Tunus'ta Laiklik Sevdalısı Bir Cumhurbaşkanı
Tunus Cumhurbaşkanı Marzuki'nin, Sabah gazetesinden Nur Batur'a verdiği demeçler rahatsız edici...
Sabah gazetesinden Nur Batur, Tunus Cumhurbaşkanı Marzuki ile konuştu. Marzuki'nin sözlerinin devrimi gerçekleştiren Tunus halkının genel eğilimlerini yansıtmadığı görülüyor. Marzuki'nin sözleri çerçevesinde Tunus'u yeni bir tartışma sürecinin beklediği ortada. Bu süreçten nasıl bir sistem çıkacağı ise merak konusu.
Marzuki'nin düşüncelerini görmek açısından Nur Batur'un Marzuki ile yaptığı söyleşiyi olduğu gibi iktibas ediyoruz:
LAİKLERLE ILIMLI İSLAMCILARIN BARIŞI
NUR BATUR / SABAH
Tunus'ta Ennahda gibi ılımlı İslami hareketler kâbus olmaktan çoktan çıkmış gibi... Gerçi İslamcıların gizli gündemi olduğunu savunanlar var ama laiklerle ılımlılar arasında da uzlaşma havası esiyor. Selefiler kâbusunun yaşanmaya başladığını da gördüm. Yani katı şeriattan yana gruplar... İkinci gözlemime gelince. Mısır'da olduğu gibi Arap baharını "Büyük Ortadoğu Projesi" olarak görenler oldukça fazla. İster devrimi tetikleyen ABD olsun, isterse olmasın Washington'un "Ilımlı İslami" oyuncuları kabul ettiğine hiç kuşku yok. Sandıktan zaferle çıkan Ennahda'ya gelince aynen Mısır'daki Müslüman Kardeşler gibi "Yumuşak geçiş" stratejisi izliyor.
Tunus'ta İslamla laikliğin karışımı bir sistem var. Burgiba, Atatürk'ün devrimlerini örnek alsa da laik bir Anayasası yok. Mevcut Anayasası şeriata dayanmasa da İslama atıf yapıyor. Medeni kanunla, ceza kanunlarında laikliğe yakın bir sistem işliyor. Laik Anayasa isteyen yok gibi. Sadece baskıların kaldırılıp özgür demokratik ortam yaratılması isteniyor ama bir yandan da İslam'ın nasıl uygulanacağı tartışılıyor. Kısacası demokrasi yolunda önemli bir adım atıldı ama korkularla dolu bir süreç de başladı. Tunus dosyasını Cumhurbaşkanı'yla yaptığım söyleşiyle sürdürelim.
Arap baharıyla birlikte Tunus'ta da "Ilımlı İslam" ve "Katı Şeriat" tartışması başladı. Cumhurbaşkanı Marzuki'ye açıkça sordum: "Yeni Anayasa Şeriata mı dayanacak." Marzuki, "Devletin sivil olacağında anlaştık" diye söze girdi ve "yeni Anayasa inançlıları da inanmayanları da koruyacak. İslami harekettekiler de kabul ettiler" dedi. "Peki Anayasanın birinci maddesinde İslama atıf yapılması ne anlama gelecek" diye üsteledim. "Sadece halkın yüzde 99'unun Müslüman olduğu gerçeği vurgulanıyor o kadar. Muhtemelen yeni Anayasanın ikinci maddesinde de devletin sivil devlet olduğu, dini devletolmadığı vurgulanacak. Bunu bütün siyasi partiler kabul etti" dedi.
6'NCI HALİFE BİR HAYAL
"Ama Ennahdalı Başbakanı "6. Halifeyi getireceklerini söylüyor" deyince Marzuki güldü. "Muhakkak ki hayalden söz ediyordu Söyledikleri siyasi değildi. Bakın sivil devletin güvencesi Cumhurbaşkanı olarak benim. Ben koruyacağım " dedi. "Yani halifelik artık imkânsız mı diyorsunuz" diye ısrar edince şöyle devam etti: "Ben de evrensel bir devlet hayalederim. Kendimi dünya vatandaşı olarak görürüm. Bu yüzden odamda BM bayrağı da var. Ama her gün evrensel bir devlet için çalışmıyorum. Dostum Jebali de halife hayal ediyor. Gerçekleşeceğine inandığını sanmıyorum." Cumhurbaşkanı, Tunus'u artık İslamcıların yönettiğini söyleyenlere de şiddetle karşı çıkıyor "Evet parlamentoda çoğunluğu elde ettiler ama Tunus'u İslamcılar idare etmiyor. Ben ve meclis başkanı laikiz.. Yani laik ılımlı partilerle ılımlı İslamcı partilerin koalisyonu var" diyor.
GİZLİ GÜNDEM VARSA?
Korkulan gizli gündeme dönersek, "Endişeli misiniz" diye sordum. Marzuki yine gülerek şöyle dedi: "Hükümet programında insan haklarına, kadın haklarına sendika ve inanç özgürlüklerine saygı gösterileceği konusunda anlaştık. Bir yıl ülkeyi nasıl yöneteceğimiz çok açık. Bazılarının gizli gündemi olsa bile işlemeyecek. Ben kadın ve insan hakları ihlallerine karşı duracağım. Ben de Meclis Başkanı da güvenceyiz. İkimiz birlikte herhangi bir girişimi önleriz." Tunus'a ayak bastığım gün "Nikaba Özgürlük" krizi yaşanıyordu. Manuba Üniversitesi'nde dekanının odasını basan 15-20 öğrenci 8 bin öğrencinin okuduğu üniversiteyi bir aydır adeta felç etmişlerdi. Cumhurbaşkanı'na hükümetin neden müdahale etmediğini sordum. "Önce konuşmak istiyoruz. Eğer işlemezse tepki gösterilecek. Tabii ki yasaların ve düzenin kurulması gerekiyor. Nikab suni bir sorun. Giyen kadınlar çok az. Sivil devlet hem nikab ya da hicap giyen kadını hem de hiçbir şey giymeyen kadını korumalı . Üniversiteli kızlar da güvenlik için sadece yüzlerini gösterip sonra nikablarını giysinler. Ben aynı zamanda da İnsan Hakları savunucusuyum. Herkes istediği gibi giyinmeli."
