Türkiye’de Basın Özgürlüğü Neden Yok?
Batı medyası tüm bunları yok sayarak bir insanlık cinayeti işlemekle kalmaz, bir de bu sayılan zulümleri ve katliamları, zalimin lehine döndürerek daha büyük bir günaha imza atar. Medyanın günahları, Cehennemin zebanilerini bile ürkütür.
Türkiye’de basın özgürlüğü neden yok?
Kemal ÖZTÜRK
Mesleğe ilk başladığımız yıllarda çok gıpta ettiğimiz gazeteciler ve yazarlar vardı. Televizyon habercisi olduğumuzda da mesleğin duayenlerini hayranlıkla izlerdik, taklit ederdik. Sonra çıtayı daha yükseltip, yabancı ülkelerdeki gazeteleri, televizyonları, ajansları takibe aldık. Özgür Batı dünyasının, özgür basını ve özgür kalemleri hep parlak bir rüya gibi gözlerimizin önünde dolaştı.
Özgür Batı basını rüyası
O dünyayı tanıdıkça, içlerine girdikçe, ilişki kurdukça, o parlak rüyanın yavaş yavaş karardığını ve ürkütücü bir hal aldığını gördük. Dünya medyasının şatafatlı markalarının, parlak yıldızlarının arkasına bakabilseniz; nasıl kirli ilişkilerin yaşandığını, okuyucuların nasıl kandırıldığını ve para ilişkilerinin nasıl basın ahlakının ırzına geçtiğini görürsünüz.
Dinlediğinizde şapka çıkarma ihtiyacı hissettiğiniz o büyük basın abidelerinin, sırf siyasi ve maddi ilişkiler yüzünden tüm basın etiğini nasıl katlettiğini gördüğünüzde ekmek yediğiniz bu mesleğe saygınız azalıyor.
Medya düzeni paslı yalan makinesine benzer
BBC, CNN, Reuters, AFP, New York Times, Financial Times, La Figaro, The Guardian ... daha ne kadar marka sayabilirseniz sayın, hepsi size basın ahlak dersi vermek ve basın özgürlüğü konusunda kitaplar dolusu nutuklar atmak için can atar. Kalemleri sivri, başları dik, yürekli gazeteciler sanırsınız hepsini, öyle ahkam keserler. Sonra bir gün patronları arar ve ‘bu olayı görmeyeceksiniz’ der, bütün büyü ortadan kalkar, perdeler açılır ve gerçek ortaya çıkar.
Dünyadaki medya düzeni çürümüş, kirlenmiş, menfaat üzerine kurulmuş paslı bir yalan makinasıdır aslında.
Bir gün İsrail Gazze’ye saldırır masumları çocukları öldürür, “meşru müdafaa” başlıkları atarlar. Bir gün darbe olur, Sisi’nin tankları sivilleri öldürür, ‘bu bir darbe miydi, değil miydi’ diyerek sivillerin ölümünü unutturur. Bir gün Şam Guta’da kimyasal silahlarla bebekler öldürülür, ‘bombanın rotası neresiydi’ diye tartışma başlatır, bebekler kefensiz defnedilir, kimse görmez. Bir gün Afrika’da Husiler, Hutular, Tutsiler adını bilmediğimiz nice kabileler, Fransa’nın, Belçika’nın, İngiltere’nin çıkarları için birbirini öldürür, ölü rakamları milyona ulaşır, nedense Afrika’daki AİDS vakaları haberlere yansır.
Batı medyası tüm bunları yok sayarak bir insanlık cinayeti işlemekle kalmaz, bir de bu sayılan zulümleri ve katliamları, zalimin lehine döndürerek daha büyük bir günaha imza atar. Medyanın günahları, Cehennemin zebanilerini bile ürkütür.
Namusuyla çalışanlara hayat hakkı verilmez
O kirli ve ahlaksız medya çarkı içinde namusuyla, onuruyla çalışmak isteyenlere de yer vermezler. Bu mesleği yalana, iftiraya, ahlaksızlığa bulaşmadan da yapılabileceğini göstermek isteyenlere yaşam hakkı tanımazlar. Türkiye’de basın özgürlüğü yok diye saatlerce Taksim’den yayın yapan CNN, daha iki gün önce İsrail’i eleştirdi diye 34 yıllık spikeri Jim Clancy’i işten kovdu. Hiç kimse ses çıkarmadı.
Şeytanların edİtörlük yaptığı bİr medyada melekler taşlanır
Kimse Batı medyasının objektif, etik, basın ahlakına saygılı olduğunu bize anlatmasın. Biz o medyanın; terörün bitirilmediği Ortadoğu’da, zulmün ve katliamın bitmediği Afrika’da neler yaptığına şahit olduk.
Şimdi o kirli ve paslı koltuklarında oturup, “Türkiye’de neden basın özgürlüğü yok” diye makale yazıyorlar, bize hesap soruyorlar. Türkiye’de basın susturuldu diye, gazeteciler hapislere atıldı diye, iktidar medyası her şeyi ele geçirdi diye yalan yere kıyameti kopartıp, bir de Avrupa Parlamentosu’nda raporlar hazırlatıyorlar.
Türkiye’de gazetelerin yüzde 60’ı hükümet karşıtı, yine de hükümeti destekleyen medya çoğunlukmuş gibi algı yönetiyorlar. Her gün bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na, Başbakanı’na küfür etmek için özel gazete çıkartılıyor, hala basın özgürlüğü yok diye bizi sindirmeye çalışıyorlar.
Kendimize kızmanın vakti geldi
Ancak ben artık Batı medyasına ve siyasilerine kızmıyorum. Onlar yapması gerekeni yapıyor ve kendi idealleri uğruna mücadele veriyor.
Ben asıl kendi ülkesindeki durumu ve haklılığını dünyaya anlatamayan siyasilere ve iletişimcilere kızıyorum. Ben asıl kendimize, bir dünya markası gazeteye, televizyona, ajansa sahip olamayan, bunun için bir şey yapmayanlara kızıyorum.
YENİ ŞAFAK
HABERE YORUM KAT