1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. Tamam, orduyu ve yargıyı yıpratmayalım..
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Tamam, orduyu ve yargıyı yıpratmayalım..

13 Ocak 2011 Perşembe 00:00A+A-

Yargıtay Başkanı, Danıştay Başkanı her ağzını açışta yargıyı yıpratmayalım diyor. Asker de aynı şeyi söylüyor: Orduyu yıpratmayalım.

Sadece yargıyı ve orduyu değil, polisi, bürokrasiyi, siyaseti, mediayı ve iş dünyasını da yıpratmayalım.. Bunun için mesela gümrükteki yolsuzluğun üstünü örtmemiz mi gerekiyordu..

Mesela şu haberi ne yapalım: “Sigara çetesini 7 ay boyunca takibe alan polis müthiş bilgilere ulaştı. Sigara, askeri konvoyla taşınmış. Tugay kantininin parası bile bu işe yatırılmış. Eski Tugay Komutanı Tuğgeneral S.S de ifade verecek...” İşin ucu Saldıray Berk’e kadar uzanıyor.. Teknik takibe, geçen yılki YAŞ’ta 3. Ordu Komutanlığı’ndan EDOK’a atanan Orgeneral Saldıray Berk’in eski emir subayı Binbaşı A.E. ile emir astsubayı M.K. de düştü. A.E. ve M.K’nin Doğubayazıt’ta görevli başçavuş S.G’ye sigara sipariş vermesi kayda girdi.

Mesela şu haberi ne yapalım: “Ergenekon davalarını sekteye uğratmak, delilleri etkisizleştirmek ve sanıklara yardım etmek için çaba göstermekle suçlanan Hamdi Yaver Aktan, Orgeneral Saldıray Berk ve eski Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner dosyasının hukuka aykırı bir şekilde Yargıtay’a getirtilmesiyle bütün sanıkların tahliye edilmesi sürecinde aktif rol almış bir isim olarak gösteriliyor. Yeni ses kaydında Yargıtay 8. Ceza Dairesi Üyesi Hamdi Yaver Aktan olduğu ileri sürülen kişi, bir dosya ile ilgili olarak karşısındaki kişiye ‘Onama mı istiyorsun, bozma mı?’ diye soruyor, ardından da ‘Yaz şuraya’ diyor.”

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ve Danıştay Başkanı keşke, şu yüksek Yargıda karar siparişi ve Dailymotion internet sitesinde yayınlanan Yargıtay 7. Hukuk Dairesi Üyesi Ulvi Yüksel ve Ersan Ülker'e ait olduğu iddia edilen ve Gerçekerin adının da geçtiği ses kaydına ilişkin yüksek yargının sesini duymak istiyoruz.. Bu ilk ve tek örnek değil.. Kendi arkadaşına, başkanına bunu söyleyenler, başkalarına ne yapmaz ki!

Danıştay Başkanı, Adalet Bakanı’nın özür dilemesini isterken “Danıştay’da yaklaşık onun yaşı kadar hizmet veren insanlarla bu kararlar veriliyor. En aşağı 30 yıl, 40-45 yıldır insanlar burada çalışıyor” diyor. Ben o hakimler hukuk fakültesinde öğrenime başladığında sanıktım ve çok şey duydum, çok şey yaşadım.. O kurumun başkanlık makamına kadar yükselmiş biri eğer bunları duymamış, görmemiş, bilmezden geliyorsa sorun Birden’in kendisinden kaynaklanıyor olabilir.. Bunları ortaya çıkartmak yargıya zarar vermez. Aksine yargının arınması için bir fırsat oluşturur..

Bana kalırsa birileri, bu bahanenin arkasına saklanarak gerçeklerin ortaya çıkmasını önlemeye çalışıyor.. Aslında gerçekler, yazılıp çizilenlerden çok daha fazla ve çok daha vahim..

Elbette bu kurumların içinde namuslu, bilgili, cesur insanlar da vardır. Bu birçok kurum için böyledir.. Ama her yerde cahil, ahlaksız, korkak insanlar da vardır..

Kamu kurumları “U Borusu” gibi birbirini dengeler.. 3 aşağı, 5 yukarı birbirine benzer. Aslında birbirleri arasında bir bağ da vardır.. Aynı kaynaktan beslenirler.

Ama bana kalırsa bu anomalinin en tehlikeli adresi, ordu ve yargı ve tabii bir de media.. Öncelikle arındırılması gereken bu 3 kurumdur.. Bunları kontrol altına alırsanız diğerleri buna bağlı olarak hızla yola girerler..

Ordu ile birlikte polisi, MİT’i yani silahlı güvenlik güçlerini birlikte düşünmek gerek.

Kimse durup dururken ordusuna, yargısına zarar vermek istemez.. Mesela öğretmeni, müdürü eleştirmek neden okulu yıpratmak olsun ki? Ders kitabını da eleştireceğiz, fiziki şartları da.

İmam yanlış yapıyorsa, imamı eleştirmek, müezzinin sesini eleştirmek neden dine, dindara, camiye karşı yıpratıcı bir propaganda sayılsın ki?

Siyasileri eleştirmek neden Cumhuriyet ve milli iradeyi yıpratmak şeklinde algılanmıyor!

Aslında yargıda da, orduda da eleştirmemiz gereken şeyleri eleştirmeyecek olursak o zaman bu kurumlara kötülük etmiş oluruz. Kol kırılır yen içinde kalırsa kol kangren olur. Çolak asker savaşamaz.. Dengesi bozulmuş terazi ile adalet tartılmaz..

Bu darbeleri kim yaptı? Bu yerden fışkıran silahlar ve cesetler neyin nesi? Bu karar pazarlayan laubali adamlar kim? Bunlar ilk ve tek örnekler değil.. Hakimler hekimlerden, ya da bürokratından, politikacısından; askeri gazetecisinden, tüccarından genel olarak daha namuslu değil. Biz bize benzeriz ve her meslekten namuslu insanlar, hep birlikte sahtekarlara karşı çıkmamız gerek.. Önce de herkesin kendi evine bakması gerekir..

Bu işlerin bir başlama noktası varsa öncelikle adalet.. Adalet mülkün temelidir. Adalet yoksa barış da yok. Adalet ve barış yoksa hiçbir hak ve hürriyet güvencede değildir demektir.

Selam ve dua ile.

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT