Teamüller
Neyse, korktuğumuz olmadı.
Hükümet direndi, Cumhurbaşkanı direndi ve böylece haklarında yakalama emri olan generallerin terfi ettirilmesi gibi bir utanç tablosundan da kurtulmuş olduk.
Siyaset direndi de muhtıracı bir generalin Kara Kuvvetleri komutanı olması mümkün olmadı. Siyaset direndi de ordu kurmaylarının (sadece orduyu değil, ülkeyi de yönetmek üzere!) özenle kurdukları 20-30 yıllık "yönetim zinciri" de kırılmış oldu.
Bu arada "sivillerin" de aklı başından gitti: Kaç gündür AK Parti bütün teamülleri yerle bir etti diye saçlarını başlarını yoluyorlar...
Başbakan Erdoğan bu tür "zincir dışı" atamaların daha önce de olduğunu, dolayısıyla bozulan bir teamülden bahsedilemeyeceğini söylemiş durmuş YAŞ'ta...
Oysa bana göre, bir zamanlar olay yaratan şu "velev ki..." girişli cümlesini kurmasının tam yeriydi...
Velev ki teamül olsa...
Birileri de çıkar işte böyle, teamülü değiştirdim, der...
Ne yapacaksınız? "Teamüle muhalefet" suçundan mı yargılayacaksınız?
X x x
Neyse. Şükürler olsun ki nihayet, kuvvet komutanlarını Genelkurmay'ın tespit etmesi, hükümetlere de noterlik görevinin düşmesi gibi berbat bir teamül ortadan kalkmış bulunuyor.
Aslına bakarsanız değişmesi gereken daha çok teamül var orduda...
Bir kısmı değişmekte, bir kısmı ise henüz gündeme bile gelemedi.
Yasalara göre Genelkurmay başkanı başbakanın memuru olmasına rağmen, teamüllere dayanan hiyerarşide Genelkurmay başkanlarının başbakanlara eşitleri hatta astları gibi davranması da bir teamül mesela...
Ayrıca, suç işleyen personelini dünya yıkılsa "adalete teslim etmemek" gibi çok güçlü bir teamülü de var ordumuzun. Ordunun askeri başarısızlıklarının hesabının sorulamaması, Milli Savunma Bakanlığı bütçesinin Meclis'ten hiç tartışılmadan oy birliğiyle geçirilmesi, orduya kimsenin ağzını açıp da nereye kaç para harcadın, neden harcadın, diye sormaması da hayati(!) bir teamül...
Hatırlayın, cumhurbaşkanlarının asker kökenli olması da bir teamüldü bir zamanlar. Hatta karacı olması, hatta hatta Topçu Okulu'ndan olması da teamüldü.
Sonra siviller gelmeye başladı ve bu teamül sizlere ömür oldu. Ama askerin onaylamadığı birinin cumhurbaşkanı seçilememesi "teamülü" devam etti. O teamülün de Cumhurbaşkanı Gül'ün sancılı seçimi ile birlikte yerle bir olduğunu biliyoruz.
Genelkurmay başkanlarının karacı olması da hâlâ devam eden bir teamül. Kim bilir belki bu da değişecek pek yakında. "Günümüz savaşlarında Hava ve Deniz kuvvetlerinin artan önemine binaen" artık havacılar ya da denizciler Genelkurmay başkanı olacaklar daha çok...
En nihayetinde "siyaset yolundan çıktığında" darbe yapmak da bir teamül değil mi bizim "askeri demokrasi" kültürümüzde, herhangi bir yasal dayanağı olmadığına göre... Hem de sadece ordunun değil halkın da çok ama çok uzun yıllar boyunca benimsediği bir teamül değil mi "kahraman ordumuzun gelip bizi gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeki siyasetçilerin" elinden kurtarması?
X x x
Bütün bu teamüller, ordunun ülkenin efendisi olduğu, siyaset başta olmak üzere bütün kurum ve kuruluşların ona biat etmek zorunda oldukları bir statükonun teamülleridir.
Bu teamüller bozulmadan yeni bir statüko kurulamaz.
Ne var ki teamülleri kırmak en zorudur. Gerekli çoğunluğu bulduğunuzda, yasaları değiştirirsiniz. Ama teamülleri ne hükümet kararnamesiyle, ne Meclis kararıyla değiştiremezsiniz. Onları değiştirmek için "zamanının gelmesini" beklemeniz ve zamanı geldiğinde de cesaretle ortaya çıkıp "teamül tanımıyorum" diyebilmeniz gerekir.
Erdoğan hükümeti bunu yapabildi. Uzun süredir devam eden "siyasetin normalleşmesi" sürecinde çok önemli bir adım daha atılmış oldu.
Bu arada ordu üst yönetiminde iki koltuk boş kalmış, Genelkurmay başkanı olması beklenen bir general de kendisini teamüller uğruna feda etmiş, dert etmeyin.
Sivil irade, Ortadoğu ve Balkanlar'ın en büyük ordusunun içinden oraya oturmaya layık birilerini elbette bulacaktır.
BUGÜN
YAZIYA YORUM KAT