1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Tatvan’da Gazze Filosu Değerlendirmesi
Tatvan’da Gazze Filosu Değerlendirmesi

Tatvan’da Gazze Filosu Değerlendirmesi

Özgür-Der Tatvan Şubesi ve İ.H.H Gönüllerinin katkılarıyla “’Rotamız Filistin Yükümüz Özgürlük’’ yardım filosuna katılan, vahşetin canlı tanığı M. Zeki SÖNMEZLER’in katıldığı bir basın açıklaması yapıldı.

06 Haziran 2010 Pazar 01:34A+A-

Yardım filosuna katılan M. Zeki SÖNMEZLER Muş havaalanında büyük bir araç konvoyu ile karşılandı. Konvoya katılanlar Tatvan halkı tarafından sloganlarla ve zafer işaretleri ile karşılandı. Daha sonra M. Zeki SÖNMEZLER'in evi, konvoya katılanlar ve Tatvanlılar tarafından ziyaretçi akınına uğradı. SÖNMEZLER, gemide yaşananları ziyaretçilere anlattı. Tatvan Belediyesi Kültür Merkezinde Özgür Der Tatvan Şubesinin düzenlediği basın açıklaması, Kur'an–ı Kerim'in okunmasıyla başladı. Yoğun bir katılım oldu. Sık sık tekbir ve sloganlar atıldı.

Basın açıklamasında ilk konuşmayı yapan Erhan TUNÇ'un konuşmasının metni:

Gazze'ye yardım götürmek üzere yola çıkan ve uluslar arası açık sularda Siyonist devletin korsanlığına,  terörizmine muhatap olan ve Bitlis adına Bizleri temsilen  Mavi Marmara Gemisinde bulunan M. Zeki SÖNMEZLER ve diğer insanların maruz kaldığı insanlık dışı, hukuk dışı, alçakça tutumu lanetliyoruz. Katiller çetesinin terörist ve korsanca  saldırısı, Siyonist terörün insanlık için ne kadar tehlikeli olduğunu bir daha ortaya koymuştur 

"İsrail hükümetinin bu cüretkâr, bu sorumsuz, bu pervasız, bu hak-hukuk tanımayan, her türlü insani erdemi ayaklar altına alan saldırısı mutlaka ama mutlaka cezalandırılmalıdır."

Kafir İsrailin katliamından sonra ülkenin her tarafında olayı protesto amacıyla çok sayıda eylem yapıldı ve bu eylemler hükümet üzerinde baskı oluşturdu  

Gelişmeler üzerine Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi geri çağrıldı, İsrail ile gündemde olan üç tane müşterek askeri tatbikat iptal edildi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu BM Güvenlik Konseyi'nin acilen toplanmasını sağladı, NATO nezdindeki girişimler ve BM Güvenlik Konseyinden İsrail'i kınayan bir kararın çıkarılmış olması, anlamlı ve faydalı adımlar olmuştur. 

Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun girişimlerini ve Başbakan'ın açıklamalarını desteklemekle birlikte, yetersiz bulmaktayız. İhtiyaç sahibi Gazze'lilere yardım götürmekten başka suçu olmayan ve hayatlarını bu yüzden kaybetmiş insanlar varken, yüzlerce kardeşimize gözaltı ve tutukluluk adı altında işkence ve esaret süreci yaşatılmışken, hükümetin, sadece İsrail'in tutumuna göre politika belirleyeceğini bildirmekten öte, somut girişimlerde bulunma zorunluluğu vardır. Zira Siyonist korsanlar zaten yapacağını yapmış, uluslararası hukuku ve insanlığın ortak vicdanını hiçe sayarak, bu konudaki net tavrını ortaya koymuştur.

Başbakan ve hükümet, bundan sonra ABD, BM ve uluslar arası camia nezdinde elde etmeyi beklediği desteği bulamazsa, İsrail'e yönelik ne tür yaptırımlar uygulayacağını, bunların nasıl hayata geçirileceğini açıklamak ve bu konuda somut adımlar atmak durumundadırlar. Hükümetin uluslararası camiadan somut adımlar beklemesi örneğinde olduğu gibi bizler de hükümetten somut, sonuç alıcı, mağduriyetleri giderici, ambargonun kaldırılması ve yardımların yerine ulaştırılmasını içeren hedefe matuf adımlar bekliyoruz.

