1. HABERLER

  2. İSLAM DÜŞÜNCESİ

  3. Teslimiyetimiz nereye kadar?
Teslimiyetimiz nereye kadar?

Teslimiyetimiz nereye kadar?

Gökhan Özcan, Müslümanların gündelik hayat içerisinde göz ardı ettikleri ancak asla unutmamaları gereken hassasiyetleri hatırlatıyor.

17 Ekim 2022 Pazartesi 12:30A+A-

Gökhan Özcan / Yeni Şafak

Teslimiyetimiz nereye kadar?

Müslüman olanın Allah’ın iradesine teslim olmak gibi bir mükellefiyeti var. Bu mükellefiyetin gereğini dil ile ikrar kolay da, bunu bir şuur, bir hal, bir meleke olarak gönlümüzde yaşatmak o kadar kolay değil. Hele olan biten her şeyi dünyanın içiyle sınırlı bir pratiğin sebep ve sonuçlarıyla açıklamanın yaygınlaştığı bir zamanda, bütün bu zihinsel engelleri aşıp kendini hakikate, o hakikatin seyrine, yani kadere ve kazaya teslim etmek çok daha zor. Biri bize sorarsa öyle yaptığımızı söylüyoruz rahatlıkla, ağzımız dolu dolu teslim olduğumuzdan bahsedebiliyoruz. Ama yollar çetrefilleştiğinde kontrolümüzden çıkan tepkilerimiz bize teslimiyetimizin pek de o kadar içerden olmadığını aşikar ediveriyor. Başımıza bir iş geldiğinde, o anın sıcaklığıyla güzelce düşünüp taşınmadan ağzımıza geleni söyleyiveriyor, hepimiz dile getirmesek bile, ‘neden ben/neden biz’ isyankarlığı içimizde kendine bir yer bulabiliyor. Muhasebesini iyi kötü yapabilenlerimiz teslimiyetini gölgeleyen bu cılız ya da gür isyanı tespit edebiliyor, kendini suç üstünde yakalayabiliyor. Belki bu muhasebesinin neticesinde donanımını arttıran da oluyor.

Teslim olmak, kadere rıza göstermeyi icap ettiriyor. Bütün bunları iç dünyamızda doğru yerlere koymak için, konuştuğu ve ikrar ettiği şeylerin hakikatine dönük bir tefekküre sahip olmalı insan. Yoksa imana müteallik konularda konuştuğumuz her şey dilimizdeki bir tekerlemeye, bir kuru ezbere dönüşüyor.

“Allah’ın iradesine teslimiyet, insanların iradelerine karşı bağımsızlık demektir. Allah’a itaat insana itaati meneder. Bu, insan ile Allah arasında ve dolayısıyla insan ile insan arasında yeni bir münasebet teşkil etmektedir. Onun için kaderi kabul etmek kendini en büyük ölçüde hür hissetmektir. Bu öyle bir hürriyettir ki, kaderi yerine getirmekle, onunla ahenk içinde olmakla kazanılır. Mücadelemizi insanî ve makul kılan, onu sükûn ve huzur damgasını vuran, her şeyin akıbetinin elimizde olmadığı kanaatidir. Bize ait olan, gayret etmek, uğraşmaktır; netice ise Allah’ın elindedir” diyor Aliya merhum, ‘Doğu Batı Arasında İslam’ ismini verdiği değerli eserinde.

Meseleyi olan biten etrafında konuşup, gündelik hadiseler üzerinden değerlendirirken bir şeyi unutmayalım; bir insanın hayatı sadece dış dünyada yaşadıklarından ibaret değil, hayatımız iç dünyamızda olan bitenleri de kapsıyor. Teslimiyet konusunda zihinsel ve duygusal olarak ayağımızı bastığımız yer, dış dünyaya verdiğimiz tepkileri de belirlediğinden fazlasıyla önem taşıyor. Günümüzde zihinsel ve duygusal berraklığa sahip olan insanlar yok değil belki ama böyleleri çok nadir bulunuyor. Yaygın olan kafa karışıklığıdır ki, az ya da çok hepimiz muzdaripiz bundan. Yıllar yılı tek boyutlu sebep-sonuç propagandaları ile yetiştirildiğimizden, mantığın zihnimizde ve duygularımız üstünde kurduğu baskıdan kolay kolay kurtulamıyoruz. Bu ikilemden kurtulamadığımız ve meselelere teslimiyet gözlüğüyle bakamadığımız için, bir görme zafiyeti oluşuyor ister istemez pek çoğumuzda. İyi kötü biliyoruz aslında teslimiyetten neyin kastedildiğini... Burada eksik bıraktığımız şey, bu bilginin içimizde hayatiyet kazanması, bir idrake, bir irfana dönüşmesi... Bir beden, ruh ondan ayrıldığında nasıl bir cesede dönüşüyorsa, inandığımızı söylediğimiz kavramlar da onlara bir ruh giydiremediğimizde içi boş bir kabuğa, sürekli tekrarlanan ama hayatımız için bir mana oluşturmayan kuru bir ezbere dönüşüyor. Buradan olması gerektiği gibi bir itminan, bir tevekkül, bir rıza, bir sürur ortaya çıkmıyor. Bu olmadığı için de teslimiyetin en gözle görülür belirtisi olan huzur içimizi yurt tutmuyor.

