1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Trump'ın dış politikasını hangi saikler belirleyecek?
Trump'ın dış politikasını hangi saikler belirleyecek?

Trump'ın dış politikasını hangi saikler belirleyecek?

Abdullah Muradoğlu, ABD Başkanı Donald Trump'ın olası adımlarını inceliyor.

14 Ocak 2025 Salı 11:00A+A-

Abdullah Muradoğlu / Yeni Şafak

Dikkat! Trump yaklaşıyor!

ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump Kanada ve Panama Kanalı’nın Amerikan kontrolüne geçmesi gerektiğini söylüyor, Danimarka Krallığına ait “Grönland” adasının ise ABD’ye satılmasını istiyor. Trump, Grönland’ın ve Panama Kanalı’nın kontrolünü ele geçirmek için askeri güç kullanma ihtimalini ise reddetmiyor. Birçok analizciye göre Trump’ın açıklamaları bir ‘trolleme’dir. Birçok analizciyse bu açıklamaların ciddiye alınması gerektiğini düşünüyor.

Hem Kanada, hem de Danimarka ABD’nin “NATO”daki müttefikleri. Ancak Trump NATO’yu ABD’nin sırtında yük olarak görüyor. Trump NATO üyelerinin askeri harcamalarını ABD’nin istediği oranlarda artırmamaları halinde güvenliklerinden sorumlu olmayacağını söylemişti.

Trump’ın açıklamalarına en anlamlı cevapsa Fransa Dış İşleri Bakanı Jean –Noel Barrot’dan geldi. Barrot yaptığı açıklamada “Bana ABD’nin Grönland’ı işgal edeceğini düşünüp düşünmediğimi mi soruyorsunuz? Cevabım hayır. En güçlü olanın hayatta kaldığı bir döneme mi girdik? O zaman cevap evet” diyordu. Bu cevap bana Milattan önce 431’den 404 yılına kadar devam eden “Peloponez Savaşları”nın tarihini yazan Thucydides’i hatırlattı.

Bu savaşlara yer alan Atina’lı general Thucydides’in verdiği bilgilere göre “Atina Deniz İmparatorluğu” küçük “Melos adası”nı kuşatma altına almıştı. Meloslular Atina için hiçbir şekilde tehdit içermiyordu. Sadece Atina ve Sparta arasındaki savaşlarda “tarafsız” kalmak istiyorlardı. Atinalılarsa, isteklerine boyun eğmeyen Melos’un diğer şehir devletleri için ‘kötü emsal’ teşkil edeceğini savunuyorlardı: Meloslular ya boyun eğecekler ya da yok olacaklardı.

Meloslular’ın tüm haklı ve inandırıcı gerekçelerini kaale almayan Atina heyeti Melos heyetine, “güçlüler yapabileceklerini yapar, zayıflar ise çekmeleri gerekeni çekerler” diyerek cevap vermişti. Nihayetinde Atina güçleri Melos’u işgal ederek halkını katlettiler.

Bu meşhur diyaloğun Amerikan dış politika kültüründe müstesna bir yeri var. Dünyanın en büyük ekonomisine ve en büyük askeri gücüne sahip olan ABD’nin 60 yıldan fazladır Küba Adası’nı abluka altında tutmasının sebebi de budur: Sonu gelmez bir cezalandırma.

Thucydides tarihlerinde her birinde çok sayıda şehir devletinin ‘müttefik’ yahut “tabi devlet” olarak yer aldığı iki büyük güç arasında çıkan savaşların sebebini de açıklıyordu. Thucydides’e göre 27 yıl kadar süren bu savaşların nedeni “Deniz İmparatorluğu” olarak Atina’nın yükselişinin yerleşik egemen bir karasal güç olan Sparta’da uyandırdığı derin korkuydu.

Yaklaşık 2500 yıl önce Thucydides’in kullandığı bu ibarenin ABD’nin yükselen Çin’e karşı ‘yeni Soğuk Savaşı’yla ilişkilendirildiğini hatırlatmak gerekiyor. Trump’ın Grönland ve Panama Kanalıyla ilgili gerekçeleri de Çin’le ilişkili. Trump, Panama Kanalı’nın Çin’e yarar sağladığı, ABD’ye ise zarar verdiğini savunuyor. Çin, Grönland›daki en büyük yatırımcı konumunda.

ABD’nin adada eskiden kalma bir askeri üssü de var. Grönland, pil üretiminde kullanılan lityum, niyobyum ve zirkonyum gibi metallerin yanı sıra Çin dışındaki en büyük nadir toprak mineralleri yataklarına sahip. Grönland’ın açık deniz petrol ve gaz sahalarının gelecekte erişime açılma ihtimali de Amerikan şirketlerini cezbediyor. Buzulların erimesi halinde Kuzey Kutbu yeni tedarik yollarında da ayrıca önem kazanacak. Bu durumda Çin ve Rusya bu tedarik yollarında avantajlı olacak. Bazı Çinlilere göreyse Kuzey Kutbu “İpek Yolu”nun bir eşdeğeridir.

Grönland dünyanın en büyük adası, ancak nüfusu 60 binin altında. Trump’ın adayla ilgisiyse ilk başkanlık döneminden kalmadır. Susan Glasser ve Peter Baker imzalı “The Divider: Trump in the White House, 2017-2021” başlıklı kitaptaki bilgilere göre Trump’ın kafasına Grönland’ı sokan kişi, kozmetik milyarderi Ronald Lauder idi. İsrail’de Netanyahu aleyhinde açılan yolsuzluk davalarında adı geçen Lauder ayrıca “Dünya Yahudi Kongresi”nin Başkanıdır.

Glasser ve Baker’ın kitabına göre Trump “Ulusal Güvenlik Konseyi”nden Grönland üzerinde çalışmalarını istemiş. Trump “Ben bir emlak geliştiricisiyim. Bir köşeye bakıyorum, ‘İnşa ettiğim bina için şu dükkânı almalıyım’ diyorum, vs. O kadar da farklı değil” demiş. Hatta Trump “Haritaları seviyorum. Ve hep şöyle derim: ‘Şunun büyüklüğüne bakın. Çok büyük. Amerika Birleşik Devletleri’nin bir parçası olmalı” diye konuşmuş. Trump’ın dış politika yaklaşımını en iyi bildiği iş olan “emlak geliştiriciliği”yle bağdaştırması yeni başkanlık döneminde uluslararası diplomasiyi nasıl yürüteceği konusunda yeteri kadar ipucu veriyor.

HABERE YORUM KAT