Uluslar arası sularda kendi gemilerine hunharca saldıran Siyonist korsanlara olaylar esnasında gerekli müdahaleleri yapmayan, Türkiye devletinin elinde, hâlihazırda atması gerekip de atmadığı pek çok adım bulunmaktadır. Bu anlamda İsrail'le 28 Şubat sürecinde gerçekleştirilen ve halen geçerliliklerini koruyan Ticari ve Askeri Stratejik İşbirliğine derhal son verilmeli; askeri teçhizatların modernizasyonu antlaşmaları yırtılıp atılmalı, Ambargonun kaldırılması için baskı süreci hızlandırılmalıdır katliam ve mağduriyetlerin hesabı sorulmalıdır! İsrail'le ilişkiler tüm alanlarda ebediyen sona erdirilmelidir.

Ey Müslüman kardeşlerim gemide yaşanan zulümler Filistinli kardeşlerimize her zaman yaşatılıyor. Filistinli kardeşlerimiz saldırıya uğradığı zaman değil, daima hatırlanıp desteklenmelidir. Gücümüzün farkında olmalıyız, Gemide bulunan az sayıdaki onurlu ve vicdan sahibi insanların İsraili dünyaya nasıl rezil ettiğini hep beraber gözlerimizle gördük. Bundan dolayı korsanlığa dayanan hukuksuz Gazze ambargosunun delinmesi, karadan ve denizden yeni yardım konvoy ve filolarının oluşturulması için karar süreci başlatılmalıdır. İnsani yardım kuruluşları ve tüm Filistin dostları olarak da, kanımızın son damlasına kadar İsrail ve işbirlikçilerine karşı İnşallah mücadele içinde olacağız ve son olarak gemide Şehit düşen kardeşlerimizin şehadetlerini tebrik eder, yaralı kardeşlerimize Allah'tan acil şifalar diler ve filoya katılan tüm kardeşlerimize şükranlarımızı sunarız. Programımıza destek veren tüm dostlarımızı saygı ve muhabbetle selamlıyoruz.

Daha sonra yardım gemisinin de meydana gelen, vahşetinin canlı şahitlerinden M. Zeki SÖNMEZLER konuştu.

SÖNMEZLER'in Konuşma Metni

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

''Gevşemeyin…Üzülmeyin..Eğer inanıyorsanız  en üstün olacak olanlar sizlersiniz.''

''Hak geldi, Batıl zail oldu.''

''Müminlerden öyle erler vardır ki, onlar rablerine verdikleri söze sadık kaldılar. Şehit oldular. Kimisi de sırasını beklemektedir.''

''Sakın Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler. Ve Rableri katında rızıklanmaktadırlar.''

Bizler peygamber efendimizin '' Müminler bir bedenin uzuvları gibidirler. Neresi acırsa onu hissederler'' hadisinden hareketle insafsız ambargo altında inleyen kardeşimize yardım götürmek amacıyla yola çıktık.

Aslında o gemide yardımdan ziyade vicdanı götürdük, moral götürdük. Müslümanların tek vucud olduğu gerçeğini götürdük.

Ama biz yardımları Gazze'ye götüremedik. Fakat deniz ortasında dökülen her bir damla kanımızla Gazzelilere umudu ulaştırdık. Mescidi Aksa için canımızı vermeye hazır olduğumuzun mesajını ulaştırdık. Müslümanın onurunu götürdük. Ve bin defa olsa ölmeye hazır olduğumuzun mesajını ulaştırdık. Siyonistlere korku saldık. Elimizle, bedenimizle, onları tarihten silebileceğimizi mesajını ulaştırdık. Peşimizde ölmeye hazır milyonların olduğunu mesajını verdik, vurdular bizi kardeşlerim, sabah namazı vakti, namazda iken seve seve can verdik, mücadele ettik. Allah için, ümmet için, Kudüs için, kurşunlanan bebekler için, zulme uğrayan, kolları kırılanlar için. Korkmadık yılmadık, imanımızla boğduk onları. Özgürlük için bin canımız olsa yinede veririz. Dualarınızı hissettik, Rabbimizin yardımını gördük. Tevhid bayrağımızın altındaki yabancıları kendimizden daha çok koruduk. Emin gemide insanlığa tarihi bir ders verdik. Çünkü esirlere dokunmayın diyordu peygamberimiz.  Yaralı İsrail askerlerini bile tedavi ettik.

Biz size Allah yolunda savaşan nice az toplulukların ordulara galip geldiğinin mesajını getirdik. And olsun yine geleceğiz. Dalga dalga sel olup akacağız üstünüze, soracağız hesabını her bir damla kanın. Yanı başımızda ölüm kusan silahlar patlarken, bizler ümmetin başını dik tutacağımıza söz verdik. Gözlerimizle gördük, Kur'an için gözünü bile kırpmadan canını veren FURKANLARI, ALİ HAYDARLARI VE CENGİZLERİ… Onlar şehit oldular. Onlara da bu yakışırdı.

Kardeşlerim bu gözler nelere şahid olmadı ki; beni en çok etkileyen nedir biliyor musunuz? Silahsız olsak da, zalime karşı tekbirlerimizle, nefesimizle, kükreyişimizle, onları perişan ettik, kahrettik.

Allah zalimleri kahretsin… Yaşasın zalimler için cehennem…"

SÖNMEZLER, sabah namazında iken alçakça saldırının başladığını,  İsrail askerlerinin hiçbir  uyarı yapmadan helikopter, ses ve gaz bombalarıyla saldırdıklarını; önlerine çıkan herkese ateş açtıklarını, insanlara kendileri gibi eğitilmiş köpeklerle saldırdıklarını, yaralılara çok acımasızca davrandıklarını, çocuk, yaşlı, kadın demeden her türlü hakareti yaptıklarını anlattı.Ama tüm yapılanlara rağmen Müslümanların büyük bir direniş ve mukavemet gösterdiklerini,İsrail askerlerinin son derece gelişmiş silahlarına rağmen çok korkak ve ürkek olduklarını,ellerini kelepçelerle çok sıkı bağlamalarına rağmen ikişer asker tarafında kontrol altında tutulduklarını belirtti. SÖNMEZLER, kendilerinin yaralı İsrail askerlerini tedavi ettiklerini buna rağmen, İsrail askerlerinin bizim yaralılarımıza çok vahşice davrandıklarını söyledi. Aramızda bulunan çok yaşlı bir papaza da ağır hakaretler yapıldığını ve gemide bulunan herkesin büyük bir tepki gösterdiğini söyledi. SÖNMEZLER, elimizde tespih, dilimizde dua, cebimizde Kur'an ve kalbimizde iman vardı. İsrail askerlerinin gözünde ise korku ve panikten başka hiçbir şey yoktu. Çünkü bizim onlara bakışımızdan bile korktukları belli oluyordu.

SÖNMEZLER, gemiden indirilirken,  İsrail askerleri acele davranmamızı istemelerine rağmen, Rıdvan Kaya ağır hareket etmemizi zaman kazanmamız gerektiğini istedi.  İngilizce bilen bir kardeşimiz tercüman olarak görevlendirilmişti. Bizden acele davranmamızı istemelerine rağmen o kardeşimiz bizleri ağır ağır çağırıyordu. Bu durum askerlerin gözlerinden kaçmayınca vahşi köpekleri ile kardeşimize saldırdılar ve kardeşimiz karnından feci bir şekilde yaraladılar.

Limanda sorgulandıktan sonra, kelepçelenerek askeri araçlara bindirilip iki saatlik mesafede bulunan bir hapishaneye götürüldük. İsrail askerlerinin çok önceden hazırlık yaptıkları gözlemleniyordu. Hapiste kendilerine çok ağır derecede psikolojik baskı ve hakaret yapıldığını, kapısız banyolarda banyoya zorlandıklarını, mümkün olduğunca verdikleri yiyecekleri yemediklerini anlattı.

Müslümanlar arasında bir ekip ruhunun bulunduğunu, kararların istişare sonucu alındığını, herkeste bir cihad ve şahadet aşkının mevcut olduğunu gözlemlediğini söyledi. Bununla ilgili olarak şehid olan kardeşlerinden anılar anlattı.

Program sorulan soruların cevaplandırılması ile tamamlandı.

HABERE YORUM KAT