Sol-Kemalist medya mensupları, her seçim öncesinde AK Parti’nin eriyeceği, Erdoğan’ın da kesin kaybedeceği şeklinde manipülasyonlar ve propagandalar yapıyorlar. Lakin seçim sonuçları her seferinde onları yalanlıyor.

Duayen gazeteci dedikleri tipler bile bu söylemi dillendirmekten bıkmıyorlar, usanmıyorlar. Bunların en bilineni ise Ruşen Çakır.

Bilindiği gibi aralarında Ruşen Çakır’ın da olduğu bazı sol-Kemalist gazetecilerin ABD’deki bir vakıf tarafından fonlandığı ortaya çıkmıştı. Çakır, söz konusu iddiaları yalanlamayıp tevil etme yolunu seçmişti.

Sadece bu durum bile Çakır’ın güvenilirliğini zedelemeye yeter de artar bile. Ruşen Çakır’ın sürekli dillendirdiği tarafsız gazetecilik ve bağımsız medya mottosunun içinin ne kadar kof olduğu her fırsatta tezahür ediyor.

Sol-Kemalizm’in yandaş gazetecisi sıfatını fazlasıyla hak eden Çakır’ın düştüğü trajikomik vaziyet bundan ibaret değil elbette. Çakır, son yıllarda neredeyse her seçim öncesinde temennilerini saha verilerine dayanan analizler şeklinde lanse ediyor. Sol-Kemalist siyasi partiler lehine yaptığı paylaşımlar ve yorumlarla manipülasyon yaparak temennilerinin gerçekleşmesi için de büyük bir çaba sarf ediyor.

14 Mayıs seçimleri öncesinde çıtayı iyice yükselten bu zat, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk turda kazanmakla yetinmeyip Erdoğan’a fark atacağını iddia etti. Kılıçdaroğlu’nun son mitinglerinde estirilen havanın cazibesine kapılarak, Erdoğan’a “zaten seçimi kaybediyorsun, bari aranın açılmaması için çaba göster” şeklinde telkinlerde bile bulundu. Kılıçdaroğlu’nun son Ankara mitinginde iyice gaza gelerek “bu iş çoktan bitti” söylemlerini itinayla servis etti. 

Ancak, seçim sonuçları Ruşen Çakır gibilerini her seferinde yalanlıyor, onların gerçeklerden kopuk masabaşı analizlerini çöpe atıyor. Hakeza bu seçimde de öyle oldu. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a karşı farkla kaybetti. Duayen gazetecinin kehaneti defalarca kez olduğu gibi bu sefer de gerçekleşmedi.

Hal böyleyken, Ruşen Çakır temenniden öte gitmeyen ve bir kez daha boşa çıkan analizleri için okurlarından, takipçilerinden özür dilemedi tabii ki. Tam tersine kendilerini seçimin galibi olarak tanımla gafletinde bulundu. Sınırlı İmkanlarla birçok şehirde seçimi takip ettikleri için övündü. Güya tarafsız yayın yaptıkları iddiasıyla kendisine bağımsız medyacı süsü verdi yine.

Ne kadar trajikomik bir durum değil mi? Sol-Kemalist çevrelerin en çok değer verdikleri medya mensuplarının dahi ideolojik tutumları nedeniyle nasıl bir haleti ruhiyeye büründüklerine bu seçim vesilesiyle bir daha şahit olduk.

Ruşen Çakır, artık bir sonraki seçim için kehanette bulunsun, belki bu sefer tutturur.