Tankların yolduğu çiçek: Rachel Corrie
Rachel Corrie, mücadelesi ile akıllara kazınmış bir isim. Kendisinden apayrı bir dünya için gösterdiği fedakarlık sebebiyle bir vicdan örneği olarak Rachel Corrie’yi saygıyla anıyoruz…
HAKSÖZ HABER
Rachel Corrie, Filistin denilince akla gelen ilk isimler arasında bugün. Üzerinde çok fazla konuşulan Rachel Corrie’yi Ali Emre, Şiirimizde Ortadoğu isimli eserinde şiirlerdeki yansıması bağlamında inceliyor. Corrie’nin ortaya koyduğu mücadele insanlığa vicdanını hatırlatacak bir fedakarlık örneği olarak önümüzde duruyor.
Ali Emre / Şiirimizde Ortadoğu
Tankların yolduğu çiçek: Rachel Corrie
Sıra dışı hayatı ve mücadelesinin yanı sıra “Zulüm bizdense ben bizden değilim.” sözüyle zihinlerimizde yer eden Rachel Corrie, öldürüldüğünde henüz 23 yaşındaydı. 16 Mart 2003’te, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta İsrail’e ait bir buldozer tarafından katledilen aktivist Rachel Corrie’nin mücadelesinin ve ölümünün de edebiyatta ve daha özelde şiirde önemli bir yankı bulduğunu, Rachel için çok sayıda şiirin kaleme alındığını, programlar yapıldığını, sosyal medyada sayfalar açıldığını, vicdan günü etkinlikleri tertip edildiğini ve bu etkinliklerin hâlâ devam ettiğini de belirtmek gerekiyor. 1979 doğumlu Rachel Alien Corrie son sınıfta okulunun tayiniyle Refah-Olympia kardeş şehir projesi kapsamında Gazze'ye gittiğinde ikinci intifada sürmekteydi. Gazze’deyken İsrail ordusu tarafından Filistinlilerin evlerinin yıkılmasına şiddet dışı eylemlerle engel olmaya çalışan ISM aktivistleriyle tanıştı. Geleli daha iki ay bile olmamıştı ki 16 Mart 2003 tarihinde iki İsrail buldozerine karşı 8 ISM aktivistinin 3 saatlik direnişi sonrasında öldürüldü. Ölümü öncesinde üzerinde parlak, fosforlu, turuncu bir yelek vardı ve megafon kullanıyordu. Öldürüldüğü esnada, Filistin’deyken tanıştığı dostu eczacı Samir Nasrallah’ın ailesinin evini yıkmaya çalışan İsrail buldozerinin karşısında duruyordu. Buldozer tarafından iki kez çiğnenmesi sonucu kafatası kırıldı, kaburgaları parçalandı ve akciğerleri delindi.
Rachel Corrie’nin anısına My Name Is Rachel Corrıe (Benim Adım Rachel Corrie) isimli bir tiyatro ve The Skies are Weeping (Gökyüzü Ağlıyor) isimli bir kantat tertip edildi. 2008 yılında Corrie’nin yazıları, notları derlenerek Let Me Stand Alone (Bırakın Tek Başıma Direneyim) başlığı altında yayımlandı. Rachel Corrıe Foundation for Peace and Justice (Barış ve Adalet İçin Rachel Corrie Vakfı) kuruldu. Hatırasına atfen 12 Mayıs 2010’da Özgür Gazze Hareketi’ne ait bir gemiye MV Rachel Corrie adı verildi. Corrie ailesi, İstanbul’a gelerek Gazze’ye insani yardım taşırken İsrail askerleri tarafından ateşe maruz kalan Mavi Marmara gemisini de ziyaret ettiler.
