1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Temel Belge de Temel Mesele de  “Islak İmzalı Tutanaklar”
Temel Belge de Temel Mesele de  “Islak İmzalı Tutanaklar”

Temel Belge de Temel Mesele de  “Islak İmzalı Tutanaklar”

Taha Akyol, seçim sonuçlarını ve itirazları değerlendirdiği yazısında nihai kertede YSK tarafından açıklanacak sonuca saygı duyulması gerektiğini belirtiyor.

03 Nisan 2019 Çarşamba 13:02A+A-

Taha Akyol’un Karar’da yayımlanan konuyla alakalı yazısı ( 3 Nisan2019) şöyle:

Sonuçlara İtiraz

AK Parti İstanbul İl başkanı Bayram Şenocak’ın açıklamalarını dinledim. İstanbul’daki seçim sonuçlarına iki başlık altında itiraz ediyorlar.

  • Binali Yıldırım’a verilmiş 2.675 oy, ilçe seçim kurulunda memurlar tarafından bilgisayara geçirilirken sıfırlanmıştır, bu yüzden YSK’da da sıfır gözüküyor.
  • Geçersiz sayılarak iptal edilen oy sayısı 319.570’dir; seçim sonuçlarını etkileyebilir. Geçerli olup olmadığına görmek için oylar yeniden sayılmalıdır.

Şimdi yakından bakalım.

Islak imzalı sayılar

Oy kullanma işlemi bittikten sonra oylar sandık kurulu tarafından sayılır, tasnif edilir, sonuçlar “ıslak imza” ile tutanağa geçirilir. Oy torbalarıyla birlikte İlçe Seçim Kurulu’na gönderilir, orada birleştirme işlemi yapılır.

CHP Adayı Ekrem İmamoğlu, açıkladığı sayıların “ıslak imzalı zabıtlar”a dayandığını söylüyor. Şenocak’ın da “ıslak imzalı” tutanaklardaki sayılara itirazı yok. İlçe Seçim Kurulu’nda bilgisayara geçilirken Yıldırım’a ait 2.675 oyun “memurlar tarafından” sıfırlandığını söylüyor. Eğer “memurlar” tarafından kasten yapıldıysa suçtur. Ama bilgisayara yanlış girilmiş olması ıslak imzalı tutanaklardaki sayıları değiştirmez.

Kaldı ki, 2.675 oy aradaki 23 bin farkı kapatmaktan çok uzaktır.

Zaten Şenocak’ın da bunu sonuç değiştirecek bir itiraz değil, seçim işlemlerinde nasıl kusurlar olduğunu göstermek için gündeme getirdiğini sanıyorum.

Geçersiz oylar

İstanbul seçimlerinde 8 milyon oy içinde 319.570 oy geçersiz sayılmıştır. Önceki seçimlere göre az bir sayı ama ağırlıklı olarak Binali Yıldırım’ın oyları iptal edilmişse seçim sonuçlarını etkileyebileceği için ciddi bir konudur.

İptallerin daha çok Yıldırım’a yöneldiğini bilmediğimiz gibi, aksi de olabilir. Malum, dün Kadıköy’de ilgili sandıklarda yeniden sayım yapıldığında İmamoğlu’nun oyu 400 kadar arttı.

Biz kanuni sürece bakalım, Seçim Kanunu’nun 112. Maddesinde bu konu ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Sandıklar açıldığında evet mührünün karışık olması, işaret bulunması gibi sebeplerle “geçersiz” sayılan oylar bir kenara ayrılır ve bunun için de yine “ıslak imzalı tutanak” düzenlenir.

Tutanağı Ak Parti dahil bütün partilerin “sandık görevlileri” imzalar. Bu en önemli belgedir.

Kanuna göre, “gerekçesi ve delili olmayan”, mesela “geçersiz oy sayısı çok fazla” şeklindeki soyut bir iddia kabul edilmez; nitekim Beyoğlu İlçe Seçim Kurulu AK Parti’nin yeniden sayım talebini bu gerekçeyle reddetti.

Beykoz, Fatih ve Çekmeköy İlçe Seçim Kurulları ise “geçersiz oyların” yeniden sayılmasına karar verdi; demek ki bu yönde “gerekçe ve deliller”sunulmuş olmalı.

Temel belge, sandık başında düzenlenen “ıslak imzalı tutanaklar”dır.

İstanbul’un bütün oyları yeniden sayılmaz, geçersiz oyların yeniden sayılmasına karar verilirse her partiye bir miktar oy çıkabilir; Kadıköy’de olduğu gibi…

Geçersiz oylar seçim kurulunda yeniden sayılırken mutlaka yine parti temsilcilerinin huzurunda ‘açık tasnif’ ilkesine uygun sayım yapılmalıdır.

İlle de hukuk

Burada hukukun ne kadar değerli olduğuna dikkat çekmek istiyorum. Kanunlarda böyle objektif düzenlemeler ve yıllar içinde oluşmuş emsal içtihatlar olmasa, siyaseten ihtilaflı bir konuda “doğru”yu nasıl bulacağız?!

Çünkü siyasette herkes kendi siyasi doğrusunu savunur.

Siyaset üstü hukukun hakemliği olmazsa çatışan çıkarlar konusunda kim hakem olacak, son sözü kim söyleyecek?

Bu sorular yargı bağımsızlığının ve kamu kurumlarının sadece hukuka bağlı olmasının ne kadar önemli olduğunu göstermiyor mu?

İstanbul tartışmasında aslolan olan “ıslak imzalı tutanaklardaki” sayılardır.

Nisan 2017’de Türkiye’de “mühürsüz zarflardaki oy pusulaları” tartışması yaşanmıştı. O zaman savunan iktidar, itiraz eden muhalefetti.

Yüksek Seçim Kurulu, filigranlı ve mühürlü pusula ile oy kullanan vatandaşların oylarını sandık başkanının zarfı mühürlemeyi unutması yüzünden geçersiz sayılamayacağına karar vermiş, bu yüzden muhalefetin sert hücumlarına maruz kalmıştı.

Ben, bunun siyasi bir karar değil, hukuki bir yorum olduğunu yazmıştım. (19.4.2017)

Bugün de komplo teorilerine kapılmadan Seçim kurullarının ve nihai olarak YSK’nın ıslak imzalı belgelere ve geçersiz oyların sayımından çıkan kararlarına saygı duymak gerekir.

 

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

2 Yorum