
Trump'ın ütopik söylemleri Gazzelileri tehcir etmeye yeter mi?
Yasin Aktay, Trump'ın Gazze üzerindeki planlarının gerçeklikten çok uzak olduğunu ve bu yaklaşımın uluslarası arenada ABD'nin yalnızlaşmasının başlangıcı olabileceğini aktariyor.
Yasin Aktay/Yeni Şafak
Trump’ın stratejik aklı ABD karşısındaki safları sıklaştırıyor!
Trump’ın kendisini ziyaret eden İsrail’in insanlık suçlusu eli kanlı katil Başbakanı Benjamin Netanyahu’yla basın toplantısında Gazze üzerine söyledikleri beklendiği gibi infiallere yol açtı. Söyledikleri söz değil, ayık kafadan çıkmış laf da değil. Yol açtığı infiallerle insanların sergiledikleri ilk tepkiler sanırım ABD Başkanıdır diye Trump’ı fazla ciddiye almak durumunda olmaktan.
Gazze hakkında söylediklerini neresinden tutup düzelteceksin telaşına kapılanlar, bir tarafını düzeltseler bir umut cümlenin tamamını düzeltebileceklerini varsayıyorlar. Oysa düzelecek bir tarafı, ciddiye alınacak bir yanı, gerçeklikle herhangi bir bağı hiç yok. Gazze’yi bir emlakçı gözüyle görüyor olmaktan dolayı, orada yaşayan insanların oraya bir vatan gibi bakıyor olmalarını anlayamıyor olması üzerinden çok yorumlar yapıldı mesela.
Yarım milyon Gazzelinin daha ateşkes haberi duyurulur duyurulmaz hemen Kuzey’e doğru giriştikleri destansı yürüyüşün ardındaki motivasyon vatana tutunmaktır. Trump bu insanların gidecek bir yerleri olmadığı için Gazze’de kaldıklarını, kendilerine başka bir yer sunulursa gidebileceklerini söylüyor ki, bu söylediği aslında vatan mefhumunu, bir yerin manevi anlamını bilmediğinden değil, böyle bir motivasyonun Yahudilerden başkaları için fazla lüks olduğunu düşünmekten. Yoksa aynı formül İsraillilere daha kolay sunulabilirdi ve İsrailliler de topu topu başka yerlerde de alternatifi bulunabilecek bir toprak parçasında, bir arsada neden ısrar ediyor olsunlar ki? Alaska’ya, Kanada’ya, ABD’nin herhangi bir eyaletinde kendilerine bugünkü İsrail topraklarının birkaç katı çok daha verimli araziler tahsis edilip sorun kökünden de çözülebilirdi. İsrail için bu formül hiç akla gelmez, çünkü toprağın Yahudiler için kutsal olduğu düşünülüyor ama aynı toprağın Müslümanlar için de kutsal olabilme ihtimaline yer bile verilmiyor.
İstediği kadar yer vermesin, Gazzeliler için Trump’ın hezeyan olarak algılanan bu önerisine karşılık Gazze halkı bu topraklar için nasıl bedeller ödemeye hazır olduğunu 75 yıldır zaten gösteriyordu ama son savaşta 471 gün boyunca bütün dünyanın zihnine kazıyacak şekilde gösterdi. Ateşkesten sonra da evleri tamamen yıkılmış yarım milyon insanın Kuzeye doğru nasıl bir dönüş yoluna geçtiklerini görenler vatanın azizliği, kutsallığı, vatana tutunmanın gücünü gördüler.
Bu esnada sırf ülkeleri istikrarsız diye, arada bir Hamas saldırılarına maruz kalıyor diye İsrail’in vadedilmiş toprakları kutsal saydığı için gelip yerleşmiş, yerleşirken Filistinlilerin evlerini arazilerini gasbetmiş haydut vatandaşlarından en az 1 milyonu pılısını pırtısını toplayıp geldiği yere gitti. Demek ki neymiş: Bir toprağı sadece bir arazi parçasından ibaret görmeme konusunda kendini kanıtlamış olanın adı Filistinlidir.
Trump’ın sözlerini ne kadar ciddiye almamız gerektiği hususunda en iyi cevabı Gazze halkı veriyor zaten. Bu lafları ilk duyanların verdikleri birkaç tepki derlenmiş. Çoğu kahkaha atarak, ardından “nasıl yani?!” diyerek nasıl bir şakayla karşıya olduğunu soruyor. 471 gün boyunca taş üstünde taş bırakmayan Gazze halkı her şeye rağmen Siyonist katliamcı güce kök söktürdü, savaş durmasa daha da kök söktürmeye devam edecekti. İsrail sadece rehineleri kurtarmak için değil, kendisi savaştan yorulduğu ve bir sonuç alamayacağını gördüğü için havlu atmak durumunda kaldı.