Rachel, Filistin’deyken annesine yazdığı mektuplarda şöyle diyordu: “Dünyada böyle bir zulmün kıyamet koparmadan gerçekleştirilebileceğine inanamıyorum. Dünyanın böyle korkunç bir hâle gelmesine göz yumuşumuza tanıklık etmek, canımı yakıyor, geçmişte de yaktığı gibi.” Rachel Corrie’nin hatırası için devam eden bir mücadele var hâlâ. Onu ve eylemlerini, inançlarını, katledilmesini hafızalardan, kayıtlardan, tarihten silmek isteyenler de var çünkü. Bunun karşısında ise onun övgüye değer ilkelerini, üstün cesaretini ve iç burkan ölümünü içinde hissediyor birçok insan. Onun mücadelesini ve karakter özelliklerini işleyen şiirler de yazıldı nitekim. Bu şiirler onurun, vicdanın, erdemin ve direnişin gür sesi Rachel Corrıe’nin asla unutulmayacak olduğunu da kanıtlıyor. Corrıe'nin ölümünden sonra, onun Uluslararası Dayanışma Hareketi’nde görev yapan iki arkadaşı da aynı kaderi paylaştı. Amerikalı Brian Avery ve İngiliz Thomas Hurndall, İsrail askerleri tarafından başlarından vurularak öldürüldüler. İsrail onun ölümünü araştırma konusu bile yapmadı. ABD'de bir kongre üyesi, ölümün tam, âdil ve hızlı bir şekilde araştırılması için Washington’a çağrıda bulundu ama bu göz ardı edildi.
Onun genç idealizmini, cesaretini, öldürülüşünü ve inançlarını unutmayacağız, diyen şairler içinde Kâmil Eşfak Berki de var. Emperyalizmin kalbinden, Amerika’dan, Filistinli çocuklar için koşup gelen Corrıe için yazılan bu şiir oldukça değerli. Her şeyden önce karşılık görmeyen zalimlikten ve doymak bilmez şiddet çağrılarından bıktık diyen bir şiir bu. Aynı zamanda onun hayatını ortaya koyduğu çocukların dilinden yazılmış. Filistinli çocuklara bir ruh annesi oluşuna da değinen şiir, kör ve sağır toplumun bireylerine ebedi hakikatleri de hatırlatarak şiirin uyarıcı damarını da besliyor. Şiirin ilk dizelerini burada yeniden okumak gerekiyor:
yeni çocuklar gelecek
dönüp geriye bakacak
Rachel Corrie yi görecekler
anne, bana Rachel'ı anlat diyecekler
anne, "şey" diyecek: "şey tatlım, biz babanla..." diyecek
çocuk, annesini süzecek!..
ve çocuk, diyecek:
-anne, Rachel yaşıyor!..
ben, Rachel'ı bildim anne
ben, Rachel'ı sevdim anne
Adem Turan, Şiir Taşı adlı kitabında (Okur Kitaplığı, 2014) Rachel Aşkına başlıklı bir şiirle tanıklık etti Rachel’e, mücadelesine ve ölümüne. Aşağıdaki dizeler söz konusu şiirden:
Öyleyse ciddî bir şey yapalım şimdi dizlerimize vurup
Yumruğumuzu sıkıp kocaman bir şey
Binlerce Filistinli aşkına yapalım bunu
Binlerce Rachel aşkına!
Kenan İli’nde kanda boğulmuş gölgeler
Her gölgenin içinde göğe yükselen gövdeler.
Ey bulutların ordan bize bakan kardeşler!
Kuşların kanadında kanaviçe işleyen Rachel!
Hani şu bomba gibi şiir var ya!
Şiirin tanıklığı bu konuda zamanla arttı ve bir toplam oluşturmaya başladı.
Çeşitli kesimlerden şairler, kaleme sarıldılar. Konuyla ilgili son dönemde yazılan şiirlerden biri de Ali Emre imzasını taşıyordu. Ali Emre, dört bölümden oluşan Yolun Ortasında Raşel başlıklı şiirinde şunları söylüyordu:
Dediler: Ey merhamet! Ormanını sulayan
O güzel kıza bir bahar dalı gibi kıydılar
Diz dövüldü evlerinde yiğit gazze’nin
Gitmişti iyiliği koluna takıp gelen kahraman
HABERE YORUM KAT