G.’ye; "hakimi hallettim siz avukatları gözünüzde çok büyütüyorsunuz" demiştir. Nitekim Anadolu Nöbetçi Sulh Ceza Hakimine sorgu esnasında durum anlatılmış, E.G.’nin orada bulunan polis memuru tarafından darp edildiği, Adli Tıp’a sevk edilmesi gerektiği belirtilmiş ama sorgu hakimi tarafından bu iddia hiçbir surette dikkate alınmayarak E.G.’nin tutuklanmasına karar verilmiştir. E.G., Bakırköy Ceza İnfaz Kurumuna getirildiğinde yüzündeki darp izlerinden dolayı hemen Adli Tıp Kurumuna sevk edilmiş, darp olayına ilişkin rapor alınmıştır.

Bu olaylar akabinde avukatımız polis memuru hakkında işkence suçundan dolayı cezalandırma isteğiyle İstanbul Cumhuriyet Savcılığına raporlarıyla birlikte suç duyurusunda bulunmuştur. Açık işkence emarelerine ve delillere rağmen savcılık basit yaralama ve tehdit suçları yönünden soruşturmaya devam etmektedir. İlgili polis memuru hakkında CİMER üzerinden disiplin yönünden yapılan şikâyet hakkında ise “DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞI”na karar verilmiştir.

“İşkence yapmak” memuriyetten çıkarma cezası gerektiren bir suç iken korumacı ve kollayıcı bir yaklaşımla bu kişi hakkında disiplin cezası dahi verilmemiştir. Bir avukatın gözleri önünde müvekkiline işkence edebilme cesareti gösterenlerin, avukatları dahi tehdit edecek kadar pervasızlaşanların “cezasızlık” zırhı ile korunması asla kabul edilemez. Hâkimin “ayarlanabildiği”, hâkimlerin açık işkence izlerini dahi görmezden geldiği bir düzenin, hukuk düzeni olmadığı/olamayacağı aşikârdır.

MAZLUMDER olarak; Dernek avukatımızın bizzat yaşadığı bu olay özelinde yaşanan bütün hukuksuzlukların takipçisi olacağımızı, konum sıfat ve unvanlarına bakılmaksızın kötü muamele ve işkenceye başvuranlarla, bu eylemlere göz yumanların cezalandırılması için tüm hukuki süreçlerin takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiririz.