Tavsiye Ettiğiniz Şapkalardan Kandil Çıktı...
Markar Esayan Yeni Şafak'ta Çözüm Süreci ve PKK'nin tutumunu ele aldı.
Markar Esayan Yeni Şafak'ta kaleme aldığı yazıda Çözüm Süreci'nin esasen "silahların susması ve siyasetin konuşması" üzerine kurulduğunu lâkin Marksist bir örgüt olan PKK'nin şiddeti hâlen meşru bir mücadele yöntemi olarak görmesinin Çözüm Süreci'nde esas olanların hayata geçirilmemesine hizmet ettiğini söylüyor.
Esayan yazısında, Çözüm Süreci'nin milleyetçiliğin panzehiri olduğunu dolayısıyla PKK gibi milletçilikle beslenen bir örgütün Çözüm Süreci'ni istemeyişinin doğal olduğunu vurguluyor.
Markar Esayan'ın Yazısı:
Markar Esayan / Yeni Şafak
Çözüm Süreci'nin ana mantığı silahların susması ve siyasetin konuşması idi. Hem hükümetin, hem de Newroz mektuplarında ortaya konan vizyon buydu. Hükümet üzerine düşeni yapacak, Kürt siyasi hareketlerine alan açacak, Kürt kimliği ve kültürüne eşit vatandaşlık üzerinden tanınma sağlayacak, inkâr bitecek, ekonomik olarak yalıtılmış Doğu ve Güneydoğu'ya biriken hizmet borçları ödenecek ve Kürt sorunu dediğimiz önemli meselemiz hal yoluna girecekti.
Tabii bu sürecin sorunsuz ilerleyeceği de düşünülmüyordu. PKK ve HDP'nin şiddeti bir mücadele biçimi olarak kanıksaması, daha da ötesi, Çözüm Süreci dâhil olmak üzerekazanımları şiddetin getirisi olarak görme alışkanlığı vardı. Marksist bir örgüt/hareket olarak şiddet kullanımı devrim/özgürlük için meşru bir yoldu.
Aynı zamanda bu hareket laikçiydi ve modern sonrası, post modern öncesi bir yerde asılı kalmıştı. Kimliklerin, etnisitelerin melezleşmesi, ötekilerle müzakere üzerinden çözümler yaratılması uzaylı muamelesi görüyordu. Hele işbirliği yapılması gereken siyasi güç siyasal İslâmcılıktan gelen dindar bir parti olup, bir de devlete güvensizlikle birleşince, geçişin biraz zamana muhtaç olduğu ortadaydı. Ve aslında bunu herkes de göze almıştı.
Öcalan'ın devletle çözüm için anlaştığı eşit vatandaşlığa dayalı demokratik Türkiye vizyonu, başından beri ne PKK'nın, ne de HDP'nin aklına yattı. Aslında 2007 yılından beri Kürt siyasetinin inisiyatif alarak, temsilde Kandil'in yerini alması yönünde hiçbir engel yoktu. Kürt kimliğine dönük yasal düzenlemeler, reformlar, ekonomik iyileştirmeler HDP ve PKK'ya rağmen hükümet tarafından siyasi irade zoruyla yapıldı.