1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Trump ve Netanyahu görüşmesinin basına yansımaları
Trump ve Netanyahu görüşmesinin basına yansımaları

Trump ve Netanyahu görüşmesinin basına yansımaları

Ali Osman Aydın, Trump ve Netanyahu görüşmesinin, dünya basını ve Türkiye basınındaki farklı yansımalarını analiz ediyor.

12 Nisan 2025 Cumartesi 23:00A+A-

Ali Osman Aydın/Yeni Akit

Türkiye, İsrail ve güç dengesi

Gerçekleştirdiği Gazze katliamıyla dünya durdukça adı lanetle anılacak olan İsrail Başbakanı B. Netanyahu, ABD’yi ziyaret etti geçtiğimiz günlerde. Bu ziyaret ilkinden 62 gün sonra gerçekleşti. İlkinde esen olumlu rüzgarlardan eser yoktu ikincide.

Görüşme sonrası Trump’ın basın mensuplarına verdiği cevaplar sosyal medyada ilginç reaksiyonlara neden oldu. Kemalistler ile bazı dindar gruplar farklı noktalardan bu sözleri kıyasıya ve çok ağır bir şekilde eleştirdiler.  

Aslında söylenenlerin, eleştirinin çok ötesinde olduğunun altını çizmek lazım. Bunlar düpedüz aşağılama ve hakaretti. Ben şahsen insanların her fırsatta ülkelerini aşağılama ve küçük düşürme takıntısını anlayamıyorum. Bu beni çok rahatsız ediyor.    

Bu yorumları okuduktan sonra, dünya basınında ziyaretin nasıl yorumlandığını merak ettim. Onlar da acaba Türkiye’yi küçük düşüren şeyler mi söylemişlerdi, onlar da Erdoğan’a hakaret içeren yorumlar mı yapmışlardı acaba? Onlar da “o fotoğraftan” İsrail’in mutlak gücüne dair kanıtlar çıkarmışlar mıydı? 

Bazı gazetelerde neler yazıldığını sizinle paylaşacağım ama önce Netanyahu ve Trump ne söylediler bir hatırlayalım. 

Dünya medyası Netanyahu'nun Washington'a İran, Türkiye'nin Suriye'deki konumu, gümrük tarifeleri ve Gazze meselesi ile ilgili görüşmek için gittiğini duyurmuştu. Görüşmenin bir önceki görüşme gibi kesin bir başarı ile sonuçlanması bekleniyordu.  

Netanyahu basın karşısında yaptığı açıklamada, “Türkiye dahil herhangi bir devletin Suriye’yi kendilerine saldırmak için üs olarak kullanmasına izin vermeyeceklerini, Türkiye ile bir çatışma istemediklerini” söyledi. Başkan Trump’ın “bu konuda arabuluculuk yapacak en doğru kişi” olduğunu belirtti. 

Trump ise, “Erdoğan adında bir adamla harika ilişkilerim var. Ben onu severim, o da beni sever. Basının, Erdoğan’ı sevmeme kızdığını biliyorum ama aramızda hiçbir zaman bir sorun olmadı. Erdoğan çok güçlü ve zeki bir adam. Suriye’de başka kimsenin yapamadığını yaptı. Hakkını vermek lazım.”

Trump, Suriye konusundaki bir diyaloglarını da aktararak, Erdoğan’a, “Tebrikler, 2000 yıldır kimsenin yapamadığını yaptın, Suriye’yi aldın” dediğini, Erdoğan’ın ise önce “Hayır, biz değildik” diye yanıt verdiğini, ancak kendisinin “Biliyorum, sizdiniz” demesi üzerine Erdoğan’ın “Evet, belki de bizdik” dediğini belirtti. Ayrıca, Netanyahu’ya dönerek, “Türkiye ile herhangi bir sorunun olursa, bunu çözebilirim, ama makul olmak zorundasın” ifadesini kullandı. Hatta son ifadeyi tekrar etti! 

*

İngiltere’nin The Guardian gazetesi Trump’ın Erdoğan’a “çok zeki bir lider” ve Netanyahu’ya “makul olmak zorundasın” sözlerini ABD’nin İsrail’e mesafe koyarak, Türkiye ile Orta Doğu’da yeni bir denge kurma girişimi olarak yorumladı…

Fransa’nın Le Monde gazetesi, Trump’ın Erdoğan övgülerini ve Netanyahu’ya yönelik ikazını, İsrail’in Suriye politikasında yalnızlaştığının bir işareti olarak değerlendirdi ve ABD’nin NATO müttefiki Türkiye’yi öncelediği şeklinde yorumladı. 

 Almanya’nın Der Spiegel dergisi, Trump’ın Erdoğan’ı övmesini ve Netanyahu’ya “makul” olmasını söylemesini, İsrail’in ABD nezdindeki etkisinin azaldığına dair bir işaret olarak yorumladı. 

