Türkiye Bu Yoğun Fakat Barbarca Saldırılar Karşısında Ne Yapmalı?
TSK’nın gözlem noktasına yapılan saldırı ile Türkiye’nin İdlib’e girme durumunu yorumlayan Alpay, içeride de Rusya, İran ve Esed rejimi için yürütülen kara propagandaya değiniyor.
Misilleme Yapmak ve Süre Vermek Kaybettiriyor
Kenan Alpay’ın yazısı:
Birinin acısı geçmeden diğer acının haberi geldi. Türkiye-Rusya heyetleri arasında Ankara’da toplantı sürerken Taftanaz’daki TSK gözlem ve kontrol noktasına Esed rejimi tarafından ağır bir saldırı daha yapıldı. Saldırıda ilk belirlemelere göre beş asker hayatını kaybetti ve beş asker de yaralandı. Henüz bir hafta önce Serakib yakınlarında yine Esed rejimi tarafından TSK konvoyuna benzer bir saldırı yapılmış ve 8 asker katledilmişti. Üstelik bu saldırı için Rusya, Türkiye’nin konvoya ilişkin koordinat bildirmediği gibi bir suçlama da yapmıştı.
Saldırılar sürpriz ya da şaşırtıcı bir dizi gelişme şeklinde nitelenebilir mi? Kanaatimizce hayır, şaşırtıcı olarak nitelenemez. Çünkü Rusya, İran ve Esed rejiminin karakterini bilenler açısından tam aksine bu tür saldırıların artarak devam edebileceğini öngörmemiz gerekir. Suriye’de şunca yıldır Rusya ve İran hangi insani gelişimin önünü açmak üzere en küçük bir rol oynadı ki! Esed rejimi 50 yıllık saltanatını kıyamete dek uzatmak üzere bütün Suriye’yi baştan sona yakıp yıkmaya ahdettiğini defalarca ilan etmiş zaten. Peki, Türkiye bu yoğun fakat barbarca saldırılar karşısında ne yapmalı?
Girmesine Mani Olamadığını Nasıl Çıkaracak?
Türkiye’nin bölgede veya küresel ölçekte güvenebileceği, arkasını yaslayabileceği herhangi bir devlet olmadığı malum. Amerika’nın 4 Şubat’taki saldırının akabinde her zamanki sahteliğiyle dayanışma mesajlarına itibar edecek aklı başında bir adam yoktur zaten. Amerika ve Körfez’deki dostları şu sıralarda bütün mesailerini Filistin topraklarını İsrail’e ipotek etmenin hesabıyla hareket ediyorlar. Avrupa Birliği’nin askeri ve stratejik karar alıp uygulayacak bir çapta olmadığı meselesi de kılavuz istemeyen köy misali aşikâr. Diğer aktörleri saymaya hacet yok. Türkiye’nin kendi göbeğini kesmekten başka bir seçenek yok önünde.
HABERE YORUM KAT