1. YAZARLAR

  2. HAMZA TÜRKMEN

  3. Tuğyana Karşı Ulemâ ve Seyyid Kutup
HAMZA TÜRKMEN

HAMZA TÜRKMEN

Yazarın Tüm Yazıları >

Tuğyana Karşı Ulemâ ve Seyyid Kutup

25 Mart 2015 Çarşamba 02:22A+A-

Tuğyan, fıtri ve vahyi ölçülerden sapma, Rabbimizin sınırlarını aşma azgınlığıdır.

Tuğyan şirktir, zulümdür, talandır.

Tuğyan adil olana isyan, zalime uşaklık ve şeytanlaşmadır.

Tuğyan ekinin ve neslin tahribatı, egemenlerin sömürüsü, emperyalizmdir.

Hz. Adem’den sonra tüm resuller vahiyden uzaklaşmış ve hududullahı çiğneyen toplum ve iktidarları düzeltmek/ıslah etmek için gönderilmişlerdir.

Bozulmuş olanı tekrar düzeltmek, vahiy ve fıtratla uyumlu hale getirmek çabasının Kur’an’daki kavramsal karşılığı ise ıslah’tır. Islah kaygısı, bilinci ve tavrı taşıyan mü’minlere Rabbimiz muslihun demektedir. Biz Müslümanlar için Batılı paradigmaya ait olan revilation/devrim kavramı ödünç bir kullanımdır. Ancak biz Müslimler için devrim ve devrimcilik ıslah temelinde kullanılırsa Rabbani bir değer taşıyabilir.

Tarihten bu yana muslihun olan öncülerimiz; yani ödünç bir kullanımla ‘devrimci’ sıddıklar, salihler ve şehidler dünden bugüne İslam’ın yaşayan gücü ve öncüleridirler. Vahyin tanıklığını taşıyan bilinçli ve takvalı Müslimlere Kitab-ı Kerim’de alimler/ulemâ denilmektedir.

Ulemâ, İslami ilimlerde derinleşenlerle ilgili ‘rasihun’ kullanımından önce, vahye tanıklık yaparken Allah’ı gereğince seven, sevgi içinde korkan ve ümid besleyen kullara denir (35/28). Sıddıklar, salihler ve yaşayan şehidler dediğimiz öncü kişiler de kültürel olarak belirlenen değil, Rabbimizin tanımladığı ulemâ niteliğini taşıyan insanlardır.

Pazartesi akşamı Hedef Platformu’nun Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde düzenlediği ve Selahaddin Eş Çakırgil ağabeyin de genel bir değerlendirme konuşması yaptığı toplantının başlığı ‘Tuğyana Karşı Cihadcı Ulemâ’ idi. Toplantıda bana da bu başlık çerçevesinde Seyyid Kutub’un misyonunu anlatmak düştü.

Seyyid Kutup, çağımızda her türlü tuğyanı cahiliyye olarak yorumlarken, aslında çağdaş kötülük odakları karşısında Siret-i Resul döneminde kullanılan temel Kur’ani bir kavramı yeniden güncellemişti.

O, dünyanın yeni imparatoru ABD’yi Amerika’da kavradıktan sonra, ABD emperyalizminin İslami uyanış ve ıslah hareketlerine karşı gelenekçi ve modernist dinî eğilimlerle oluşturduğu tuzağa, ilk defa ‘Amerikancı İslam’ tesbitinde bulunan kişiydi.

Mısır’da hapisten çıktığı 1964 yılında yayınlanan olgunluk döneminin son eseri ‘Yoldaki İşaretler’ kitabındaki fikirler için dönemin diktatörü Abdunnasır tarafından idam sehbasına çıkartılan Kutup, dayatılan tuğyanı eleştirmekten vazgeçmemiş; ve Abdunnasır’dan özür dilediği takdirde affolacağı teklifi karşısında ‘Bir mü’min bir münafıktan af dilemez’ diyerek inşaallah ölümsüzlüğe yürümüştür.

Onun 35-40 yaşına kadar insani arayışı, bu yaşlardan sonra İhvan-ı Müslimin çizgisinde rol kazanmıştır. Ancak ıslah çizgisindeki bu yürüyüşünde vakıa ve Kur’an merkezli sorgulamalarda bulunmuştur. Hapishanedeki sorgulama ve tahkikleri sonucunda 1960’tan sonra ulaştığı Kur’an’ın belirleyiciliği ekseninde hem gaybi ölçü alanında, hem toplum ve tarih değerlendirmesinde, hem merhaleci mücadele anlayışında hikmet ve dirayet dolu yaklaşımlar ortaya koymuştur.

İtikadi konulardan zanni haberlerden uzak durmayı, mezhepçi ‘sahife fıkhı’nın taklitçiliğinden arınmayı, Kur’an nasslarıyla hayat arasında ilişki kurmayı,  İslam’ın uygulanması için Kur’an Ümmeti’nin varlığını ön plana çıkartan tespitleri onun gerçek bir muhakkik, mütefekkir ve ıslah öncüsü kimliğini ortaya koymuştur.

Türkiye’de ‘Sen hala Seyyid mi okuyorsun, biz onu aştık’ diyenler, keşke onu olumlu doğrultuda aşabilme nitelik ve tanıklığını gösterebilselerdi. Onu aşmak için önce onun düşünce aşamalarını kavramak gerekir. O birilerinin kurguladığı gibi ne tekfirciydi, ne de hayata ve tarihe sadece devlet merkezli bakanlarca ve ‘Amerikancı İslam’ hezeyanlarıyla itham edildiği gibi ‘Resmi İslam’ taraftarıydı.

O ümmeti uyandırmak için bir ıslah projesinin stratejisi içinde canı pahasına ‘Yeniden Kur’an neslinin inşası’ hedefini önceleyen, diğer ıslah öncülerimiz gibi tağutun önünde eğilmeyen, gerçek bir ‘devrimci’ydi.

YAZIYA YORUM KAT

9 Yorum
  • Yavuz Selim / 27 Mart 2015 08:42

    Tayyib ERDOĞAN: IŞİD'İN ÇIKTIĞI YERE ŞİA GİRİYOR

    "IŞİD terör örgütü bir yerden çıkıyor bakıyorsunuz onun yerine Şia yerleşiyor. Bir yandan İslam diyeceksin bir yandan Müslüman diyeceksin ama öbür taraftan bunları yapmaya devam edeceksin, Suriye'de de aynı durum geçerli. 300 bin insanın katili olan bir durum var ve bu katile destek veren bir anlayış. Bu savunulabilir mi? Ben Müslümanım diyen bir insanın bu katili savunacağına ihtimal vermiyorum. İran'ın Yemen'den, Suriye'den ve Irak'tan ne kadar gücü varsa çekmesi lazım. Bu ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı duyması gerekir."

    Yanıtla (0) (0)
  • Vasat Ümmet / 25 Mart 2015 20:00

    onu aştık diyenler düşenlerdir! sebebi ise hallerine baksnlar isalm davasnda akidedn verdikleri tavizlere baksnlar kuranın mücahidi seyyid kutub aşmak için dediklerini anlamak pratkleştrmek lazmdr lakn bunu diyenlerde bu partikleşme yada amel göremedik!!!!

    Yanıtla (0) (0)
  • El Huseyni / 25 Mart 2015 18:21

    Sehid ins,Seyyid seyyid kutub, islah edici mucadelesi,tagutlara karsi verdigi tavizsiz mucadelesi,dunya ve dunya icindekilerini elinin tersiyle itmesi,dik durusunda,tagutlarin temelini sarsmasi,sehadetinden evel keferenin ufak bir tavize yanasmamasi ve buna sebep olarak keferenjn keferelerin seyyidin ipini cekip vahsice idam edilmesine sebep olmustur.yuce Allah onun mukafatini verecektir ins.halen seyyid kutubu anlamayanlar olablir ki vardir.kimileri seyyidi tanimlarken seyyidin devletin baski ve iskencelerinden dolayi saglikli bir fikir uretemedi vb elestriler ve ithamlar yapilmaktalar.


    Seyyid kutubun aklimdan kalan bir konuyu aktarmak istiyorum.insnlar kurani okuduklarinda anlamis olsalardi,bir kelime dahi tefsir veya kelime yazmazdim.benim tefsiri yazmamin sebebi,bir araci olarak,insanlarin kuranla tanismasi ve kurani anlamalaridir. dunyadaki tum muslumanlar,insanlar seyyidin dusuncelerinden etkilendi.Rabbim seyyidi cennetil alaya koymayi nasip eylesin amin.

