Troçkist Yazar Soruyor: Darbeyi Kimler Engelledi
Troçkist görüşlü gazeteci yazar Roni Margulies, darbe kalkışması ve bu kalkışmaya müsaade etmeyen halkın direnişine dair değerlendirmelerde bulunuyor, Kemalistler, ulusalcılar, ve muhtelif solcuların direniş hakkındaki görüşlerini eleştiriyor.
Haksöz Haber
Troçkist görüşlü gazeteci yazar Roni Margulies, darbe kalkışması ve bu kalkışmayı püskürten halkın direnişiyle ilgili kaleme aldığı yazıyla sol cenahın ekseriyetinden ayrı bir tavır sergilediğini gösteriyor.
Silahsız sivil insanların katledildiği bir darbeyi desteklemenin zor olduğunu ama bununla birlikte Erdoğan ve AK Parti düşmanlığının kör ettiği gözlere sahip olanların halkın bu haklı direnişini sahiplenmemesinin de doğal olduğunu ifade eden Margulies, Kemalistler, ulusalcılar ve muhtelif solcular gibi gruplara kalanın ancak direnişi küçüksemek olduğunu söylüyor.
“Ah, zavallı erler dövülüyor.” şeklinde sözler sarf edenlere cevap veren Margulies, “Birkaç saat önce üzerlerine asker tarafından ateş açılan, yanıbaşlarında insanların vurulup öldüğünü gören kalabalıkların ne yapmasını bekliyordunuz?” diye soruyor.
Türkiye’deki dindar halk gerçeğini ısrarla kabûl etmeyenlere de tepki gösteren Margulies, “Bir alışın artık buna yahu!” diyor.
* * * * *
Solcu grupların ekseriyetinin bu kanlı darbe kalkışmasına karşı çıkmadığı ve hatta darbeyi püskürten halkın direnişini kötülediği bir gerçekte Troçkist birinin kaleme aldığı direnişi sahiplenen söz konusu yazıyı ilgilerinize sunuyoruz:
Darbeyi Kimler Engelledi
Roni Margulies / marksist.org
“Yaşasın, darbe oluyor, şanlı ordumuz bizi Tayyip’ten kurtarıyor.” sesleri, darbenin gerçekleştiği sıralarda pek duyulmadı. Söyleyenler olmuştur, düşünenler çok daha fazla olmuştur, ama en azından ben çok fazla duymadım. Darbenin başarılı olacağı baştan itibaren biraz kuşkulu göründüğü için, askerseverler temkinli davranmayı tercih etti anlaşılan.
Asıl tepki darbe püskürtüldükten sonraki günlerde gelmeye başladı.
Ama bu tepki de, dizini dövüp “Ah be, ah, beceremediler.” diye ağlaşma şeklini almadı. Silahsız insanların öldürüldüğü, kalabalıkların kurşunlandığı, Meclis’in bombalandığı, Ankara ve İstanbul’un düşman şehirleri gibi F-16’larla taciz edildiği bir girişimin başarısızlığı hakkında açık açık üzüntü duymak olmazdı tabii. Üzüntüyü, hayal kırıklığını başka şekillerde ifade etmek gerekiyordu.
Önce, “Ah, zavallı erler dövülüyor, canım Mehmetçik, yapılır mı abime bunlar?” şeklinde bir ağlaşma başladı.
Birkaç saat önce üzerlerine asker tarafından ateş açılan, yanıbaşlarında insanların vurulup öldüğünü gören kalabalıkların ne yapmasını bekliyordunuz? Çiçek mi vereceklerdi askerlere? Tebrik mi edeceklerdi? Ellerini mi sıkacaklardı? Askerlik türküleri mi söyleyeceklerdi?
Sonra, askerlerin kafasının kesildiği lafı yayılmaya başlandı. “Kafa kesme” ifadesi tesadüf değil, iyi seçilmiş. Ânında herkesin aklına IŞİD’i getiriyor. Darbeyi engellemek için sokağa çıkan bütün o kalabalığı bir ânda IŞİD ile ilişkilendirmiş oluyor.
Ardından, “elleri palalı” ifadesiyle birlikte sakallı ve cübbeli kişilerin fotoğraflarına yaygınlık kazandırıldı. Kemalistlerin, laik orta sınıfların, beyaz Türklerin tüylerini diken diken etmesi garanti olan fotoğraflar. Böylece, sokaktaki kitle yine IŞİD’le, gericilikle, kafa kesicilikle ilişkilendirilmiş oldu.
Bu Ülkenin Halkı
Zaten sosyal medyada bütün bunların “anlamı” harıl harıl anlatılıyordu: “Hepimizi kesecekler.”, “Alevileri kesecekler.”, “Zaten AKP’nin tabanı bunlardan ibarettir.”.
Madem darbecileri övemiyorsun, bari darbeyi engelleyenleri yerin dibine sok, değil mi?
Türkiye’de başka türlü olması beklenemezdi. Şaşılacak bir şey yok. Kemalistlerin, ulusalcıların, CHP’lilerin, çeşitli Komünist Parti’lerin, Birgün gazetesinin filan hem kitleleri küçük görme hem AKP tabanından nefret etme içgüdüleri elbette devreye girecekti. Başka türlü olamazdı. Bunların aklına, “AKP’li” deyince, “dindar” deyince zaten eli palalı, gerici kafa kesiciler gelir. Zaten “Darbe başarısız oldu, Tayyip’ten kurtulamadık.” diye tarifsiz üzüntülere gömülmüşken, bir de cübbeli erkek, başörtülü kadın fotoğrafı görünce üzüntüleri iyice dayanılmaz olur.
Bu memlekette cübbeli erkekler de, başörtülü kadınlar da, fena halde dindar insanlar da, tarikat mensupları da yaşıyor. Hem de çok miktarda. Bir alışın artık buna yahu! Üstelik, bu beğenmediğiniz, küçük gördüğünüz, elinizde olsa ortadan kaldıracağınız insanların %99,9’u IŞİD’ci de değil, elinde pala da yok, kafa da kesmiyor. Benim gibi, sizin gibi, normal, sıradan insanlar. Bu ülkenin halkı işte.
Üstelik de bazıları tankların önüne çıkma cesaretini gösteriyor; dünyanın başka herhangi bir yerinde olsa hayranlıktan küçük dilinizi yutacağınız bir kahramanlık sergiliyor.
Toplumu Kitleler Değiştirir
Sağ Kemalistlerin de, “sol” Kemalistlerin de Stalinistlerle ortak özelliği halkı küçük görmektir, yönetilecek bir koyun sürüsü olarak görmektir, “toplumu değiştirmek gerekiyorsa, onu da biz yaparız” inancıdır. Buna bir de orta sınıfların “kaba saba” kitlelerden duyduğu korkuyu eklersek, kendini “sol” zanneden kesimlerin epey bir kısmında son iki üç gündür yaşanan hezeyanı anlamak mümkün olur.
Sosyalizm ise, toplumun ancak büyük emekçi kitlelerin eylemi sonucu değişebileceği inancıdır. Büyük kitleler harekete geçtiği zaman bir sosyalist ancak heyecan duyabilir.
Kitleler her zaman haklı mıdır? Sağcı olamaz mı? Gerici olamaz mı? Ya kötü bir şey yaparlarsa?
Evet, olabilir. Bu sorular elbette sorulacaktır, elbette analizler yapılacaktır, taktikler, stratejiler geliştirilecektir, filan fıstık.
Ama önce heyecanla kitlelerin içinde, arasında olmak gerekir. Sosyalist bir örgüt önce tüm varlığıyla kitlenin bir parçası olur, hareketin, tartışmaların içinde yerini alır.
Sonra? Sonra ne olacağını kimse önceden bilemez, belirleyemez. Hiçbir şeyin garantisi yoktur. Güçler dengesine bağlıdır; örgütlülük düzeyine bağlıdır; hatta tesadüfî gelişmelere bile bağlıdır.
Ne olacağını önceden bilemeyiz. Ama şu kadarı kesin: Hareketin, kitlelerin dışında durup burun kıvıranlardan hiçbir nane olmayacaktır.
Bu dediklerim genel. Daha somut bakalım. Cumartesi akşamı sokaklara dökülen kitle askerî darbeyi engellemek için döküldü. Amacı bu olan bir kitle, ister dindar olsun ister puta tapsın, gerici değildir. Haklarının bilincindedir, darbenin anlamını kavramıştır, kendini savunmaktadır. Yani haklıdır.
Bu kitleyi küçük gören, desteklemeyen, içinde yer almayan hiçbir kişi veya örgüt sosyalist sıfatını hak etmez.
HABERE YORUM KAT