HAKSÖZ-HABER

Gezi Parkı eylemleri bir nevi isyandı! İşsizliğe, asgari ücrete, paralı eğitime, atanamayan öğretmenlerin durumuna, çocuk işçilere, şiddete uğrayan kadının sömürülen emeğine vs.

Abdestli kapitalizmin temsilcisi AKP iktidarına, neo-liberal sermayenin uzantısı AKP diktasına, bölge barışını tehdit edip mezhep çatışmasını körükleyen Sünniciliğe de itiraz ediyordu Gezi Ruhu!!!

Yeni bir kuşak, orantısız zekâya sahip bir jenerasyondu Gezi’de mücessemleşen! Artık hiçbir şey eskisi gibi olmasın diye onlar çizmişlerdi Erdoğan’ın karizmasını! Özgürlüğe tutkulu bireylerin fedakârlığına şahit oluyordu dünya!!!

Kemalist, ulusalcı, liberal sınıflar kadar olmasa da numunelik birkaç başı örtülüyü vitrine koymayı, düğünde dernekte döndürülen semazenler misali bir iki namaz gösterisi yapmayı aklederek Erdoğan karşıtı cepheyi güçlü göstermeyi becerdiler!

Taksim Gezi Parkı’nda eşitlik ve adalet, sevgi ve saygı, paylaşım ve fedakârlık tavan yapmıştı! Öyle ki “Taksim Komünü kuruldu” diye müjdelemişti BirGün gazetesi.

Cengiz Çandar ve Ece Temelkuran, Tarık Akan ve Mehmet Ali Alabora, Cem Boyner ve Gazi Mahallesinden gelen yoksul Alevi emekçiler gibi birbirine zıt gibi görülen ama özde aynı değerleri temsil eden semboller safları daha bir sıklaştırmıştı.

Evini, çadırını, ekmeğini, suyunu paylaşan ve Tomalara, biber gazlarına, polisin orantısız şiddetine direnen bu “güzel kuşak” şimdi nerede ve nasıl bir devrimci-sosyalist mücadele veriyor, derseniz cevabı için Cumhuriyet gazetesine bakmanız gerekiyor.

Bodrum’a bağlı Gümüşlük’te yerli halkın şivesinde “durup duru” denilen bir eylem biçimiyle durma eylemi yani devrimci süreç işliyormuş. Tavşan adasına kadar zincir oluşturan tatilcilere diğer beldelerden de takviye yapılmış ve böylece doğal hayatın tadı çıkarılarak “AKP diktasına” bir güzel meydan okunmuş.

Resme şöyle bir bakınca acaba emekçi-yoksul semtlerden, AKP’nin birer rant alanına çevirip işsizliğe mahkum ettiği varoşlardan kimseler var mıydı, dedik Gümüşlük’teki “durup duru” eyleminde?

Bodrum ve civarında tatil yapabilecek kadar üst düzey geliri olan Gezi Direnişçilerinin denize nazır havuzlu villalarını dönüşümlü olarak yoksul ve emekçi halka açacağı söylentileri şimdilerde daha bir çoğaldı! Bu sevindirici gelişmeyle alakalı henüz resmi bir beyan yoksa da Gezi’de büyüyen ve ülke sathını saran fedakâr ruhun bu ideali hayata geçirecek bir cesarete sahip olduğu düşünülüyor!

Gezi’de Kemalist-ulusalcı hatta Ergenekoncu-darbeci unsurların başat olduğunu ileri sürenlerin açıkça yalan ve iftiraya müracaat ettiği görülüyor!!!

Taksim Gezi’deki ruh şimdilerde daha iyi anlaşılıyor ki, hiçbir biçimde otoriter ve totaliter siyasetin yanından geçmeyen liberal-demokrat bir damardı!!!

Rantı ve tüketim kültürünü değil tevekkülü ve iktifayı merkeze alırdı! Kapitalizme ve neo-liberal saldırılara karşı sosyal adaletin peşindeydi!!!

Gezi Ruhu, Mustafa Kemal’in askerleriyle Mustafa Keser’in askerlerini el ele tutuşturup milli birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz günlerde yüzümüzü ağartandı!!!

Cumhuriyet ve Aydınlık, BirGün ve Evrensel, Sol ve Yurt Gazeteleri, DİSK ve KESK’le safları sıklaştıran TÜSİAD, Darbeci Baro’yla birlikte sahaya inen TÜMOB bize bu güzel tabloyu her gün farklı örneklerle tane tane izah ediyor zaten. Bazen devrimci jargonla “OÇ Tayyip” diyerek bazen de Bodrum Gümüşlük’te yerli halkın diliyle “durup duru” diyerek. Ne eğlenceli ve ufuk açıcı bir kuşakla müşerref olmuşuz da yeterince şükredenimiz yok.