Toplu Görüşmeler Özgürlükleri Genişletmeli!
Özgür Eğitim-Sen Tokat İl Temsilciliği memur sendikaları ile hükümet arasında yapılan toplu görüşmelere ilişkin bir açıklama yaptı.
Özgür Eğitim-Sen MYK üyesi Ahmet ÖRS'ün yaptığı açıklamada toplu görüşmelerde başta kamuda ve okullarda acımasız bir şekilde uygulanan başörtüsü yasağına ve farklı kimlik ve inançlara uygulanan baskı ve yasakların kalkmasına dönük taleplerin yer alması istendi.
Kapitalist ekonomik politikalarının sadece kamu çalışanlarını değil asgari ücretliden kayıtsız çalışanlara, köylüden esnafa kadar bir bütün halinde toplumun birçok kesimini ezdiğini dolayısıyla sadece seyyanen zam talepleriyle bu sömürü çarkının kırılamayacağı, topyekûn bir mücadele ve muhalefet verilmesi gerektiği ifade edilen açıklamanın tam metni şöyle:
TOPLU GÖRÜŞMELER HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLERİ GENİŞLETMELİ,
KAPİTALİST POLİTİKALARI HEDEF ALMALIDIR!
Memur sendikalarıyla hükümet arasında yeni bir toplu görüşme yapılıyor. Şunu baştan belirtelim ki bu toplu görüşmelere de sadece üç konfederasyonun temsilcilerinin katılması adil değildir. Temsil edilmeyen ya da görüşleri bir şekilde alınmayan diğer sendika üyelerine karşı açık bir yok sayma politikası uygulanmaktadır.
Toplu görüşmelere katılan üç sendikanın taleplerinin birbiriyle uyum göstermemesi, özellikle ekonomik taleplerde uçuruma varan farklılıkların olması kamu çalışanlarının haklarının talep ve kazanımı bakımından olumsuz bir sonuç doğuracaktır. Yine konfederasyonlar arasında "yandaş" sendikacılık suçlaması baş gösterecek, bağımsız sendikacılığa ilişkin şüpheler haklı olarak yaygınlaşacaktır.
Şu bir gerçektir ki diğer toplumsal kesimler gibi kamu çalışanları da ekonomik sıkıntılarla boğuşmaktadır. Kapitalist üretim tüketim kıskacında ezilen bütün katmanlar gibi kamu çalışanları da sömürgen ekonomik kuşatmayla mücadele etmekte, çoluk çocuğuna en azından bunalmayacakları bir yaşam kazandırmaya çalışmaktadır. Ancak bir bütün halinde insanı ezip sömüren kapitalist politikalara karşı topyekûn bir mücadele perspektifinden uzak sendikal söylemler problemleri asla kavrayıp çözümleyemeyecektir. Hükümetten 150–200 liralık seyyanen zam talepleri kapitalist politikaların yarattığı tahribatları gideremez, geleceğe dönük hiçbir sağlıklı projeksiyon ortaya koyamaz.
Sendika demek öncelikle bu bakışı kavramak demektir. Kuşkusuz ülkemizde sıkıntı yaşayan kesimler sadece kamu çalışanları değildir. Milyonlarca asgari ücretlinin 600 liraya hayatta kalma mücadelesi verdiğini bir kenara not edelim. Yine milyonlarca insan asgari ücretlinin yarısı kadar ancak kazanabiliyor. Aileler birkaç çocuğunu sosyal güvencesi olmadan kölelik ücretleriyle orada burada çalıştırarak ayakta kalmaya çalışıyor. İşsizlerin sayısını hatırlatmaya bile gerek yok. Dolayısıyla toplu görüşme masasına oturan sendikaların talepleri incelendiğinde bu büyük fotoğrafı hükümete sunacak ve bu adaletsiz yapıya karşı bir mücadele ve muhalefet hattı üretecek bir duruş ve niyet göremiyoruz.
Yaşadığımız hiçbir sıkıntı birbirinden kopuk değildir. Egemen güçlerin sömürü merkezli ekonomi politikaları kölelik ücreti olan asgari ücreti uygularken kamu çalışanlarının bu duruma dönük talep ve muhalefet üretmemesi son derece yanlıştır, sendikacılığın ruhuna aykırıdır.
Bir diğer önemli husus olarak; kamu çalışanlarının temsilcisi payesiyle görüşme masasına oturanların haklar ve özgürlükler temelinde herhangi bir taleplerinin olmaması düşündürücüdür. Başörtüsü yasağı, farklı kimlik ve inançların yok sayılıp yasaklanması konfederasyon temsilcilerini hiç rahatsız etmiyor mu? Özgürlüklerin savunulmasında öncülük yapması gereken sendikaların kanayan en büyük yaralardan biri olarak okullar ve kamu kurumlarında uygulanan başörtüsü yasağını müzakere masasında ele almaması utanç verici bir durumdur. Üyelerinin önemli bir kısmı başörtülü kamu çalışanlarından oluşan Memur-Sen'in bu meseleyi müzakerelerin temel maddesi haline getirmesi gerekmez miydi? Halkımız, "görmedik, duymadık, bilmiyoruz" savsaklamasıyla üzeri örtülen bu zulümlerin uygulayıcıları kadar karşı çıkmayanları ile de hesaplaşacaktır.
Özellikle eğitim alanında faaliyet yürüten sendikaların tek tipleştirici ve resmi ideolojinin dayatıldığı eğitim sistemine karşı durması gerekmektedir. Toplu görüşmeler sadece zam taleplerinin dillendirildiği bir sirk meydanı olacaksa halkımızı oyalamasınlar. Özgür Eğitim-Sen olarak farklı kimlik ve inançların özgürleşeceği, halkımızı bir bütün halinde sömürüp yoksullaştıran ekonomik politikalarının geriletileceği günler için haklar ve özgürlükler temelinde mücadele vermeye devam edeceğiz. Alınan kararlara bile uyulmayan toplu görüşme oyunlarına itibar etmeden, referandumda sunulan "grevsiz toplu sözleşme" teklifini de kabul etmeden grev hakkını sonuna kadar savunacağız.
Bu vesileyle aynı tavrı düşünce ve inançları özgür, çocukları yoksulluğun pençesinde kıvranmayan bir ülke için görüşmeye katılan sendika temsilcilerinin de göstermesini istiyoruz. Ayrıca ortaya koyduğumuz mücadele perspektifini görüşme sonrası faaliyetlerine de yansıtmalarını bekliyoruz. Aksi takdirde temsil ettiklerini iddia ettikleri emekçi kitle ve bir bütün halinde halkımız nezdinde mahkûm olacaklardır.
Ahmet ÖRS
Özgür Eğitim-Sen Genel Merkezi
Yön. Kur. Üyesi
HABERE YORUM KAT