Teşekkürler Şehnaz Hanım!
Biz; Üsküdar Savcılığı, Kadıköy Ağır Ceza Mahkemesi itiraz dosyası, İstanbul Ekonomik Suçlar Soruşturma Savcılığı derken, izini kaybettiğimiz “Kağıt üçkağıdı” diye bilinen dosyasının hangi aşamada olduğunu, Aydın Doğan’ın avukatı Şehnaz Yüzer Hanımefendi sayesinde dün öğrendik.
Şehnaz Hanım sağolsun, tüm kararları bir zarfa koyup, göndermiş bize..
Yok canım, bizi sevdiğinden falan değil..
50 milyarlık bir tazminat davası dilekçesinin ekinde göndermiş savcılık kararlarını..
Vakit gazetesinden 50 milyar tazminat istiyorlar.. Delil olarak da, Üsküdar Savcılığı’nın “Ek kovuşturmama kararı” ile İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın “Yetkisizlik Kararı”nı da ekte gönderiyorlar!
Gerçi Üsküdar Savcılığı’nın “yetkisizlik kararı”nı Şehnaz Hanım büyük bir ustalıkla gizlemiş.. O kararı dava dilekçesine eklememiş ama olsun; onu da açılan tazminat davası içinde, getirtiriz nasıl olsa. Elimizde olmayan Üsküdar Savcılığı’nın “Ek kovuşturmama kararı”nı, Şehnaz Hanım’ın göndermesi ile okuyunca “Her şey burada ayan beyan ortada işte” dedim kendi kendime..
Savcılık “kağıt üçkağıdı”nı açık açık tespit etmiş, “delilleri” tek tek sıralamış.. “Zarar”ın boyutunu hesaplamış.. “Savunma”ların niçin haksız olduğunu izah etmiş!
Ancak Üsküdar Savcılığı, suçun “güveni kötüye kullanma” değil, ‘SPK 15/son’a aykırılık olduğunu belirtmiş!
Banka hortumu davalarında sık sık duymuşsunuzdur, “dolandırıcılık”tan dava açılır, sonra bir bakarsınız, olay “zimmet”e dönüşüverir..
Yerel mahkeme “zimmet”ten karar verir, Yargıtay “nitelikli dolandırıcılık” der..
Basit yaralamadan dava açılır, sonra bir bakarsınız, mahkeme görevsizlik kararı verip, “Adam öldürmeye tam teşebbüs var” diyerek dosyayı Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermiş..
Hukuki ihtilaflar bunlar..
Eylem sabit.. Eylemin hukuk kurallarına aykırılığı mahkeme tarafından olmasa da, savcılık tarafından tespit edilmiş durumda..
Ama hangi suç kapsamında yargılama yapılacağı ve faillerin cezalandırılacağı konusu tartışmalı..
“Kağıt üçkağıdı” da, “yurtdışındaki tabela şirketleri vasıtası ile halka açık şirketlerin pahalı fiyattan kağıt aldıkları” da, savcılık yazısında açıkça belirlenmiş.
Yurtdışındaki tabela şirketlerinin çalışanlarının olmadığı, hatta o şirketlerin yöneticilerinin, Doğan Dış Ticaret şirketi çalışanları olduğu da, savcılığın dikkat çektiği tespitler arasına girmiş!
Dahası var.. Alınan kağıtların paralarını da, tabela şirketleri değil, “Doğan Dış Ticaret ödemiş” diyor savcılık..
Daha dahası var.. Doğan Dış Ticaret, yurtdışındaki kağıt üreten fabrikanın mümessili olduğuna göre, temsilcisi olduğu fabrikadan alınacak malı, başka şirket üzerinden satın almasının anlamsızlığına vurgu yapılıp, suçun delillerinin tam olduğu da, savcılık yazısında belirtilmiş...
Ama Üsküdar Savcısı, tüm bu tespitlerden sonra, “Eylemi soruşturmaya, İstanbul Ekonomik Suçlar Savcılığı yetkili” diyerek, yetkisizlik kararı vermiş.
Yetkisizlik kararı vermek “suç yok” demek değil ki!
Hele hele Şehnaz Hanım’ın gönderdiği yetkisizlik kararını okursanız, bu karardaki eylemler için hiç değil!
Açık açık, “suç tespit edilmiştir” deniliyor..
Bu durumda, Şehnaz Hanım 50 milyarlık tazminat davasını niye açtı, pek anlayamadım.
Ama kendisi, Aydın Doğan’ın “dava aç isteği”ni bir kenara bırakıp, şu sorularıma cevap verebilirse, ben de davanın haklılığını anlayacağım:
1) Doğan Dış Ticaret, Finlandiya merkezli Stora Enso’nun Türkiye mümesssili midir, değil midir?
2) Doğan Dış Ticaret, mümessili olduğu Stora Enso’nun ürettiği kağıtları, Sortal şirketinden almış mıdır, almamış mıdır?
3) Bir şirket, mümessili olduğu fabrikanın kağıdını, bir başka şirketten niçin alır? (Olsa olsa, konjonktürel olarak fabrika fiyatından daha düşük fiyata mal satan birisi olursa, bu ihtimal akla gelebilir. Ama fiyatlar fabrika fiyatının üstünde olduğuna göre, konjonktürel ucuzluk da söz konusu değil.)
4) Savcılık yazısında belirtildiği üzere, Abitibi, Agfa gibi şirketlerin, Shawcliff isimli aracı şirkete sattığı malların ödemeleri, direkt Doğan Dış Ticaret tarafından mı yapılmıştır? Doğan Dış Ticaret, niçin malı aldığı Shawcliff şirketine ödeme yapmamıştır da, Agfa’ya yapmıştır? Bu uygulamanın makul gerekçesi nedir?
5) Aydın Doğan’a ait yurtdışındaki şiketlerin çalışanları var mıdır? Bu çalışanlar kimlerdir? Doğan Dış Ticaret yöneticilerinin, aynı zamanda bu tabela şirketlerinde çalıştığı doğru mudur? Bir firma kendi elemanını, mal aldığı şirkette niye çalıştırır?
Şehnaz Hanım’a da, Aydın Doğan Beyefendi’ye de, köşemiz açık..
İzah ederlerse sevinirim.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT