HAKSÖZ-HABER

Tahriru’ş-Şam Medya İlişkiler sorumlusu Takiyyuddin Ömer, Lübnan menşeli “el-Mudun” gazetesine yaptığı açıklamalarda bulundu.

ABD’nin “terör örgütleri listesi”nin siyasi nitelikli olduğunu, gerçek durumu ya da realiteyi yansıtmadığını, elle tutulur hakikatlere ve delillere dayanmadığını belirten Takiyyuddin Ömer, Türkistan İslam Partisi’ne ilişkin alınan kararın ise bu durumun değişmesi için bir fırsat sunduğunu kaydetti.

Ebaa.news ve Zamanelwesl sitelerinin naklettiğine göre, devamla Tahriru’ş-Şam da dahil zulme karşı direnen tüm örgütlerin bu listeden kaldırılması gerektiğini belirten Takiyyuddin Ömer şunları söyledi:

“Kendimizi terör listesinde kabul etmiyoruz. Çünkü biz, dünyanın tüm devletlerinin gözü önünde en çirkin katliamları işleyen, Suriye halkının dörtte üçünü yurt dışına mülteci ya da sınır bölgelerine göçmen olarak tehcir ettiren, savaş seneleri süresince bir milyondan fazla Suriyeliyi öldüren ve Suriye’deki halk devrimini bastırmak için işgalci Rusya ve İran’ı bölgeye getiren diktatör mücrim bir rejime karşı açık bir savaş içerisindeyiz.

Bizler bu zorba işgaller karşısında, kuzeybatı Suriye bölgelerinde yaşayan 4 buçuk milyon sivilin himayesi için savaş cephelerinde bulunma hakkına sahibiz. Bu, kesin olan bir haktır ve özgür olan herkesin canını, yurdunu ve dinini koruması gerekir.”

Amerika Birleşik Devletleri, 2002 yılında “terör örgütleri listesi”ne aldığı Doğu Türkistan İslami Hareketi’ni (diğer adıyla Türkistan İslam Partisi) Çin politikası bağlamında 07 Kasım 2020 tarihinde listeden çıkarmıştı.

1988 yılında Doğu Türkistan'da kurulan hareket, zamanla Çin'in baskısından kaçarak Afganistan'da yapılanma sürecine girdi. Bu süreç içerisinde Taliban ile yakın bir ittifak kuran TİP, Afganistan, Pakistan ve bölge genelinde varlık göstermeye başladı.

2002 yılında ABD tarafından terör listesine alınan TİP'in birçok lideri Pakistan ve Afganistan'da ABD tarafından düzenlenen hava saldırıları ve baskınlarda şehit edildi.

Doğu Türkistan İslami Hareketi, zamanla Türkistan İslam Partisi adıyla anılmaya başladı. 2011 yılında başlayan savaş sürecinde üyelerinin bir bölümü Suriye'ye giden yapı, burada da Beşar Esed rejimine karşı savaşan muhalif gruplar arasında aktif faaliyet gösterdi.