Tatvan Özgür-Der’de “İslam'da Ahlak ve Hedefleri” Konuşuldu
Tatvan Özgür-Der tarafından düzenlenen programda Özgür-Der Batman şubesinden Mehmet Ayrılmak'ın sunumuyla “İslam'da Ahlak ve Hedefleri” konuşuldu.
Program, Enes Ece’nin okuduğu Kur’an-ı Kerim ve mealinin ardından başlarken Mehmet Ayrılmak, konuşmasında şu hususlara değindi:
Ahlak, hepinizin bildiği gibi Arapça bir kavramdır ve tabiat, huy, davranış gibi anlamlara geldiği gibi biz müslümanlar için hayat tarzı olarak da ifade edilebilir.
Bütün dinler gibi İslam dini de kendi müntesiplerinin nasıl yaşaması gerektiğini, nasıl huzurlu ve mutlu bir hayat yaşayabileceklerini öğretir.
İnsanın iç yapısında biri hayrı ve takvayı diğeri de şerri ve isyanı teşvik eden iki zıt kutup vardır. Biz takvaya yönelirsek hayatımız salih amellerle donatılır ve güzel ahlak sahibi olarak da biliniriz. Ama fücura yönelirsek bu bizi günahlara, haramlara daldırdığı gibi bizi güzel ahlaktan da uzak bir konuma itebilir.
Fücur bu manada insanı Allah'tan uzaklaştıran her şeydir. Bizi Allah'a yakınlaştıran her şey de takva alanına girmektedir. İşte insan bu iki zıt kutuptan hangisine yönelirse hayatı da o yönde gelişiyor ve şekilleniyor.
Nitekim Allah resulünün bir çok kaynakta geçen bir sözünde ''Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim'' dediği rivayet olunmaktadır.
Ahlakın hedefi; toplumdaki çözülmeyi, yozlaşmayı, bozulmayı önlemek ve gidermektir. Bu manada ahlak sisteminin iki önemli görevi vardır. Bir tanesi; kötülüğü engellemek ve iyiliğe teşvik etmek, diğer kısmı ise ahlaki değerleri bir sonraki nesle aktarmak.
Kur'anı Kerim'de peygambere hitaben şöyle buyurulmaktadır; ''Ve sen elbette yüce bir ahlak üzeresin'' (kalem/4) Bu ayete binaen müslümanların Resulullahı örnek alması dini bir vazifedir.
Resulullah gibi bir ahlak timsaline dayanmayan ahlak eğitiminin başarılı olması mümkün değildir. Bu manada Allah resulunun ahlakına uymadıkça biz Kur'anı Kerim'in de hakkını ödeyemeyiz.
Ahlak eğitimi noktasında Kur'anı Kerim'de üç hususa değinilmektedir. Bunlar; gece vakti kalkmak, Kur'an'ı tertil üzere okumak ve namazı ikame etmek. İşte bu üç pratiği kendi hayatında yaşayan Allah resulu, ''Rabbim beni terbiye etti, ne güzel terbiye etti'' buyurmaktadır.
Müzzemmil suresi 6. ayette Allahu teala gece vakti kalkıp Kur'an okunmasını ve Allah'a ibadet edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu ayet, özellikle Allah resulunün şahsında İslam davasını yüklenenlere iç eğitim hususunda önemli bir metod sunmaktadır.
İslam'a göre ahlak anlayışımızın temel ilkelerinden biri Adalettir. Zira adaletin hakim olmadığı bir toplumun huzur ve refah içinde yaşamını sürdürebilmesi mümkün değildir.
Ahlaki ilkelerimizden bir diğeri de doğruluktur. Doğruluk, İnsanın içiyle dışının, özüyle sözünün bir olması demektir. Rabbimiz Ahkaf suresi 13. ayette şöyle buyurmaktadır; ''Doğrusu, 'Rabbimiz Allah'tır' deyip, sonra da dosdoğru gidenlere korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.''
Müslümanların en önemli ahlaki vazifelerinden biri, emanete riayet etmektir. Emanete riayet göstermek, aslında Adalet ve doğruluğun tali bir sonucudur.
Ahlaki vazifelerimizden bir başkası da kanaat ve tevekküldür. En geniş anlamıyla kanaat, insanın sahip olduğu nimetlerin kıymetini bilmesi ve bunların hakkını vermektir.
Kanaat, elden geldiğince çalışmanın hakkını vermek ve bunun sonucunda elde edilen nimete rıza göstermektir. Ayrıca başkasının malına göz dikmemek yani hırs ve ihtirastan uzak durmaktır.
İslam'ın önemli ahlaki faziletlerinden biri de cömertliktir. Rabbimiz bu konudaki ölçüyü de yine yüce kitabında şu şekilde belirtmektedir; ''Onlar harcadıkları zaman ne israf ederler ne de cimrilik yaparlar bu ikisi arasında bir yol tutarlar''(Furkan/67)
İslam'ın Ahlaki faziletlerinden bir diğeri de sabırdır. İnsanın sosyal hayatta karşılaştığı güçlüklere ve zorluklara göğüs germenin adıdır sabır. İmanı gerektiği şekilde yaşayabilmek ancak sabırla başarılabilir.
Kur'an'da sabredenler çokça övülmektedir. Dünyadaki imtihanımızı başarılı bir şekilde yerine getirmek için sabır gerekli bir anahtardır.
İtidalli olmak, yine ahlaki vazifelerimizden bir tanesidir. Bugün İslam alemine baktığımız zaman itidalden, ölçülülükten uzak kimi müslümanların İslam alemine çok büyük zararlar verdiğini görmekteyiz.
İslam inanç ve ahlakında insanların ısrarla uyarıldıkları ahlaki kötülüklerin başında yalan gelmektedir. Kur'anı Kerim'de özellikle yalan sözden sakınmamız gerektiği emredilmektedir.
İftira ve Gıybet de İslam'ın kesin bir dille yasakladığı kötü hasletlerden ikisidir. Nitekim İftira, bir insana yapılabilecek en büyük haksızlıklardan biridir.
Gerçek bilgi ve delile dayanmadan konuşmak, zanla hareket etmek, insanların hatalarını araştırmak da kesin bir şekilde yasaklanan ahlaki zaaflardandır.
İnsanlarla alay etmek ve hakaret de fertlere ve topluma zarar veren kötülüklerdendir. Hakaret eden ve alayvari bir şekilde hareket eden biri asla çevresiyle olumlu bir ilişki içerisine giremez. Nitekim bu husus Kur'anı Kerim'de şu şekilde belirtilmektedir; '' Siz ey imana ermiş olanlar! Hiçbir insan (başka) insanları alaya alıp küçümsemesin! Belki o (alay edip küçümsedik)leri kendilerinden daha hayırlı olabilirler...''(hucurat/11)
Kibir, gösteriş ve haset de insanlar arasındaki ilişkileri olumsuz bir şekilde etkileyen gayri-ahlaki tutumlardır. Yüce kitabımızda şöyle buyurulmaktadır; ''İnsanları küçümseyip yüz çevirme! Yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Allah, kendini beğenmiş övünen kimseyi sevmez.''(lokman/18)
Seminer soru cevap bölümünün ardından sona erdi.
HABERE YORUM KAT