Türkiye 'Zulüm ve İşkenceye Maruz Kalan Mültecilerin Güvenli Limanı' Oldu
Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Demir, "Başta kendi ülkelerinde muhalif olan iş adamları olmak üzere birçok Müslüman muhacirin hicret durağı haline gelen Türkiye, zulüm ve işkenceye maruz kalan mültecilerin güvenli limanı olmuştur." dedi.
AA muhabirine değerlendirmede bulunan Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD) Başkanı Abdullah Resul Demir, ülkede statüsü farklı 5 milyona yakın yabancının yaşadığını söyledi.
Geçici koruma statüsünde yaklaşık 3,6 milyon Suriyeli olduğuna işaret eden Demir, Orta Doğu, Asya ve Afrika'da, Türk ve Müslüman kimliği baskı altında olan insanların Türkiye'ye sığındığını dile getirdi.
Temel haklardan yararlanıyorlar
Demir, "Çoğunluğu Suriyeli olan mülteciler konaklama, sağlık ve eğitim gibi temel haklardan yararlanıyor. Ülkelerin ve hatta uluslararası kuruluşların aksine Türkiye, açık kapı politikası uygulamıştır. Din, dil ve ırk ayrımı yapmaksızın insana değer veren ve onların uluslararası hukuk ile korunan yaşam haklarını güvence altına almak istemiştir." diye konuştu.
"Türkiye, mültecilerle birlikte yaşama politikalarını geliştirdi" diyen Demir, "Başta kendi ülkelerinde muhalif olan iş adamları olmak üzere birçok Müslüman muhacirin hicret durağı haline gelen Türkiye; Filistin, Mısır, Irak, Suriye, Yemen, Libya, Çin, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Özbekistan gibi ülkelerde zulüm ve işkenceye maruz kalan mültecilerin güvenli limanı olmuştur." ifadelerini kullandı.
Uluslararası hukukta "mülteci, sığınmacı ve göçmen" terimlerinin farklı anlamlarda kullanıldığını anlatan Demir, buna karşılık Türk hukukunda mülteci, şartlı mülteci, ikincil koruma ve geçici koruma terimlerinin yer aldığını kaydetti.
Türk hukukunda, sığınmacıların herhangi bir statüye sahip olmadığını söyleyen Demir, "Şartlı mülteci, ikincil korumaya sahip kişilere ise geldiği ülke ve geliş sebebine göre değişkenlik gösteren hukuki statüler verilmektedir." dedi.
"Türkiye, insana insan olduğu için değer veriyor"
Abdullah Resul Demir, şöyle devam etti:
"Mülteciler, yaşam şartlarından dolayı Avrupa'ya gitmek istiyor, ancak Avrupalılar tarafından kabul edilmiyorlar. Türkiye, Suriyeliler özelinde açık kapı politikası gözetmiş ve hiçbir ayrım yapmaksızın kitleler halinde Suriyelilerin hayatlarını güvence altına almıştır. Bunu yaparken de uluslararası ve yerel çıkarlar gözetmemiştir. Türkiye, insana insan olduğu için değer veriyor. Avrupa ne yazık ki aynı hassasiyeti göstermiyor. Bir çok Avrupa ülkesi mültecilere farklı bakıyor. Avrupa, daha çok fayda-zarar ilişkisini dikkate alarak mültecileri kabul ediyor veya etmiyor."
Avrupa ülkelerinin, güvenlik ve ekonomi gibi gerekçelerle bu insanları kabul etmediğinin altını çizen Demir, "Bir çok Avrupa ülkesi, sınırlarını tel örgülerle kapatmış, sınırlara asker, polis yerleştirmiş ve kontrol noktaları oluşturmuş. Avrupa, savaş mağduru, darbe mağduru olan mültecilere savaşın ve darbenin suçlusuymuş gibi bir muamele yapıyor. Müslüman mülteciler ise daha fazla ayrımcılığa maruz kalıyor. Yani, Avrupa'nın kapılarına dayanan mültecilerin kabul görmemesinin nedenlerinden biri Müslüman kimliğe sahip olmalarıdır." açıklamasında bulundu.
Demir, Türkiye'nin, bu konuda Avrupa ülkelerine oranla daha az tecrübeye sahip olmasına rağmen uyguladığı insancıl politika ile dünyaya örnek olduğunu anlatarak, şunları söyledi:
"Türkiye'de statüsü farklı 5 milyona yakın yabancı yaşıyor. Türkiye tarafından kabul edilen mülteciler, sadece Suriyeliler değildir. Filistin, Mısır, Irak, Yemen, Libya, Çin, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Tacikistan, Doğu Türkistan ve Özbekistan gibi ülkelerden de yabancıları barındırmakta ve onlara uluslararası korumalar vermektedir. Türkiye tarihindeki mihmandarlığını da dikkate alarak, Türk veya Müslüman kimliği ile ezilen insanlara kapılarını açmakta, kültürel ve dini değerleri uluslararası siyasetin de üstünde gören bir politika uygulamaktadır."
AA
HABERE YORUM KAT