1. HABERLER

  2. HABER

  3. Teravihi Problem Yapmak
Teravihi Problem Yapmak

Teravihi Problem Yapmak

Faruk Beşer, Yeni Şafak'ta teravih namazı ile alâkalı bir yazı kaleme aldı.

20 Haziran 2015 Cumartesi 16:23A+A-

Haksöz

Teravih namazının Ramazan Ayı'nın gece kıyamı olduğunu söyleyen Faruk Beşer, bazı çevrelerce sürdürülen kısır tartışmalara değindiği yazısında ümmetin yaşayan sünneti olan teravih namazına vurgu yapıyor.

Faruk Beşer'in Yazısı:

Faruk Beşer / Yeni Şafak

Ramazanınız hayırlı ve mübarek olsun.

Daha önceki Ramazanlarda yazdıklarımın mini bir özetini verip, günümüzde teravihlerin problem edilmesinden söz edeceğim.

Mini özet şu:

Ramazanda hayatımızdaki pek çok şeyi değiştirebiliriz, mesela:
Ramazan Kur'an ayı olduğuna göre, Kur'an-ı Kerim'le ilgimizi artırabiliriz. Okumasını biliyorsak daha çok ve daha güzel okumaya çalışabilir, iyi bir meal ya da tefsir yardımıyla anlamını öğrenebiliriz.
Sigara içenlerimiz oruç sayesinde bu musibetten kurtulabilirler.
Yeme alışkanlığımızı Müslümanlaştırabiliriz,
Nefsimizin cimriliğini eğitebiliriz,
Teheccüde alışabiliriz; gece kâim olmayan küfre kıyam edemez.
Kitap okumaya alışabiliriz,
Gıybeti azaltabiliriz,
Zikre, fikre ve istiğfara alışabiliriz.

Bunların sadece birisi bile bir mümine çok büyük mesafeler kat ettirir, dereceler kazandırır. Ve her zirveye çıkış, tek bir adımla başlar.

Bunlar önceki yazılarımın mini özeti idi. Merak edenler onların tamamını okuyabilirler. İmdi:
Ramazan denince akla oruç gelir. Oruç, ruhi benliğimizin nefsimize galibiyetini sağlar. Bizi hep aşağılara çeken nefsimizi açlık ateşiyle tutuşturup bununla ruh füzemizi yükseltebiliriz. Bunun adı 'takva'dır, takva kötülüklerden korunma demektir. 'Oruç size farz kılındı ki, takvalı olabilesiniz' yani korunabilesiniz.

Teravih ise Ramazan'ın gece kıyamıdır, teheccüdüdür. Teravihi de kılabilen 'gündüzleri sâim, geceleri kâim/ayakta' olmuş olur. Bir ay boyunca buna alışınca sair zamanlarda da bunu yapması kolaylaşır. “Her kim sadece Allah için ve karşılığını da sadece O'ndan bekleyerek Ramazan'ın gündüzlerini sâim/oruçlu, gecelerini kâim geçirirse, geçmiş bütün günahları affolur”. Bizim gibi günahkârlar için bundan daha büyük müjde olabilir mi?

Ancak iki sınıf insan teravihleri kıyâm olmaktan çıkarıp probleme dönüştürüyor.
Birincisi, ya teravih diye bir namaz yoktur, bunu Hz. Peygamber yasaklamıştır, ya da teravih yirmi rekât değildir, sekiz rekâttan ibarettir diyen gafiller. Bunlar şunu bile düşünmezler: Böyle bir namaz yoksa olmayan bir şeyi Peygamber'in yasaklaması ne anlama gelir?

Oysa bilindiği gibi Medine'de Hz. Peygamber Ramazan'ın gece namazını, yani teravihi mescitte tek başına kılmaya başlamış, üçüncü dördüncü günlerde cemaat çoğalınca kalan günlerde çekilip evinde kılmıştı. Evde kılmasının gerekçesi olarak da, 'ta ki, insanlar bunu farz zannetmesinler' demişti. Yani hem camide kılması, hem de cemaatle kılması zaten onun sünnetinde var olan bir şeylerdir.

Hz. Aişe onun evde kıldığı gece namazlarının sekiz artı üç rekâtı geçmediğini söyler. Ancak bir hadisi şeriflerinde camide kılınan nafile namaz için “ne güzel bir şey, dileyen az kılsın dileyen çok” (Ahmed), buyurmuş olunca müminler teravihi kılabildikleri kadar kılmışlar, hatta bazıları bunu kırk küsur rekâta kadar çıkarmış. Bilahare camideki cemaatler çoğalmış, az kılmak isteyenler az kıldırana, çok kılmak isteyenler çok kıldırana uymuşlar. Bu durum Hz. Ömer'in hilafetine kadar iki üç yıl sürmüş.
Cemaatin bölünmesi güzel bir şey olmadığı için Ömer, camide tek cemaat olsun ve yirmi rekâtı geçmesin diye ferman edince camide kılınan teravih, ya da Ramazan'ın gece namazı yirmi rekâtta sabitlenmiş. Ashap da bunu güzel bulmuş, Hz. Peygamber'in sünnetine aykırı görmemiş ve o gün bu gün camide kılınan teravih sünneti böyle uygulanmış.
 

Ama mademki, Hz. Peygamber, “dileyen az kılsın dileyen çok” buyurmuş ve kendileri de sekiz rekât kılmış, o halde camiye gitmekte zorlananların teravihi sekiz rekât kılmalarında, sevaptan kaybetme dışında hiçbir sakınca yoktur. Böyle yapanlar da yine teravihi, yani Ramazan'ın gece namazını kılmış olurlar.

Kısacası Hz. Peygamber, adına teravih demeden bu namazı sekiz rekât olarak kılmış, camide ve cemaatle de kılmış, dileyenin daha çok kılabileceğini söylemiş, Hz. Ömer de var olan uygulamalardan birini cemaati bölmeme, birliği sağlama adına sabitlemiş. O halde bunların hiçbiri bidat değildir. “Bu bir bidat değil mi?” diye kendisine soran birisine de, sanki onun meseleyi anlamadığına işaret eder gibi, 'ama ne güzel bidat!' diye cevap vermiştir.

Sonuç: Teravih namazı Ramazan'ın kıyâmıdır, dileyen dilediği kadar kılabilir. Ama camide kılınan teravihin yirmi rekât olması, sünnete dayalı olarak ümmetin bir ittifakıdır. Artık imamın camide sekiz rekât kıldırması uygun olmaz. Ama cemaatten bazılarının sekiz rekât kılıp çıkmasında, ya da evinde çoluk çocuğuyla veya tek başına sekiz rekât kılmasında bir sakınca yoktur, böyle yapan da teravihini kılmış olur. Olsa olsa kârdan kaybetmiş olur.

Teravihi problem etmenin ikinci ve asıl olanını da Pazar günü anlatacağız.

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

8 Yorum
  • hakan / 22 Haziran 2015 10:16

    Cemaatle yirmi rekat konusu ile ile ilgili icma olduğu doğru değil. Bir çok ülkede cemaatle sekiz rekat kılınıyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • ahmet yılmaz / 21 Haziran 2015 14:21

    teravih namazı hakkında nebi as.mın uygulamasını ve sahabenin yaklaşımını merak edenler diyanet işlerinden çıkan buhari tecridi sarih tercemesin de yeterli bilgi bulabilirler.aşağıda yorum yazan arkadaşların olumlu veya olumsuz bütün yorumlarını yazarın yazısı üzerine bina etmişler ki bu iki tuğla ile ev yapmaya benzer.bu mesele bir makalede yazılanın ötesinde bir birikim gerektirir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Şuayp Koytak / 20 Haziran 2015 22:29

    Klasik sunni ulema tavrı
    Iki zıt uygulamaya da dogru demek.
    Eğer Resulullah 8 rekat kılmışsa sünnet 8 rekattır,
    Eğer isteyen daha fazla kılabilir demişse de sunnet rekatın sınırlanmamasıdır
    Rasulallah'in din alanındaki uygulamaları mı yoksa aynı konudaki Hz. Ömer'in uygulamaları mı sunnet.
    Hz Ömer ancak (hüküm, sünnet olmayan bir konuda) içtihat edebilir.
    Ayrıca yazar/ hoca kendisi de Rasulallah'ın 8 rekat kıldığını söylemesine rağmen başkası teravih 8 rekattir deyince neden gafil oluyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • ömer bitlis / 20 Haziran 2015 19:27

    tuhaf geliyor.. akşam namazını kılmayanların 20 rekat teravih kılması..

    Yanıtla (0) (0)
  • sebahattin / 20 Haziran 2015 18:14

    CEMAATLE KILINMASI "NE GÜZEL BİD'AT".yoksa namaz rasulün örnekliğinde 8 rekat olarak var.

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhsin Toptan / 20 Haziran 2015 17:40

    Problem teravih değil bid'atlardır. "Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”(Müslim 867, Nesei 3/188) hadisi varken "ama ne güzel bid'at" diye bir söz olur mu? Resulallah (as) Ramazan ayında nafile namazları arttırmıştır buda onun sünnetidir ama hiçbir nafileyi cemaatle kılmamıştır ve insanlar nafileleri farz olarak algılamasın ve nafile-farz ayrımının farkında olsunlar diye kimi sünnetleri bazen yapmamıştır. Resulallah (as) vitr dahil ramazan ayında kıldığı onbir rekatlık nafileyi sadece son on gün itikafa girdiği için mescitte ve cemaat halinde değil tek başına kılmıştır. O'nun vefatından sonra Ömer (as)'ın mescitte gördüğü bu dağınıklık kalksın diye yaptığı uygulamanın bugün geniş kitlelerce farz gibi görüldüğü ve teravih kılmayan veya evinde bu nafile ibadeti eda edenlere sanki bir farzı yerine getirmeyen gözüyle bakıldığı gerçeğini kaç kişi inkar edebilir. Kaldı ki cemaatle teravih uygulamasını başlatan Ömer (as)'ın bu cemaate hiç iştirak etmediğinden hiç bahsedilmez. "Güzel bid'at" deyip dine sonradan ilave edilen bazı uygulamaların önemsiz görülmesi asıl tehlike. Çünkü bu kapıyı bir kere açarsanız bu kapıdan giren hiçbir şeyi kontrol edemezsiniz ve içeri bir sürü hurafenin girmesine mani olamazsınız ki bu hurafe ve bid'atlar farzların önüne bile geçmiştir. "Efendim kandiller bid'attır ama insanların camiye gelmesine vesile oluyor fena mı?" diyenler "bir yıl boyunca ne yaparsam yapayım beraat kandilinde camiye gider o gece temizlenir ertesi gün kaldığım yerden devam ederim" diyenlerin meşrulaştırılmasına katkıda bulunulduğu gerçeğine ne diyecekler. Ben şahsen içkiden, zinadan, kumardan ve bir sürü kötülükten uzak kalmayan birçok kişinin bu uygulamara daha fazla önem verdiklerini görüyorum ama neredeyse hepsi ertesi gün hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar. Beş vakit namaz, oruç gibi hiçbir farz ibadeti yerine getirmeyenlerin bayramdan bayrama namaza veya kandilden kandile camiye giderek kendi vicdanlarını rahatlatma yoluna gitmesine vesile oluyor. Halbuki ömrünüzün tamamını nafile ibadetle geçirirseniz zamanında yapılmış bir farz ibadetinin sevabını kazanamazsınız. Farzı kılmayanlar zaten nafile normalden uzun sürdümü buna fazla dayanamazlar. Teravihe gidenler bilir Ramazan'ın ilk ve müteakip birkaç günü camiler ağzına kadar doludur ama birkaç gün sonra sayı oldukça azalır ta ki kadir gecesinde tekrar dolar. Bir müslüman bilirki en değerli namaz vaktinde kılınan farz namazdır, günde beş vakittir ve ömrünün sonuna kadar bununla mükelleftir ama bazı gece ve namazlar "güzel bid'at" adı altında daha fazla ön plana çıkarılınca popüler deyimle "full time" (tam zamanlı) müslümanlığın yerini "part time" (kısmi zamanlı) müslümanlığın alması kaçınılmaz alıyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • fatih / 20 Haziran 2015 17:31

    Allahın kitabinı anlayarak oku , uyuşuk olma , çok çalış , güçlü ol , yaradanı yüceltmek , acziyetini bildirmek için sünnetullahı öğren , muhammedileri ve çocuklarını sünnetullahı ögrenmeye davet et. uyuşturma görevini bırak artık.

    Yanıtla (0) (0)
  • berat / 20 Haziran 2015 17:01

    Hz. Ömer gibi bir insan "Ne güzel bid'at" diyecek öylemi!
    tamam teravih namazını kılmak isteyen kılsın ama lütfen zayıf ve problemli nakilleri mütevatirmiş gibi aktarmayın.

    Yanıtla (0) (0)