1. YAZARLAR

  2. Yıldıray Oğur

  3. Tel Aviv’de Cumhuriyet Mitingi zamanı
Yıldıray Oğur

Yıldıray Oğur

Yazarın Tüm Yazıları >

Tel Aviv’de Cumhuriyet Mitingi zamanı

18 Ekim 2009 Pazar 20:41A+A-

“Erdoğan’ın niyeti Türk ordusunun otoritesini ve demokrasiyi savunma yeteneğini zayıflatmaksa, kendisine Atatürk’ün mirasıyla uğraşmamasını söylemek yerinde olabilir. Atatürk, kurduğu cumhuriyetin şer ekseninin parçası olma yolunda gittiğini görseydi, mezarında ters dönerdi.”

Bu satırlar Türkiye’deki bir gazetede yayımlansaydı, yazarı birinci sıradan medyadan tasfiye edilecek yazarlar listesine girer, yazar doğrudan ART’de programa başlar, Habertürk’ten çok para isteyip anlaşamazsa, çok kısa zamanda Sözcü gazetesine transfer olur, bütün yazıları Avasas tarafından Ekşi Sözlük’e eklenir, Oktay Ekşi’nin Hürriyet’teki koltuğunu sallar, Ergenekon soruşturmasında tutuklanmazsa da İstanbul Barosu’ndan Mahmut Esat Bozkurt ödülü alıp, CHP’de liderliğe oynardı.

Her gün yeni bir açılımla kırmızı çizgileri iğfal edilen Türk Kemalistleri ‘rejimin altının oyulmasını’ sessizce izlerken, Türkiye’deki rejimi korumak İsrail’in liberal gazetesi Haaretz’de dün yukarıdaki satırları yazan Yoel Marcus’a kaldı.

Ama Marcus anlaşılan yalnız değil. Mesela sağcı The Jeruselam Post’un dünkü şu başyazısı aynen çevrilip Cumhuriyet’e başyazı yapılsa kimse bu yazının İlhan Selçuk’un kaleminden çıkmadığını anlayamaz:

“Türkiye’nin İsrail aleyhine dönüşü en iyi, Atatürk’ün laik, milliyetçi ve Batı eğilimli değerler sisteminden mevcut muktedirlerin dogmatik, pan-İslâmî ve Ortadoğulu yaklaşımlarına doğru yaşanan evrimsel dönüşümü bağlamında anlaşılabilir. Atatürk’ün yolundan sapan hükümetleri hizaya sokma görevi gören orduya gelince, siyaseten tarafsızlaştırılmış ve rejime boyun eğdirilmiş durumda.”

Görüldüğü gibi “darbe isteriz” radyosu Türkiye’deki frekanslarında cızırtı sesi artınca yayınlarına Tel Aviv üzerinden devam ediyor.

Yeniçağ, Sözcü ve Tercüman’ın yarın “İçişlerimize müdahale eden küstahlar” başlığıyla çıkmasını bekleyenler, Tel Aviv “askeri alenen tahrik eden ve halkın gözünde küçük düşüren bu sözler üzerine Genelkurmay’ın internet sitesinden öfkeli bir açıklama yapacağını zannedenler yanılıyor.

Bu sessizlikte Genelkurmay, sitesine şöyle bir açıklama koydu:

“Anadolu Kartalı (AE-09/3) Tatbikatı 10-23 Ekim 2009 tarihleri arasında, Dışişleri Bakanlığı marifetiyle ilgili ülkeler arasında yürütülen temaslar neticesinde, uluslararası katılım ertelenmiş olarak Konya’da icra edilecektir.”

Yani Genelkurmay “Yanlış anlama İsrail, biz size one minute falan demedik, karar Dışişleri Bakanlığı marifetiyle alındı” dedi.

Kudüs’te diplomatik bir ortamda konuşan İsrail’in eski İstanbul Başkonsolosu Moti Amihai’ye göre ise Türkiye’nin bu politika değişikliğin arkasında “ordunun dindarlaşması” yatıyor.

Eğer siz de ne “Dünyayı Yahudiler yönetiyor” gibi komplo teorilerine paçayı kaptıranlardan ne de İsrail’e dönük her eleştiriyi antisemitizm olarak görenlerden değilseniz İsrail’in ordumuza ve onun siyasi rolüne dönük bu yakın ilgisini nasıl açıklıyorsunuz?

Soruyu daha somutlaştıralım: Mesela Özden Örnek’in 18 Ocak 2004 tarihinde ünlü ‘Darbe Günlükleri’ne düştüğü şu notu nasıl açıklıyorsunuz?:

“Burak bana şunları anlattı: Çin’e gitmeden önce İsrail’e gittiğimde Ami Ayolan ile buluştum. Beni çok iyi karşıladı. Kendisine bize politik destek verin dedim. Peki dedi ve iki saat sonra üç kişi benimle görüşmeye geldiler. TSK ile eskiden olan temaslarının kalmadığını ve eskiden Özel Kuvvetler’e bilgi verirken son dört aydır bunu da yapamadıklarını, dört kuvvet komutanının çok iyi anlaşmalarına rağmen Genelkurmay Başkanı’nın çok kötü bir tutum içinde olduğunu, kendilerinin de Hizbullah ile sorunları olduğunu, tutuklanan Hizbullah örgütü mensuplarının çıkarıldığını anlatmışlar.”

Burak kim? Özden Örnek’in oğlu Burak Örnek.

Ami Ayalon kim? 2004 yılında İsrail’in Deniz Kuvvetleri Komutanı ve İsrail İç İstihbarat Servisi Şin-Bet’in eski başkanı.

İşte tüm bunlar yüzünden Tel Aviv’de yapılacak bir Cumhuriyet Mitingi'nin bu aralar epey kalabalık olabileceğini düşünüyorum.

İsrail ile Türk Kemalizmini hatta modernleşmecilerini birbirine bağlayan gizli bir bağ, bilmediğimiz ortak dil var. Bana öyle geliyor ki ikisinin kurucu dışarıları, ortak düşmanları aynı: Araplar, Doğu, İslâm... Belki de “bu geri kalmış, karanlık, Arap mahallesinde” laik ve modern ailelere uygun zorunlu bir izdivaçtı bu. Ama artık görücü usulü bu evlilik için ayrılık çanları çalıyor...

TARAF

YAZIYA YORUM KAT