Temmuz’un Mart 2018 Sayısı Çıktı

Aylık edebiyat, sanat, fikriyat dergisi Temmuz’un 20. sayısı olan Mart sayısı yine zengin bir içerikle okuyucuyla buluşuyor.

03 Mart 2018 Cumartesi 14:16A+A-

Farklı türlerden birçok esere yer veren Temmuz’un bu ayki kapak görseli oldukça dikkat çekici. Kapakta “Gün olur, yorulurum insan olmaktan.” sözleri öne çıkarılmış. Temmuz’un bu sayısında Ercan Ata’nın Tunay Özer ile “Yazma Serüveni” üzerine yaptığı çok değerli bir röportaj da yer alıyor.

Bu sayının giriş yazısı Guta’ya adanmış; “Yenilmez Bir Mevsimdir Ölümüm” başlığını taşıyan giriş yazısı adeta bir ağıt, bir çığlık, bir seslenişi andırıyor. Yüreklerimize Guta’dan, insanlığın yitip kaybolduğu bir merkezden sesleniyor.

Çizgileriyle Temmuz’a emek veren Üstad Hasan Aycın’ın etkileyici bir çalışmasıyla sayfalarını aralayan Temmuz’un Mart sayısını şiirleriyle güzelleştiren şairler: Nurettin Durman, Tunay Özer, Selda Yarar, Ahmet Laçin, Mehmet Âkif Öztürk, Necati Atilla Soykan, Erol Yılmaz, Yunus Çolakoğlu, Mehmet Gemci, Kevser Evsen, Ahmet Tepe, Burak Kara, Şener İşleyen.

Her sayıda olduğu gibi bu ay da hayata ve insana dair farklı ve çarpıcı anlatımlara yer veren güzel öyküler sergileniyor Temmuz’da. Temmuz’un Mart sayısını öyküleriyle güzelleştiren öykücüler; Bünyamin Sevim, Çiğdem Yılmaz, Abdullah Yıldırım, Ayşe Sena Er, Sefa Toprak.

Erdoğan Aydoğan, Türkçe Şiirlerde Kudüs: Sezai Karakoç’un ‘Alın Yazısı Saati’ başlıklı yazısında, Karakoç’un mezkûr şiirini Kudüs’ü her yönden merkeze alarak ayrıntılı biçimde işliyor. Murat Koç, dönem romanları incelemelerine, Attilâ İlhan’ın Kaleminden 27 Mayıs isimli yazıyla devam ediyor. Emine Nur Çakır, 'Yetmiş'lerin Çocukları başlığı taşıyan çalışmasında, 70’lerin Türkiye’sindeki sosyal hayatı ve o dönemin yaşantısını tanıkların aktarımlarıyla okuyucunun ilgisine sunuyor.

Mehmet Mortaş, Devrik Bir Sözdür İnsan isimli denemesinde insanın farklı veçhelerini devrik sözlerle etkileyici bir anlatıya dönüştürüyor. Fikir İşçisi başlıklı yazısında Kenan Yusuf, Cemil Meriç’in yaşamını ve düşünce dünyasını eşi Fevziye Hanım’ın gözlerinden görmemizi sağlıyor. Sinan Ön, Her Ağacın Kurdu Özünden Olur! adlı denemesinde yoksullaştırılan dünyanın yozlaştırıcı egemenlerinin ideolojik ve hegemonik karakterlerine ışık tutuyor. Ercan Ata ise Boşluk ismini taşıyan yazısında varlık ve yokluk temelinde yaşamı kuşatan boşluk üzerine düşünmemizi sağlıyor.

Temmuz’un 20. sayısında kitap değerlendirmeleri de önemli yer tutuyor. Hüseyin Cömert, Naime Erkovan’ın “Olay Berlin’de Geçiyor” isimli öykü kitabını Almanya Acı Vatan başlığını taşıyan yazısında ele alıyor. Sadık Koç, Ayağını Bastığı Yerden Konuşan, Ferah ve Özgün Şiirler isimli yazısında Ceylan Öztürk’ün “Sultançiftlik Kadar Bir Çiçek” adlı ilk şiir kitabını değerlendiriyor. M. Âkif Öztürk, Kâfur Kokan Ölülerin Ortasında Bir Heykeltıraş: Cevat başlığını attığı yazısında, Iraklı yazar Sinan Antûn’un “Yalnız Nar” isimli romanını başta Irak’ta yaşanan işgal olmak üzere Ortadoğu’nun makûs kaderi olan savaşlar bağlamında irdelemeye çalışıyor. Adem Yazıcı bu sayı için Hüzün ve Öfke Çok Yakışır Bize başlığıyla kaleme aldığı yazısında Adem Turan’ın “Ateşte Yıkanmış Atlar” adlı şiir kitabını işliyor. Baran Güzel ise Carsten Jensen’in “İlk Taş” isimli savaş romanını İyinin ve Kötünün Ötesinde başlıklı yazısında masaya yatırıyor.

Bu sayıda Büşra Ceyran, Buğday: Umudun Tohumunu Sinemadan Yeşertmek isimli yazısında, Semih Kaplanoğlu’nun Buğday filminin, sinema diline sağladığı yeni anlatım imkânlarını ve tematik açılımını geniş bir perspektifle değerlendiriyor. Büşra Karadeli Kanat, Bosna izlenimlerini Yorgunluğun Başkenti; Saraybosna başlığıyla bir gezi yazısına dönüştürüyor. Kemal Kurak ise fotoğrafladığı martıların dünyasına dalıyor, insanlarla martılar arasındaki ilişkiyi sıcacık bir anlatımla aktarıyor, Ah Şu Martılar isimli denemesinde. Dergisinin son sayfasını Necmettin Asma’nın çizdiği Sezai Karakoç Portesi süslüyor.

Temmuz dergisi, Mart sayısında, şair Tunay Özer ile yapılan Şiir Yolculuğu Üzerine isimli derinlikli bir röportajı sayfalarına taşıyor. Ercan Ata’nın röportajı sürükleyen ve şairin duygu-anlam dünyasına inmeyi başaran ustaca sorularına Tunay Özer’in verdiği samimi cevaplar, Tunay Özer’i daha yakından tanımamızı ve şairin şiir dünyasıyla bir köprü kurmamızı sağlıyor.