1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. Türkiye ve İran...
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Türkiye ve İran...

19 Ağustos 2008 Salı 11:07A+A-

İran Cumhurbaşkanının Türkiye ziyareti çok yönlü tartışmalara sebeb oldu. ABD ile stratejik ortaklık anlaşması olan Türkiye'nin İran Cumhurbaşkanı Ahmed-i Necat’ı böyle bir zamanda konuk etmesi büyük önem taşıyor..

İran bilindiği gibi ABD'nin hedefindeki bir ülke.. Uyguladığı politikalar sebebi ile İsrail ve Batılı ülkelerin tepkisini çekiyor. İran'ın nükleer programı, füzeleri ve Kudüs ve Filistin konusundaki tutumu, ABD ve İsrail için “sinir bozucu”.
İran, Şangay üçlüsünün kilit ülkelerinden biri.. İran'la Rusya arasında yakın siyasi, askeri ve ticari ilişkiler var..
Türkiye'nin İran'la sınırı ise askeri açıdan en güvenli, sorunsuz bir sınır.
Zaten İran, Türkiye'den sonra en çok Türk’ün yaşadığı bir ülke..
İran'la Türkiye arasında tarım, petrol, sınai ürünler ve enerji konusunda çoklu ilişkileri sözkonusu.
İran'la iyi ilişkiler kuran tek “Batılı” ülke Türkiye değil. Almanya'nın da İran'la yakın ve sıcak ilişkileri var..
Türk-İran ilişkileri, Amerika'nın tarihinden daha eskidir.. NATO yokken de bu iki ülke vardı.. ABD ve İngiltere'nin de içinde olduğu RCD (Bölgesel Kalkınma ve İşbirliği Programı) ve Bağdat Paktında da iki ülke birlikte oldu..
PKK konusunda da Türkiye ve İran arasında ortak bir anlayıştan öte askeri ve istihbarat temelinde bir işbirliği olduğunu biliyoruz..
Ankara'da İran karşıtları, daha çok Atatürk, Anıtkabir, şeriat bağlamında tepki verebilir, ama İran'la ilişkilerde şöyle ilginç bir durum var.. Bu tepkiyi veren “ulusalcı” kanat, ABD ve AB'den gelen demokratikleşme talebine karşı Rusya ve İran'a yakınlaşma talebinde bulundukları için İran konusunda bu defa daha ılımlı bir yol izleyebilirler..
Ulusalcılar yüzlerini nereye dönerlerse dönsünler, şeriat gerçeğinden kurtulamayacaklar anlaşılan..
Türkiye ilginç bir konumda. Ne Türkiye İran'dan, ne İran Türkiye'den vazgeçebilir. Bu durum Rusya, AB ve ABD için de aynı.. Türkiye burada kilit ülke durumunda..
Türkiye'nin bu süreçte aktif denge politikası izlemesi gerek.. Kurtlarla dans edeceğiz yani..
Gürcistan konusunda da Türkiye kilit ülke durumunda.
Göreceksiniz Gürcistan Rusya'ya kolay lokma olmayacak. Daha şimdiden Polonya, Ukrayna gibi eski Sovyet Cumhuriyeti 5 ülke açık bir şekilde Gürcistan'la dayanışmaya girdi..
Rusya kendini, diğer birlik ülkelerine, dünyaya, kendi kamuoyuna bu durumu anlatamaz..
Tabii Gürcistan'ın Osetya'ya karşı tavrı da farklı bir şey değil.. Ama gelinen noktada, bir anda bir ülke 3 ayrı parçaya ayrılıyor.. Aynı süreç devam edecek olursa Rusya mozaiği dağılır ve bundan da sonuçta yine Rusya zarar görür..
Bugün ya da yarın, bu kavga bölgeye yayılacaktır. Rusya, bölgesindeki çatışmadan ABD'yi uzaklaştırmaya çalışırken yeni yangınlar ortaya çıkaracaktır.. Bu anlamda Irak, Afganistan ve Filistin hattına dikkat..
Bugünden yarın için bir tahminde bulunmak zor.
ABD açısından petrol fiyatları bu seviyede devam ederken, Rusya ve İran gibi ülkelerin maliyeleri yükselen petrol fiyatları sebebi ile olağanüstü bir şekilde zenginleştiği bir zamanda, eğer bu ülkeler dizginlenemeyecek olursa, yarın bu iş daha da zor, hatta imkansız bir hale gelecektir..
Türkiye bütün olumsuzluklara rağmen giderek daha az dışa bağımlı hale gelmektedir. IMF ile yeni bir anlaşma yapma teklifi, Ankara'nın değil, IMF'nin ısrarı ile incelemeye alınmış bir konudur.. 2012'den sonra Türkiye'nin mali bağımlığı tamamen ortadan kalkarsa, bu ABD'nin Türkiye üzerinden kurduğu hayallerini gerçekleştirmesi açısından hiç de içaçıcı olmayacaktır..
Türkiye daha şimdiden Balkanlar, Kafkasya ve Afrika'yı da içine alacak bir şekilde ön Asya'ya doğru genişleme istidadına saygı duyulan bir mihver ülke konumu kazanmıştır..
Görelim bundan sonra neler olur.
Selâm ve dua ile..

 

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT