
Trump'ın uyarısı Netanyahu'yu dizginler mi?
Yahya Bostan, Trump'ın Netanyahu'ya yönelik "makul ol" uyarısının, işgal rejiminin Suriye'deki hareket alanını kısıtlayarak Türkiye-İsrail arasında bir çatışmasızlık mekanizmasının kurulmasına zemin hazırladığını aktarıyor.
Yeni Şafak/Yahya Bostan
Peki, Netanyahu akıllı olacak mı?
7 Nisan’da, gecenin ilerleyen saatlerinde, Oval Ofis’te ABD Başkanı Trump ve İsrail Başbakanı Netanyahu’nun yaptığı açıklamalar tarihe geçti. Oval Ofis’teki o toplantıda Trump, konu Suriye ve Türkiye’den açılınca, İsrail Başbakanına “Makul ol” dedi. Bundan sonraki en önemli soru şudur: Netanyahu makul ya da akıllı olacak mı? Bu konuda bir öngörüm var. İkinci soru da şudur: Türkiye-İsrail arasında kurulmakta olan çatışmasızlık mekanizması ne anlama geliyor? Anlatayım…
“ATEŞKES GEREKİYOR” DEMİŞ
Netanyahu, Washington’a birden çok dosyayla gitti. İsrail’e eli boş döndü. Bu dosyalardan biri Gazze’ydi. ”Gazze’den sürgün” planını “gönüllü sürgüne” çeviriyorlar. Bu konuda çeşitli ülkelerle görüşüyorlar. Endonezya belirli sayıdaki Filistinliyi ülkesine kabul edeceğini açıkladı. Trump, Gazze’de yeni bir saldırı dalgası başlatmak isteyen Netanyahu’ya “Artık ateşkes gerekiyor” demiş.
İRAN’LA TEMAS MI SAVAŞ MI?
Bir diğer konu İran’dır. Uzun zamandır yazıyoruz. İsrail, İran’ın hava savunma sistemlerine 26 Ekim’deki saldırılarda önemli ölçüde zarar vermişti. Tel Aviv, İran’ın tarihinde olmadığı kadar savunmasız olduğunu düşünüyor. Bu yüzden nükleer tesislerine saldırmak istiyor. Hatta İran’ın nükleer silaha çok yaklaştığına dönük haberler dolaşıma sokuluyor (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Şubat ayında, “İran'ın silah sınıfına yakın olan %60 saflığa kadar 275 kg uranyum zenginleştirdiğini” açıkladı.)
Ancak Trump, o görüşmede sürpriz bir kart açtı. İran’la doğrudan görüşmelere (yarın) başlanacağını duyurdu. Yani Netanyahu’nun saldırı planını erteledi. Bunu yaparken de “Hiç kimse ABD'ye liderlik edemez. Biz ne yapmak istiyorsak onu yaparız” diye vurguladı. Bu Netanyahu’ya “Bana patronluk taslama” mesajdır.
Trump elbette Netanyahu’nun ağzına bir parmak bal çalmayı ihmal etmedi. “Eğer görüşmeler başarısız olursa İran büyük tehlike altına girer” dedi.
ABD’nin bölgeye yaptığı yığınak bununla ilgilidir. Yayımlanan haberlere göre ABD son bir ayda bölgeye dönük askeri yığınağını yüzde 50 artırdı. Geçtiğimiz haftalarda Yemen’i vurmasını da buna ekleyin. ABD İran’dan nükleer çalışmalardan vaz geçmesini, Lübnan ve Suriye’den çekildikten sonra Yemen’e desteğini kesmesini, bir sonraki aşamada Irak’taki Haşdi Şabi unsurlarının da Irak ordusuna entegrasyonunu şart koşuyor. Ankara’da, ABD-İran görüşmelerinden bir sonuç çıkmaması halinde, İsrail’in İran’ı vuracağı, ABD’nin de bunu destekleyeceğine dönük bir endişe var.
KULİS: “BİZ ORADA YOKUZ” DEMİŞ
Netanyahu’nun, Türkiye’yi Trump’a şikayet etmek, aynı zamanda Suriye’nin ABD, Türkiye, Rusya ve İsrail arasında nüfuz alanlarına bölünmesini istemek için ABD’ye gittiğini yazmıştık. Şimdi kaynaklarımızdan duyuyoruz ki… Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerini işgal etmek için de Trump’tan izin istemiş. Trump “Biz orada yokuz” demiş.
Yani… Trump, Netanyahu’nun Suriye’yi dörde bölme planını desteklemeyecek. Nitekim bu plan, ABD’nin Ortadoğu’dan çekilme ve Çin’e odaklanma hevesiyle örtüşmüyor. Şimdi yazının başındaki soruya dönme zamanı. ABD, İsrail başbakanını Suriye’de desteklemeyecekse, Netanyahu, uyarılara kulak asıp, makul ve akıllı davranacak mı?
MEKANİZMA NASIL ÇALIŞACAK?
Şimdi, Türkiye ve İsrail arasında, Suriye’de çatışmayı engelleyecek bir mekanizma kuruluyor. Dışişleri Bakanı Fidan “Muharip unsurların birbirini yanlış anlamasının önüne geçmek amacıyla” dedi. Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan bilgilendirmede “Bir çatışmasızlık mekanizması kurulması konusunda dün (Çarşamba) Azerbaycan’da ilk teknik görüşme yapılmıştır” ifadeleri kullanıldı.
Edindiğim bilgilere göre, Türkiye’nin ABD, Rusya ve Irak’la da benzer bir mekanizması bulunuyor. Bu ilk teknik görüşmeydi, sürecin sağlıklı yürümesi için devam görüşmelerin de yapılacağı söyleniyor. Mekanizma kapsamında Suriye’deki askeri unsurların karşı karşıya gelmemesi hedefleniyor. Bunu sağlamak için askeri unsurlar arasında karşılıklı konum bilgilendirmesi yapılacak. Yani… Ankara diyecek ki… “Benim askerim Suriye’nin şu bölgesinde, oraya yaklaşmayın.” Böylece olası çatışmaların önüne geçilecek.
Bu çatışmasızlık mekanizması Netanyahu’yu Türkiye karşısında -kısmen- makul bir çizgiye çekecektir. Mekanizmanın kurulmasıyla, İsrail, Türkiye’nin Suriye’deki varlığını tartışma konusu yapamayacak. Türkiye’nin kuracağı eğitim üslerinin artık gündeme geleceğini de sanmıyorum. Bu gelişmeyle, Suriye’yi istikrarsızlaştırma arayışında olan İsrail’in hareket alanı da daralacak.
Trump’ın “makul ol” uyarısı da Netanyahu’nun Suriye’deki hareketlerini kısıtlayabilir. Ancak… İsrail’in Suriye’yi istikrarsızlaştırma, Şam yönetimini devirmeye çalışma, yapabiliyorsa ülkeyi kantonlara bölme hedefinden vazgeçeceğini sanmıyorum. Bir süre bekleyip ilk fırsatta yeni girişimlere imza atabilirler. Ankara’nın yürüttüğü “Terörsüz Türkiye” süreci bu yüzden daha fazla önem kazandı.
HABERE YORUM KAT