    Yanıtla (0) (0)
  • orhan işbilen / 25 Mart 2015 18:00

    Ah şu kavramlar yok mu. Hele onları donduranlar. Seyyid yaşasaydı acaba hayati sahife fıkhıve dondurulmuş ezberlerden ibaret zannedenlere bbugün nasıl bir açılımonerirdi. Gannuşi nin mi yaninda dururdu yoksa isam el aryanın mi. Yoksa mısırı da aAfganistani da tunusu da suriyeyi de libyayi da karşıdan seyreden beğenmeyen kavramlarin içini biz 40 yıl evvel doldurduk, kuran da boyle diyor üstüne laf soyletmezuk dercesine hayatin getirdiği gerçekleri hafifseyenler gibi mi davranırdı. Kim bilir. Dünün Seyyid Kutup uzmanlari için bu soruların cevapları o kadar kolay ki. Acarsiniz 50-55 yıl önce yazdıklarını koyarsiniz gençliğin önüne işte cevaplar dersiniz olur biter değil mi.
    Allah razi olsun Hamza abiden ki onun öncelikle vakiaya gore fikhetme çabasının anlaşılmasının gerekliliğini gundemlestirmeye çalışıyor ki ornek alinabilsin diye. Kişiler bunun için irdelenir. Mumyalamak için değil.
    Gannuşi son kitabında seyyidin bakara suresi 256. Ayeti kelimesinin tefsirini günümüz açılımları açısından değerlendirmişki cçok da iyi yapmış. İste kişilerden ve fikirlerinden boyle istifade edilir. Ama önce bu kişilerin fikirlerinden nasıl istifade edilmesini tavsiye ettiklerini anlamak kaydıyla.

    Yanıtla (0) (0)
  • zülfü / 25 Mart 2015 17:27

    seyid kutup iman etikten sonra düsüncesi fikirleri ile hayataki pratikleri ayniydi. gayesi her seyi yaratan biricikolan allaha kul olmakti ve bu ugurda ölümüyle sahitlik ederek bedel ödüyerek sehid oldu . seyid kutup islama parcaci deyil hep hayati bütünlük icerisinde degerlendirirdi yani allahin hakini kim gasp etmisse cekinmezdi tagut derdi.mevki makam düsünmezdi haka sahitlik ederdi . örnek nesilden bahsederken hep degismiyen tek kaynak olan kurandan bahsederdi. ve insalari ona davet ederdi. ne zamanki o biricik olan kaynagin yaninda baska kaynalarda ölcü delil olduktan sonra müslümanlarin dirligi birlgi bzuldu birbiriyle kavgalar basladi bugün bu kavgalarin tek nedeni seyidin vurguladigi gibi tek kaynaktan beslememizden onun icin ayni dile ihtiyacimiz var. deki namazim ibadetlerim hayatim ve ölümüm evrenlrin rabbi olan allah icindir enam 162 hayatin gayesi allahin tavsiyelerine uymaktir.ancak o zaman hayat anlam kazanir seyid k
    mücadelesini diri tutalim selam dua ile

    Yanıtla (0) (0)
  • Kemal Kök / 25 Mart 2015 15:31

    Neden Alim yetiştiremiyoruz sorusunu etraflıca incelemek gerekiyor. Tabi öncelikle Alim tanımına Kuran merkezli tanımlama yaparak işe başlanmalı. Kuran konusunda epey emek sarfeden hocalarımız var ama bir taraflar hep noksan.. Siyasi, toplumsal gelişmelerde hocalarımız istikamet tutturamıyorlar maalesef..Kuran ne zaman hayata müdahale edecek diye insan sormadan edemiyor bu durum karşısında...Ben merkezliliği aşıp kendi görüş ve ictihatlarını mutlaklaştırma felaketine düşme de bir başka sorun...Oysa ne güzel olurdu her anlamda yetişmiş, hikmetli, kendilerine saygı duyacağımız alimlerimiz olsaydı ve yol gösterselerdi kafaların oldukça karışık olduğu şu süreçlerde toplumlara...Toparlayabilselerdi dağınık mevzileri... Belki de bu konuyu daha da gündemleştirip tartışmak gerekir ola ki fayda getire...

