Topraktan fışkıran silahlar ve Genelkurmay'ın sorumluluğu
Genelkurmay Başkanlığı’nın Türkiye’ye bir açıklama borcu var. Çünkü, toprağın altından çıkan silah ve mühimmat, kime ait olursa olsun, sonuçta Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinden çıkmış olması gereken şeyler.
Genelkurmay, bu silah ve mühimmatın kendi depolarından çalınıp çalınmadığını, bu hırsızlığın nasıl yapıldığını ve hangi denetim eksikliğinin bu hırsızlığı kolaylaştırdığını bütün kamuoyuna anlatmalı, benzer durumların bir daha tekrar etmemesi için alınan önlemleri de vakit geçirmeksizin açıklamalı.
Bu aşamada, askeri gizliliğin çok da fazla anlamı yok; hatta tam tersine gizlilik perdesi, eğer varsa başka yerlerdeki bu çeşit hırsızlıkların ortaya çıkarılmasını güçleştirmekten başka işe yaramaz.
Bu silah ve mühimmat, her kim tarafından ordu depolarından çalındıysa, herhalde müzede sergilenmek üzere çalınmamıştı. Bunlar ya bizzat hırsızlığı yapanlar tarafından ya da o hırsızların vereceği/satacağı kişiler tarafından bir yerlerde kullanılacaktı.
Birileri ölecekti, başka birileri yaralanacaktı. Yakalanan her silah ve mühimmat bazı canların kurtulması anlamına geliyor, unutmayın.
Bu silahlarla yapılacak provokasyonlar sayesinde kim bilir hangi hayatlar kararacak, demokrasimiz zor bela ve kâğıt üstünde var olmaya devam etse bile kim bilir kaç milyonumuzun daha iyi bir hayata erişme hedefi belirsiz bir geleceğe ertelenecekti?
Türkiye, sağında solunda ağır silahlı çatışmaların, saldırıların yaşandığı bir ülke olacak, bizler bir ‘güvenlik devleti’nde yaşamaya devam edecek, hatta devletimizden en önce güvenliğimizi talep eder hale gelecektik. Yani demokratik haklarımızdan kendi isteğimizle vazgeçecektik; sırf bu silah ve mühimmat (ve kim bilir nerede gömülü durmaya devam eden diğerleri) yüzünden.
***
20 yaşına ulaşmış her erkek vatandaş gibi ben de askerlik yaptım. Bize eğitimimiz sırasında ‘Silahın askerin namusu olduğu’ söylendi.
Eğer silah askerin namusu ise herhalde bu durum sadece zorunlu askerlik görevi yapanlar için geçerli değildir; Genelkurmay Başkanı’ndan asker öğrencisine kadar herkes aynı namus sorumluluğuna sahip olmalıdır.
Bu askeri depolardan çalınan silahlara Genelkurmay Başkanlığı ‘namus’ olarak yaklaşmalı; yaptığı araştırma ve soruşturmanın sonucundan kamuoyunu her daim bilgilendirmeli ve bize böyle hırsızlıkların bir daha olmayacağının garantisini göstermelidir.
***
Bakın iki gündür İstanbul Poyrazköy’deki kazılarda bulunan silahlarla Ergenekon arasında doğrudan bir bağlantı kurmuyorum; çünkü böyle bir karinem olsa da bilgim yok. Ve samimiyetle ümit ediyorum ki, inşallah bu silahlarla Ergenekon arasında bir irtibat da çıkmaz.
Ancak silahların Ergenekon’la irtibatının çıkmaması durumu hafifletmez. Çünkü sonuçta bulunanlar ‘vahim’ nitelikli silah ve mühimmattır; bunlar mutlaka kullanılmak veya verilmek/satılmak üzere o depolardan çalınmış şeylerdir; bu buluntular sayesinde belki onlarca insanın hayatı da kurtulmuştur.
Silahlarla Ergenekon arasında ciddi bir irtibat çıkması halinde ise durum çok vahim olacaktır. Genelkurmay Başkanlığı, şimdiden kendini bu ihtimale göre de hazırlamalı, kamuoyuna hesap vermelidir.
RADİKAL
YAZIYA YORUM KAT