SELEFİLER TEHDİT OLABİLİR
Marzuki "Nikaba özgürlüğü" savunsa da Selefileri demokrasiye tehdit olarak görüyor.. Nedenini ise şöyle anlattı:"Selefiler demokrasi için tehdit olabilir Çünkü demokrasiye inanmıyorlar. Kadın erkek eşitliğine de inanmıyorlar. Unutmayın ki İslamcılar Erdoğan'dan Taliban'a kadar geniş bir yelpazedeler. Tunus'ta biz şanslıyız. Selefiler küçük bir grup. Eğer baskı uygularsak tehdit olabilirler. Nikab sorununu yaratan da Selefiler. Ennahda değil. Ilımlı İslamistleri demokrat olmaya sivil toplumu ve sivil devleti kurmaya ikna etmeye ikna etmeliyiz. Görüşerek ikna etmeye çalışmalıyız ama gerekirse de yasalar ve düzen kullanılır." 23 Ekim'deki seçimlerde Selefilerin kurduğu partinin katılmasına izin verilmedi. Ama söyleşimizde Cumhurbaşkanı bunu da tartışmaya açtı ve şöyle dedi: "Acaba parti kur malarına izin verip görünür hale gelmelerini sağlamak mı doğru bilemiyorum. Böylece gerçek güçleri ortaya çıkar. Güçleri olmadığına eminim. Fransa'da en sağ parti bile var ama oyuna girebiliyorlar ama eğer demokrasi içinde oynayamazlarsa başka yollarla başa çıkabilirsiniz. Aslında zor bir sorun. Demokrasi için en iyi seçeneğin ne olduğunu görmeliyiz. İzin vermeli miyiz yoksa vermemeliyiz. Bunu tartışmalıyız. Bu önümüzdeki yıllarda en önemli siyasi sorun olacak."
PEKİ TÜRKİYE MODELİ
Marzuki "Evet Türkiye modeli olabilir" diye anlatmaya başladı. Şöyle konuştu: "Atatürk çok büyük bir adamdı. Türklere saygınlık verdi. Atatürk'ün büyük mücadelesiyle Türkiye'de sivil devlet kuruldu. Erdoğan da Müslümanlığın demokrat olmanızı engellemediğini gösterdi. Türkiye İslamla demokratlığın çelişmediğini ortaya koydu. Biz de göstermek istiyoruz. Tunuslular İran'dan daha fazla Türk modeliyle ilgileniyorlar. Biz din devleti istemiyoruz. Hatta Ennahda da istemiyor." Tunus Cumhurbaşkanı'nın deyimiyle "Türklerle Araplar "Yeni love story" yaşamaya başladılar Marzuki şöyle konuştu: "1. Dünya Savaşı'ndan sonra Araplar Türklere kızdı. Hem hilafeti kaldırdıkları için hem de başka nedenlerle. Son 100 yıldır ilişkiler pek iyi olmadı. Yeniden aşk yaşıyoruz. Tunus bayrağımız Türk bayrağına çok benzer. Türkler Tunus'ta çok sevilir ve takdir edilirler. Hep çok iyi ilişkilerimiz oldu. Araplarla Türkler arasında yeni bir çağın başlamasını umut ediyorum."
HÜR ARAP BİRLİĞİ HÜLYASI
Tunus Cumhurbaşkanı'na "Türkiye İslam dünyasının lideri olabilir mi" diye de sordum. Yine gülümseyerek "Ben liderlikten söz etmem" dedi ve şunları söyledi: "Liderlikten söz ederseniz bir başkası çıkıp 'Hayır lider benim' der. Suudiler, Endonezya ya da Pakistan. Ben liderim diyebilir. Ben demokratik yeni bir Müslüman ülkeler topluluğundan söz etmek istiyorum. Türkiye bu topluluğun muhtemelen en önemli ülkesi olacak." Aslında Tunus Cumhurbaşkanı'nın daha büyük bir hayali de var. Marzuki "Gerçek demokratik Arap devletleri olursa İsrail'in ırkçı bir demokrasi olduğu, demokrasiyi de sadece Museviler için istediği anlaşılacak" diyor ve ekliyor: "10 yıl içinde belki de AB gibi Hür Arap Halkları Birliğini kurarız. O zaman belki İsraille Filistinliler arasında yeni bir barışın kurulmasında da rol oynayabiliriz." Marzuki, demokratikleşme sürecinde, Mısır ve Libya'dan daha şanslı olduklarını söylüyor ama Türkiye'nin 66 yıldır hâlâ demokrasi mücadelesi verdiğini düşünürsek Tunuslular bile demokrasi hülyasının o kadar başındalar ki... Yarın Tunus'un kilit adamlarıyla devrime ayna tutmaya devam edeceğim.
HABERE YORUM KAT