    Yanıtla (0) (0)
  • Yakup Döğer / 25 Mart 2015 14:29

    Selam ile

    Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki:Biz Müslümanların Batılı paradigmanın anlamlandırdığı ve içini doldurduğu kavramlara ödünç bile olsa ihtiyacımız yoktur.Çünkü batının bütün kavramları kendi künhüne vakıf manalar içerir.Devrim kavramının İslami litarütürde karşılığı Fetih'tir.Bize ait kavramlarımız yerinde bütün aleniliğiyle dururken,batının seküler anlayışıyla anlamlanmış kavramlarına ihtiyacımız yoktur. Seyyit Kutup'un(Allah kendisinden razı olsun) donuk sahife fıkhı dediği, hem geleneksel olan İslam algısına bir baş kaldırı hemde modern paradigmanın ve özellikle abd de ortaya çıkan SİVİL DİN kavramına bir baş kaldırıdır.

    Şimdi bir benzerinin,Türkiyede inşaa edilmeye, yani Türkiyenin muhafazakar iktidar tarafından küçük amerika yapılmaya çalışıldığı bu anlayış ne yazıkki pragmatist yaklaşımlarla Müslümanım diyenlerden de ilgi görmektedir.Benim acizane kanaatim,öncelikle bu anlayıştaki Müslümanların Seyyit Kutuptan bahsetmeden önce Seyyit Kutubu anlamaları gerekmetedir.Yada,Tuğyan ve onun aiktivisti olan Tagut kavramını yeniden gözden geçirmeleri gerekir.

    Bugün mevcut iktidarın görece özgürlük dediğimiz alanlarda bireysel İslamın yaşanmasına müsade etmesi,laik seküler devlet temelli iktidarın bunları bir lutfmuş gibi sunması,adeta "Daha ne istiyorsunuz" edasıyla yaklaşması,sürekli yaptıklarını her dakka her saat söyleyip durması ve başımıza kakması,bizi minnet duygusuna itmemelidir.

    Batılı sosyologların ve felsefecilerin modern devletin yapılanmasındaki bir tesbiti bizim bazı şeyleri anlamamıza daha da yardımcı olacaktır.Şöyle derler:"Modern devletin kullandığı bütün kavramlar aslında içleri boşaltılmış ilahiyat kavramlarıdır."Bu bağlamda sonuç olarak,bize ait olan kavramlar ama içi boşaltılmadan kullanılanlar bizi istikamet üzere kılacaktır.

    Müdahene anlayışı ve faydacı yaklaşımlar, Reellik ve İdeallik kavramlarımızı bile seküler manada anlamlandırmamıza yol açacaktır.Reel siyaset, ideal siyesetin tanım ve tarifini de hakim paradigmanın isteği yönünde yorumlamak,sanırım an itibarıyla gelinebilecek son noktadır.

    Selam ve dua ile.

    Yanıtla (0) (0)
  • ebuzer / 25 Mart 2015 11:58

    Milliyetçi, mukaddesatçı muhafazakar iktidardan bu yana pek kullanılmayan Tağut-Tuğyan kavramının başlığa alınmasında bi hoş olduk, eyvallah..Haka şahitlik namı hesabına hizmet vermeyi öncelik edinen Ulama ve yoldaşlarının Seyid kutup, ufkuyla iktidarın yakınlarından uzak durmaları ve başkent tağutlarına meyletmemeleri dileğiyle

    selam ve dua

    Yanıtla (0) (0)
  • Vedat D / 25 Mart 2015 07:01

    Seyyid Kutub ,gerçekten çok değerli bir fikir ,dava adamı alim bir şahsiyet,hayatı ve ölümüyle şahitlik etmiş bir şehit idi. Birde O'nu çok iyi anlamak gerektiğini söyleyip,sürekli O'nun adına paneller düzenleyen bizlere bakın ! hiç O sürekli şehidliğini ve şahidliğini andığımız rahmetli ile yaptiklarımız benzeşiyormu?! Kendi kendimizi kandırmayalım arkadaşlar O nereye biz nereye! Eğer bizim bu hallerimizi görse acaba ne derdi bize?! her halde şöyle derdi "beni bir siz anladınız.! ama sizde yanlış anladınız.!"

    Yanıtla (0) (0)