Tatvan Özgür-Der: “Akan Kan Dursun!”
Tatvan Özgür-Der şubesi son günlerde yoğunlaşan çatışmalardan dolayı, meydana gelen ölümlerin durması ve acil bir barış ortamı sağlanması için basın açıklaması yaptı.
Basın açıklaması üyelerin katılmasıyla dernek binasında yapıldı. Basın açıklamasını dernek adına Haşim ATALAY okudu. Daha sonra M.Ömer TÜRKMEN Kürtçe bir konuşma yaptı. Konuşmasında gerçek bir barış ve kardeşliğin İslami ilkelere ve İslam’ın adalet anlayışının tesis edilmesiyle gerçekleşebileceğini söyledi. Zulüm kimden gelirse gelsin, zalimin karşısında durmanın İslami görev olduğunu, mazlumun yanında yer almanın da imani ve insani bir sorumluluk olduğunu dile getirdi. Konuşmasında Kur’an’ı Kerim’den ayetler örnekler veren TÜRKMEN, barış, adalet ve kardeşlik temennisiyle sözlerini bitirdi.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
SİLAHLAR SUSSUN, AKAN KANLAR DURSUN,
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM,
Kürt sorunu Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında gelmektedir. Bu gerçek artık herkes tarafından kabul görmektedir. Sorun, bugünlerde çok önemli bir süreçten geçmektedir. Çatışmalar arttıkça ilgili ilgisiz onlarca insan ölmekte ve ölümler birbirini izlemektedir.
Müslümanlar olarak; İslami ve insani sorumluluklarımızdan dolayı, akan bu kanların durması, çirkin savaşın sonlandırılması ve acil bir barış ortamının sağlanması için “AKAN KANLAR DURSUN” diyerek BARIŞ çağrısında bulunuyoruz.
Bilindiği gibi 12 Haziran seçimlerinin ardından ortaya çıkan siyasi tablo, Kürt sorununun çözümü konusunda umutları epeyce arttırmıştı. AKParti ve BDP’nin seçimde elde ettikleri başarı bu umudun kaynağını oluşturuyordu. Kürt sorununun çözümü noktasında atılacak adımlar, demokratik açılım söylemleri, yeni anayasa tartışmaları seçim sonrası sorunun çözümü için toplumsal bir mutabakat zemininin oluşmasını sağlamıştı. Ne var ki; Hatip DİCLE’ nin milletvekilliğinin YSK tarafından engellenmesi, KCK operasyonları adı altında yerel yöneticilerin tutuklanması ve aylardır iddianamelerinin bile hazırlanmaması diyalog çabalarının aksamasına ve sonrasında BDP’nin meclis boykotu, Silvan, Ankara, Bitlis, Siirt, Pervari ve Batman’da meydana gelen ölümler, sınır ötesi operasyonlar, özel ordu girişimleri sorunun çözümünü çıkmaza sokarak umutsuzluk meydana getirmiştir.
PKK tarafından çarşı ortasında vurulan uzman çavuşlar, sabah namazı sonrasında infaz edilen imamlar, gündüz ortası vurulan polisler, polis okulu öğrencilerine yönelik saldırılar, öldürülen genç kızlar, hamile kadınlar ve adı konmamış bebekler, kaçırılan asker ve öğretmenler, basılıp yakılan şantiyeler, haraç vermediği için yağmalanan benzin istasyonları, molotoflanan öğrenci yurtları, basılan öğretmenevleri v.b eylemler toplumda barışa yönelik oluşan umutların yitirilmesine, halklar arasında güvenin azalmasına ve derin güçlerin umutlarının yeşermesine sebep olmaktadır.
Bölge Müslümanları olarak, hiçbir toprağın, hiçbir bayrağın, hiçbir ideolojinin insan hayatından daha değerli olduğuna inanmıyoruz. Nitekim Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de: ” Kim haksız yere bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış olur.” (Maide-32) buyurmaktadır. Yapılan barış çağrılarının ne kadar önemli olduğunu bu ayet-i kerime yeterince anlatmaktadır. Yine Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Her kim bir mümini kasten öldürürse, cezası içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lanetlemiş ve büyük bir azab hazırlamıştır.” (Nisa-93) Rabbimizin bu uyarılarını savaşı kızıştıranlara ve tüm katillere hatırlatıyoruz ve bütün kesimleri haksızca ölümlere karşı duyarlı olmaya davet ediyoruz . Müslüman Kürt halkının büyük bir kesiminin hem hükümetin samimi ve adil olmayan tutumundan ve hem de PKK’nin zalimane eylemlerinden rahatsızlık duyduğunu burada ilan etmek istiyoruz.
Israrla “AKAN KANA DUR” diyerek, ülkemizin yeniden yangın yerine dönmemesi, Türk ve Kürt annelerinin yüreklerinin yanmaması ve silahların bir an önce susması için sivil toplum kuruluşlarını, siyasi parti temsilcilerini, kanaat önderlerini ve vicdan sahibi kimseleri çatışan taraflar üzerinde baskı kurmak üzere inisiyatif almaya davet ediyoruz.
Sonuç olarak; taraflar siyaset ve müzakere zeminini baltalayacak tüm tavırlardan kaçınmalıdırlar. KCK operasyonları adı altında tutuklanan belediye başkanları ve siyasiler serbest bırakılmalı, sınır ötesi operasyonlara son verilmelidir. PKK’nin de barışı baltalayıcı silahlı eylemlerini ve sivil katliamlarını durdurması gerekir. Nitekim eylemlerin operasyonları, operasyonların da eylemleri davet ettiği bilinen bir gerçektir. Başbakan ve hükümet çevreleri ile PKK’nin savaş, tehdit ve şantaj dilini kullanmaktan vazgeçmesi gerekir. Hükümet başlattığı açılım sürecinin devam ettiğini somut pratiklerle göstermelidir. Hakların iadesini çatışmalarla orantılı olarak askıya almamalıdır. Kürt sorununun çözümü önündeki tüm yasal engeller ortadan kaldırılmalıdır. Kürt sorunu, silahla değil ancak adaletle çözülebilir.
ÖZGÜR-DER TATVAN ŞUBESİ
HABERE YORUM KAT