ABD’nin The New York Times gazetesi, Trump’ın Erdoğan’a övgülerini ve Netanyahu’ya verdiği “makul ol” tavsiyesini, İsrail’in Gazze ve Suriye politikalarına dolaylı bir eleştiri olarak okudu.  

Katar’ın Al Jazeera kanalı, Trump’ın Erdoğan’ı övmesini ve Netanyahu’ya yönelik sözlerini, Türkiye’nin bölgesel gücünün tanınması olarak kutladı ve İsrail’in diplomatik bir yenilgi aldığını savundu. 

Çin’in Global Times gazetesi, Trump’ın Erdoğan övgülerini ABD’nin Orta Doğu’da Türkiye’yi dengeleyici bir güç olarak konumlandırma stratejisi olarak gördü ve İsrail’in etkisinin zayıfladığı şeklinde yorumladı.

Japonya’nın Asahi Shimbun gazetesi, Trump’ın Erdoğan’ı övmesini ve Netanyahu’ya “makul ol” ikazını, ABD’nin enerji ve güvenlik politikalarında Türkiye’ye daha fazla alan açma çabası olarak değerlendirdi.

İspanya’nın El País gazetesi, Trump’ın Erdoğan’ı övmesini ve Netanyahu’ya yönelik sözlerini, İsrail’in Gazze’deki politikalarıyla ilgili ABD desteğini kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunun bir göstergesi olarak analiz etti. 

Dünya basını görüşmeyi genel olarak böyle gördü. Fakat görüşme ile ilgili en sert tepkiler İsrail basınından geldi…  

İsrail’in köklü gazetesi Haaretz, Trump’ın Erdoğan’ı “çok zeki” diye övmesini ve Netanyahu’ya “makul ol” demesini, Netanyahu’nun diplomatik bir hezimeti olarak yorumladı. Beyaz Saray’ın bu tavrıyla, İsrail’in Suriye’deki çıkarlarının tehlikeye girdiğini yazdı. Ayrıca gazete, yaşanan diplomatik hezimetin İsrail’in bölgedeki yalnızlığını derinleştirdiğini ve Netanyahu’nun Trump’ın oyununda “figüran” konumuna düştüğü öne sürdü. 

Yine İsrail’in Walla adlı gazetesi, Netanyahu’nun Erdoğan’a baskı uygulanması talebinin Trump tarafından desteklenmediğini, bu görüşmenin Netanyahu için “en başarısız” ziyaretlerden biri olduğunu ve Trump’ın Erdoğan övgülerinin İsrail’i zayıf gösterdiğini yazarak, Netanyahu’yu eleştirdi.

Yedioth Ahronoth gazetesi, Netanyahu’nun ziyaretten eli boş döndüğünü, Trump’ın Erdoğan’la ilgili olumlu sözlerinin İsrail’in Suriye’deki çıkarlarına ters düştüğünü yazdı.

En sert yorumlardan birini Maariv yaptı. Gazete, Trump’ın Erdoğan’ı övmesi ve Netanyahu’ya “makul” davranmasını söylemesini, İsrail başbakanının ABD ziyaretinde küçük düşürüldüğü ve stratejik hedeflerine ulaşamadığı şeklinde yorumladı.

*

Açıkça görüldüğü gibi İsrail’inkiler de dahil olmak üzere dünya basınında görüşme Türkiye’deki muhalif çevrelerinkinden çok farklı bir şekilde yorumlandı. İsrail gazeteleri Netanyahu’yu “hezimetten” dolayı açıkça “figüran” olarak lanse ederken bizim muhalifler Erdoğan’ı “figüran” gibi göstermeye çalıştı. 

Dış politikada küresel dengeler, bölgesel ittifaklar belirleyici. Bunda şüphe yok. Yanlış olan Türkiye’nin bölgesinde artan etkisinin kendi insanımız (bir kısmı elbette) tarafından böyle acımasızca aşağılanması ve görmezden gelinmesi. 

Hatırlayın… Aynı kitle Suriye meselesinin de doğrudan İsrail’in işi olduğunu ısrarla söylemiş, Türkiye’nin Suriye’de Büyük İsrail projesine hizmet ettiği iftirasını dillendirmişti. “Türkiye Suriye ile ilgili kurulan masaya alınmayan bir ülkeydi(!)”  

Netanyahu’nun Washington ziyaretinde beklediği desteği görememesi meselenin hiç de muhaliflerin iddia ettiği gibi olmadığını, İsrail’in ABD üzerinde belli bir etkisi olmakla birlikte “mutlak ve sınırsız” bir güce sahip olmadığını; Suriye devriminde Türkiye etkisinin açık olduğunu, ABD’nin de dış politikada doğal olarak güç dengesine ve realizm ilkesine göre hareket etmek zorunda olduğunu ve bu zorunluluğun yer yer İsrail’in sınırlandırılmasını gerektirebileceğini gösterdi. Gösterdi ama bizim muhalefet bunun ne kadarını görür, bilemem! 

HABERE YORUM KAT