“Her gün içimde kendini peydahlayan isyanları bastırmak için” dedi beyaz saçlı adam, “cephe cephe yalın kılıç savaşmaktan yorgun düşüyorum!”

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

4 Yorum
  • binMehmed / 18 Ekim 2022 00:54

    Bütün oluşlar Allah'ın emrini takip eder, amenna. Diğer yandan işin tedbir yönü de var. Başımıza gelene rıza göstermeliyiz, bununla beraber mesela elimizi ateşe uzattığımızda elimiz yanıyorsa buradan bir sonuç çıkarmalıyız. Çünkü Allah'ın yaratması, mucizeler hariç belli bir kuralı takip eder, bu da bize bir mesuliyet yüklüyor kanaatimce. Öteki türlü yaptığımız kadere bühtan etmek olur.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ferhat Karasari / 17 Ekim 2022 23:36

    Tesekkür ederim sag olun var olun kardesim selam olsun..
    Bizler madoyonun bir tarafini göröyoruz yani parcayi görüyor gördügümüzle kararlar /alip veriyoruz.. Bütünü gören yüce Allahtir. Parcayi görene düsen nedir ? bütünü görene teslim olmaktir..Kader beyaz kagida sütle yazilmis yazi
    Elindeyse beyazdab gelde air beyazi merhum NFK. insanin calisip kazandigini secdigi belirler kul irade (secmek) si ile serbesttir. Hakki secer hakca yasarsa ÖDÜL. batili secerse Azaba müstehak olur . kisaca serbet birakildimiz yerlerde secme bize birakilmistir . Sonucda ne yaparsaniz yapin Onun elindedir.. Kader Kelimesi dilimizede gecmis "Filan yere filan kilometre KADAR uzaklik var" dedigimizde bir ölcüyü sormus oluyoruz. Kader aslinda kafaya takilacak bir konu degil .. Ne olduysa gizemlere büründürülmüs sonucuda olmayan bir konu haline dönüstürülmüstür Kulun secimi kaderidir Siyah beyaz, hak batil, iyi güzel, pis temiz gibi kul secer yasar clalisir bu yasadigida kaderi olur Kuranda KADER bir ölcü birimidir Kainattaki gersey bu ölcüye göre yasar ve ölürler. ve de bu yasaya göre yüce Allaha itaat ederler bu ölcülere uyarlar bir ölcü birimi olarak verlir. Kainatta hersey yüce Allahin koydugu SÜNNET(;SÜNNETULLAH ) e göre yüce Allaha itaat ederler basitmi oldu? olsun biz iyiyi doruye secip kadaerimizin sahibi Olanla barisik Resulü (s) ile tanisik olmayi kader edinelim. yol budur ölcü budur
    Allaha dayan sare saril Hikmete ram ol
    yol varsa budur bilmiyorum baska yol
    Kurana Resülünü örnek alan kardeslerimi salat olsun selam olsun....

    Yanıtla (0) (0)
  • nazmi uçkan / 17 Ekim 2022 13:24

    demekki bu ALLAHA teslimiyet işi müminlerin kafasına olması gerektiği gibi oturmadıki,kula teslim olmayı ALLAHA teslim olmak olarak anlamaya devam ediyor,müminlerin ciddi bir bölümü..........şeyhe teslim olan ALLAHA MI teslim olmuş oluyor...............insan mesela kendini neden malikül mülk sanır..............kader konusunda neden müminler korkaklık yaparak taklitçilikten vazgeçemiyor..........................kafamıza tam oturmayan anlayışları kabul etmiş görünerek,neden kendimize yalan söylüyoruz.LA İLAHE İLLALLAH DEMEK;yani ALLAHI BİRLEMEK,ZATINDA,SIFATLARINDA, FİİLLERİDE VE İSİMLERİNDE BİRLEMEK DEĞİLMİDİR?

    Yanıtla (0) (0)
  • Faik KAYNAK / 17 Ekim 2022 13:13

    Unutmamamız lazım ,
    Kahır ekseriyetimiz " beyaz saçlı " adamın durumundayız.. Cephe cephe yalın kılıç savaşmaktan yorgun / bitap düşmüş hâldeyiz maalesef ..

    Gökhan kardeşim ..kıymetli hatırlatmalarınız için teşekkürler, Rabbim razı olsun ..

    Yanıtla (0) (0)