HAKSÖZ-HABER

Habertürk’te önceki gün yayınlanan “Kübra Par’la Açık ve Net” başlklı söyleşiye katılan AK Parti milletvekili Volkan Bozkır İdlib sorununun çözümü adına akıl almaz sözler sarfetti. Aynı zamanda TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanlığı sıfatını da taşıyan eski bakan İdlib’in İran ve Rusya işgali tehdidi altında olduğu bir sırada işgalci güçler ve zalim rejim aleyhine neredeyse tek söz etmeden sorunu bütünüyle Esed rejiminin ve destekçilerinin söylemine uygun olarak “terör gruplarının oluşturduğu tehdit” kalıbına oturttu. Çözüm olarak da Heyet’ut Tahrir’uş Şam’ın elemine edilmesi üzerinde durdu. HTŞ’nin tasfiyesinin çok kolay olacağını da vazetmekten çekinmeyen Volkan Bozkır’ın anlattıkları Türkiye’nin nasıl bir zihniyetle dış politika yürütmekte olduğu sorusunun bir kere daha gündeme alınmasının şart olduğunu hatırlattı.

Volkan Bozkır’ın sözleri insaftan, adaletten, kardeşlikten nasip almamış monşer bir zihniyete sahip kadroların Türkiye’de hala etkili olduğunu göstermekle kalmıyor, aynı zamanda boş-beleş bir mantıkla dış politika yürütme çabası içinde olunduğunu da ortaya koyuyor.

İşte o röportajın ilgili bölümü:  

Volkan Bozkır: “… Biz diyoruz ki İdlib’e saldırmadan önce militan gruplarla sivil halkı ayırt edelim. Militan gruplar içinde bir kısmı bu Heyet Tahrir Şam’dır. Bugünlerde bilgi kirliliği çok fazla. 30 bin militanı var falan deniliyor. Var mı yok mu ben tam bilemem ama abartılmış olduğunu tahmin ediyorum. Daha az olabilir. Orada elinde silah olan başka gruplar da var. Bunların içinde Özgür Suriye Ordusu da var, ne bileyim, rejimle aslında mutabakat içine girmiş, Türkiye Rusya ile mutabakat içinde olan gruplar da var. Onun için biz diyoruz ki, önce sivil halkla militanları ayırt edelim. Militanlar içinde de bu HTŞ’yi, gerçek terör grubunu ayırt edelim.”.

Kübra Par: “Bu pratikte nasıl mümkün olacak? Çünkü bunu ikna etmek, bu organizasyonu yapmak Türkiye’ye kalmış gibi görünüyor. Türkiye’nin bu noktada tam olarak spesifik önerisi, planı nedir? Ne olacak bundan sonra?”

V. B. : “Şimdi bakın, Bunlar İdlib şehrinin içinde neticede. PKK gibi dağlarda, mağaralarda, kayalık bölgelerde saklanan bir gruptan bahsetmiyoruz.”

K. P. : “Aileleriyle birlikte yaşadıkları iddia ediliyor.”

V. B. : “E, ama bakın, Ruslar orada, İranlılar  orada,  köy köy kimin nerede yaşadığını bilen 2 devletle, Türk istihbaratı da bugün gerçekten güçlü bir şekilde bunu ayırt edebilecek bir konumda. Dolayısıyla mademki, hangi köyde kim yaşıyor, hangi mahallede kim yaşıyor,  hangi evde kim yaşıyor bilebilecek konumdayız. Biz bu HTŞ’nin lider kadrosunu elemine edebiliriz. Zaten çok küçük operasyonlarla, DEAŞ gibi. Nasıl DEAŞ’a ilk darbeyi biz Fırat Kalkanı Operasyonu’yla vurduk, yenilmez armada denilen, şehirleri fetheden DEAŞ’a silahlı kuvvetlerimiz 15 Temmuz’dan birkaç saat sonra Özgür Suriye Ordusuyla birlikte orada bir darbe vurdu, 4 bin DEAŞ’lı terörist öldürüldü, 2 bin km alan temizlendi. Ardından Afrin’de PYD’ye aynı darbeyi vurduk, burada da biz bunu yapabiliriz rahatlıkla. Ne olur? Bakın olumlu taraflarını da görmemiz lazım. Şimdi Fırat Kalkanı operasyonu yapıldı. Orada terörden o bölge teröristlerden temizlendi 180 bin Suriyeli misafirimiz o bölgeye gittiler, kendi kararlarıyla orada yaşıyorlar. Afrin’i de aynı şekilde teröristlerden temizleyince 80 bin Suriyeli Afrin’e gitti. İdlib’i eğer biz bu teröristlerden temizlersek” 

K. P. : “Peki temizlemekten kasıt ne? Çünkü başka bir yere taşınması, transferi gibi şeylerden de söz ediliyor.”

V. B. : “DEAŞ’ı nasıl temizlediysek öyle! PKK’yı nasıl temizliyorsak öyle! Temizlemenin, etkisiz hale getirmenin 2 yöntemi var. Öldürürsünüz veyahutta bir şekilde çalışamaz hale getirirsiniz.”

K. P. : “Türkiye’nin nokta atışı olarak HTŞ’ye operasyon yapma ihtimali var mı, bir de Özgür Suriye Ordusu şeylerinin oraya aktarılacağı”

V. B. : “HTŞ’ye operasyon birlikte de yapılabilir. Yani Türkiye Rusya İran olarak da yapılabilir. Bu mümkündür, Bunu yaptığımız zaman, Suriyeli misafirlerimizin çoğu İdlib’den gelmiştir. Ve Türkiye’de yaşayan çok sayıda Suriyeli misafirimiz İdlib’e dönebilir...”