Gazzeliler sadece İsrail’e karşı savaşmadı ki, sadece İsrail’i hezimete uğratmadı ki. İsrail’le beraber ABD’yi de yendi Gazze halkı, hem de ayaklarındaki terliklerle.
Trump’ın Gazze üzerine sarfettiği uçuk sözler, onun Grönland, Kanada ve Panama Kanalı’nın ilhakı üzerine söyledikleriyle yan yana düşünüldüğünde ortaya başka bir dil, başka bir akıl, başka bir şahsiyet çıkıyor karşımıza. Hele Gazzelileri yerleştirme konusunda Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün’ü kendi kendine gelin güvey olarak işin içine kattıktan sonra her üç ülkeden gelen tepkiler Trump’ın ne yapmaya çalıştığı konusunda beyinleri patlatmayı gerektiren bir durum ortaya çıkarıyor. ABD başkanı olmasa kimsenin üzerinde bir saniye bile durmayacağı bu fantezilere bile çok büyük bir taktik-stratejik değer atfettiği de görülüyor. Konuyu tartışmaya açarak herkesi bu fikre alıştırmak, hatta herkesi bu fikre karşı savunmaya zorlayarak günün sonunda bu imkansızın olabilirliğine dünyayı hazırlamak… Böyle bir hedef için bu kadar çok saçmalamak gerekiyor mudur? Bu kadar çok saçmalayanın kaybedeceği itibar ve güvenilirliği telafi edecek, yeni bir fırsat olabilecek midir?
Mesela Suudi Arabistan normal şartlar altında Trump ile çalışmaya en hazır aktördü belki bölgede. Ama onun bile Trump’a en hızlı ve en sert şekilde tepki vererek “bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını “kesin ve sarsılmaz” bir şekilde desteklediğini” ifade etmesi Trump ve fantastik planları açısından bir kazanım sayılabilir mi?
Benzer açıklamaları Mısır ve Ürdün de yaptı. Aslıda Trump’ın bu yaptığı belki de şimdiye kadar İsrail’i sınırsızca destekleyen ve suçlarına ortak olan ABD karşısında yeni bir uluslararası bloğun çok daha güçlü bir şekilde saflarını sıklaştırmasına sebep olamaz mı?
Daha önce Suudi Arabistan’a önce 400 milyar dolar yatırım emrivakisi yapan, sonra bizzat MBS tarafından 600’e çıkarılmış olan bu miktarın üstüne bir emrivaki daha yapıp 1 trilyona çıkarmaktan söz eden Trump’ın dostluğuna veya müttefiklik ilişkisine ne kadar güvenilebilir? Böyle bir ilişkiye ne kadar tahammül edilebilir? Bu ilişkide yüklediği külfetten daha fazla nasıl bir katkı yapabilir ilişkiye?
Bu absürt komedi fantezileri sanıldığının aksine Gazze’de veya dünyanın herhangi bir yerinde ABD’ye daha fazla avantaj sağlamış olmayacak. Bu kadar tutarsız ve absürt bir kişilik bütün müttefikleri hızla yapacakları kâr-zarar hesabıyla iter.
Kim bilir belki Trump’ın dünyaya musallat olmuş ABD’nin prestijini böylece hafifleterek insanlığa bir fayda sağlamak gibi bir rolü vardır? Amacının tabii ki bu olmadığını bilsek de…
HABERE YORUM KAT
Lanet olası Trump... Utanma arlanma yok. Hele hele insanlığın zerresi yok. Varsa yoksa para... Bunca şehid o zaman niye verildi. Bu beyinsiz varlık bunu düşünmüyor mu? Düşünemez, çünkü insan değil... Garip bir yaratık... Kibir gözlerini kör etmiş. Zaten vücut dilinden de bu anlaşılıyor. Kara cahil. Tam bir aptal... Er veya geç belasını bulacaktır. İnşallah Amerikanın sonunu getirir. Çünkü, Amerikanın miadı dolmuştur. Bize düşen it ürür kervan yürür misali Filistinli kardeşlerimize yardım etmemizdir. Bunun için Gazze yardım götüren yardım kuruluşları aracılığıyla bu kardeşlerimize yardımada bulunmaktır.İnternetten güvendiğiniz yardım kuruluşları; İHH, Özgür Der, Cansuyu vs. bunlar vasıtasıyla yardımlarımızı iletebiliriz. Uzaktan ah vah etmekle Allah'ın huzurunda mahşer gününde kendimizi temize çıkaramayız.
Yanıtla (0) (0)Sevdiğiniz değerli şeylerden Allah yolunda karşılık beklemeden, gönüllü harcamadıkça, gerçek iyiliğe, hakiki müslümanlığa, kâmil, yiğit insan olma (fütüvvet) derecesine eremezsiniz. Yolunda karşılık beklemeden, gönüllü harcadığınız her şeyi Allah bilir, karşılıksız bırakmaz.Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir. (Bakara 261)